Şerif Egemen Ahmet
Gazeteci
TT

Libya’da Rus-Amerikan savaşına doğru

Libya’nın başkenti Trablus’a yönelik düzenlediği 14 aylık askeri harekat başarısız olan General Halife Hafter için yolun sonu göründü. Hafter’in Birleşik Arap Emirlikleri’nden maddi, Mısır ve Rusya’dan askeri destek alarak ülkenin batısını ele geçirme planı suya düştü. Dahası, Trablus kuşatmasının kırılması ile birlikte rüzgar tersine döndü. Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne (UMH) bağlı güçler, Türkiye’nin Silahlı İnsansız Hava Araçları’nın (SİHA) korumasında, Tarhuna ve Beni Velid’i ele geçirdi. Sıradaki hedef Sirte’de ve akabinde Hafter’in safında çatışmalara katılan Rus paralı askerlerinin bulunduğu Cufra’da kontrolün sağlanması.
Savaş sahasında dengelerin sarsılması Libya’ya dair gelecek projeksiyonunun da değişmesine neden oldu. Daha önce Hafter’in ülkenin batısını da ele geçirerek savaşı sonlandırmasını bekleyen ülkeler bir anda ateşkes sözcüsü kesiliverdi. Geçen hafta sonu başkent Kahire’de Hafter ve Tobruk merkezli Temsilciler Meclisi Başkanı Agile Salih’i bir araya getiren Mısır, Libya’da silahların susturulması çağrısı yaptı. Kahire yönetiminin “barışsever” tutumunun altında elbette Türkiye’nin Libya ve dolayısıyla Doğu Akdeniz’deki etkisinin kırılması amacı yatıyor. Bir diğer ateşkes talebiyse, Akdeniz’deki enerji kaynaklarına Yunanistan ve Kıbrıs üzerinden erişmeyi arzulayan Brüksel’den geldi. Fransa, Almanya, İtalya ve Avrupa Birliği dışişleri bakanları Libya’da devam eden operasyonların durdurularak 5+5 formatındaki müzakerelere dönülmesini istedi.
Tabii ki bu ateşkes çağrıların hiçbiri hayata geçirilemedi. Aylardır Trablus kuşatmasını kırmak için çabalayan ve sonunda dengeleri kendi lehine çevirmeyi başaran UMH’nin bu noktada durmaya niyeti yok. Sahadaki başarıyı diplomatik zaferle taçlandırmak isteyen UMH’nin en büyük destekçisi Türkiye, çözüm masasının kurulmasının Hafter’in denklem dışı bırakılmasına bağlı olduğunu dile getiriyor. Bir ay önce söylense kulağa tuhaf gelecek bu öneri, bugün Kahire-Moskova hattında yüksek sesle dillendiriliyor.
Rusya ve Mısır, Libya’da yeni duruma ayak uydurmaya hazır. Hafter’in Kahire’de emekliliğini geçireceği bir yer baktığı iddialar arasında. Mısır’daki toplantıda Abdülfettah Sisi’nin, Salih’in önerdiği barış senaryosuna (Libya’nın 3’lü başkanlık konseyi tarafından yönetilmesi) atıf yapması da Hafter’in oyun dışına çıkacağı iddialarını kuvvetlendiriyor. Mısır basınına göre, Moskova özellikle Libya’nın Arap Baharı sırasında devrilen lideri Muammer Kaddafi’ye yakın kadrolarla çalışmayı tasarlıyor. Hafter’in koltuğu için üç isim öne çıkıyor; General Farac Bughaliya, Hafter’in yardımcısı Abdülrezzak El Nasuri ve Muammer Kaddafi’nin oğlu Seyfülislam Kaddafi.
“Hafter’siz Libya” formülü üzerinde durulsa da sahada değişen dengeler savaşın seyrinin iki eksende devam edebileceğini göstermekte. Birinci ihtimal ülkenin fiilen doğu ve batı olarak ikiye bölünmesi. Batı Libya’da UMH güçleri, Doğu Libya’da ise Hafter hâkim konumda. Bölünme senaryosu Doğu Libya’nın UMH’nin kontrolüne geçmesinin engellenmesi kaygısından başka bir anlam ifade etmiyor. Ancak bölünmenin gerçekleşmesi düşük ihtimal. Zira UMH Başkanı Fayiz Serrac ile Doğu Akdeniz’de deniz yetki alanları anlaşması imzalayan Türkiye, olası bir bölünmede bölgedeki gaz arama faaliyetlerinin kısıtlanmasını kabul etmiş olacak. Libya’daki savaşa Akdeniz’deki çıkarlarını korumak adına üst seviyede askeri müdahalede bulunan Ankara’nın bir çırpıda imtiyazlarından vazgeçmesi mümkün değil.
İkinci ihtimal ise Libya’daki kavganın Rus-Amerikan hesaplaşmasına evrilmesi. ABD, Libya’daki savaşa “Rusya’nın ülkedeki askeri yığınağını durdurma” penceresinden bakıyor. Halihazırda sadece Cufra kentinde 3 bin paralı Rus askeri, MiG-29 ve Su-24 tipi 14 Rus savaş uçağı bulunuyor. UMH güçleri de Washington’ın hassasiyetinin farkında. Kahire’nin ateşkes çağrısından kısa süre sonra UMH İçişleri Bakanı Fethi Başağı Sirte ve Cufra’da kontrolü sağladıktan sonra masaya oturacaklarını, bu kentlerde Rus üsleri kurulmasını istemediklerini söylemişti. Beyaz Saray’a iletilen bu anlamlı mesaja bir de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, ABD Başkanı Donald Trump’la gerçekleştirdiği telefon görüşmesinin ardından “Libya süreçle ilgili olarak yeni bir dönem başlayabilir” açıklaması eklenebilir. Fakat Türkiye’nin diplomatik temasları ABD ile sınırlı değil. Hafter’in Trablus kuşatmasına başından beri karşı çıkan Kremlin, sahadaki yeni kazanana yaklaşmak adına Ankara ile bağlantı kurarak anlaşma zemini yokluyor.
Sonuç olarak Trablus’un 14 ay süren kuşatmasının sona ermesi sadece başkentin değil savaşın da kaderini değiştirdi. Türkiye’nin SİHA’ları, Serrac’a savaşı kazandırmakla kalmadı, Libya’da Rus-Amerikan hesaplaşmasının da önünü açtı.