İmil Emin
Mısırlı yazar
TT

Kuzey Afrika ve yeni Müslüman Kardeşler

Milyonlarca Mısırlının sokağa çıkıp tek sesle: “Mürşid rejimi devrilsin” sloganı attıkları 30 Haziran’ın yıldönümü vesilesi ile insanın aklına şu soru geliyor: “Mısır kapısından çıkan Müslüman Kardeşler, Libya penceresinden tüm Kuzey Afrika’ya geri dönmeye mi çalışıyor?
Görünüşe bakılırsa durum böyle. Zira sahne tek başına Libya ile sınırlı değil gibi görünüyor. Libya, bölgeyi parçalama ve bölmek için bu beşinci kolu bir mekanizma olarak kullanmanın başlangıcıdır. Birinci Sykes-Picot anlaşması bu kâbus senaryo yanında hoş bir esinti gibi kalmaktadır.
Osmanlı ağasına karşı Almanya, Fransa ve İtalya’nın yayınladığı son ateşli bildirinin temsil ettiği Avrupalı uyanışın arkasında, Libya’nın yeni Müslüman Kardeşlerin -tabiri caizse- dayanak noktası olacağına dair derin idrak yatıyor. Seksenli yıllarda konuşulan ve anlatanların onaylanmış olduğunu söyledikleri planların uygulanmasında yeni Müslüman Kardeşlerden yararlanılıyor. Bu planların sahnesi, son zamanlarda Levant bölgesinden yani Suriye ve Irak’tan Ortadoğu’nun batısına Kuzey Afrika ülkelerine taşındı.
Fransız “France 24” kanalının Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said ile yaptığı mülakatı dikkatlice izleyenler, bütün siyasal İslam gruplarının ve terör örgütlerinin temeli olan Müslüman Kardeşlere özellikle Kuzey Afrika’da çizilen rolün boyutları hakkında tahminlerde bulunabilirler. Bilhassa, Tunus Cumhurbaşkanı’nın, Libya için federalizm senaryosunun ayrılığın doğal bir başlangıcı olduğu uyarısı göz önünde bulundurulduğunda.
Kays Said son derece açık ve net bir şekilde konuştu. Başkalarının bilmediği şeyleri bildiğine ve birçok gizli şey hakkında bilgi sahibi olduğuna atıfta bulunarak gelecek günlerden haber verdi. Fransa’nın eski Irak ve Tunus büyükelçisi emektar Fransız diplomatlardan Yves-Owen Mercier, Ocak 2018’de Faslı “el-Sabah” gazetesine verdiği demeçte, arkasında büyük uluslararası güçlerin durduğu ve Fas ile Cezayir’de etnik ve mezhepçi gerilim odaklarını tetiklemeyi amaçlayan kasıtlı bir plan olduğuna işaret etmişti. Ortadoğu’da potansiyel askeri çatışmaların iplerini hareket ettiren uluslararası tarafların bu iki büyük Mağrip ülkesinde iç sınırları çizmek için harekete geçtiğini belirtmişti.
Bu açıklama, Müslüman Kardeşler ve siyasal İslam sahnesinin derinliklerine inildiğinde en başından bu yana arkasında kimin durduğu, kendisini kimin hareket ettirdiği, hatta teorilerini kimin hazırladığı ve yöneticileri Arap ve Müslümanların medenileşmeleri imkânsız yozlaşmış, asi ve düzensiz bir millet olduklarına, tek başına bırakılırsa medeniyeti yıkacak terör dalgaları ile medeni dünyayı şaşırtacağına ikna ettiği hakkında ulaşacağımız ilk gerçekler ışığında bizleri hiç şaşırtmadı. Bu kuru vizyonun, uluslararası “entelijansiya”dan gelen vizyonlarla kaplanması ve süslenmesi gerekiyordu. Bu görevi de medeniyetlerin çatışması teorisinin sahibi üstlendi. Sonucu da birdi.
Ülkeler artık askeri işgal peşinde koşmuyorlar. Zira Afganistan ve Irak deneyimleri ayakları bakır değil kilden yapılmış devler olduğunu gösterdi. Bu nedenle, işgal yerine olayların yüzeyinde görünmeyen gizli güçlere bağlı gruplar yoluyla içeriden parçalamak ve ideolojik patlayıcı tuzaklar kurmak gerekiyordu.
2013 sonbaharında ABD merkezli The New York Times gazetesi kendisine bağlı araştırma merkezi aracılığıyla bölgedeki 5 devleti 14 devlete bölen haritalar yayınlamıştı. İlginç olan, bugün Libya için gündeme getirilenlerin 7 yıl önce yayınlanmış olmasıdır. Bu, bir gaipten haber verme mi yoksa müneccimlik mi?
Tabi ki hayır. Aksine bu, geleceğin yüzyılın efendisinin istediği gibi şekillendirilmesidir. Mısırlıların başta yer verdiğimiz müdahaleleri ile bu plan az da olsa sekteye uğrasa da başarılı olması halinde yeniden doğuya ve batıya doğru genişlemek için bugün Libya topraklarını sarıyor.
Katar ve Türkiye’deki Müslüman Kardeşlere ait kanalları takip edenlerin dikkatini, seferberlik çağrıları ve Libya’nın batısına akma ve oradan doğuya Mısır’a yönelmeye hazır olma söylemleri çekecektir.
Kuzey Afrika’nın batısına gelince, Tunus’tan Cezayir’e Müslüman Kardeşlerin büyük yalan ve iftiraların takip etmek yeterlidir.
Mısır harekete geçip Suudi Arabistan, BAE ve Bahreyn’deki kardeşleri onu desteklediğinde bu, Sykes-Picot 2’nin yeni bir raundu ile yüzleşmede önemli bir andı. Yeni Müslüman Kardeşlere teslim olmayacağız!