Nebil Amr
Filistinli siyasetçi ve yazar
TT

Fetih, Hamas, FKÖ ve seçenekler

Fetih ve Hamas ilk andan itibaren ‘Yüzyılın Anlaşması’ ve ‘ilhak kararı’ karşısında benimsenecek tutum hususunda anlaştılar. Aynı şekilde ‘ilhak’ kelimesinin dolaşıma girdiği ilk andan itibaren benzer durum söz konusu. Esas olarak kim uzlaştı?
Filistinliler, Fetih ve Hamas arasındaki herhangi bir uzlaşı girişimini memnuniyetle karşılamanın gerekli olduğunu düşünüyor ve on üç yıllık başarısızlık dizisine rağmen tutumlarını sürdürüyorlar. Fakat aslında gerçekte olup biten her şey daha fazla bölünmeye doğru evriliyor.
Yüzyılın Anlaşması’nın en tehlikeli içeriklerden biri olan ‘ilhak’ meselesi, siyasi analistlerin halihazırda cevap vermekle meşgul oldukları büyük bir soruyu beraberinde getirdi:
Yapılması gereken öncelikli şey nedir? Gösteriler gibi ortak etkinlikler mi yoksa birlik mi? Sonra hangi taraf diğerini kendi gündemine çekecek?
Fetih, Trump’ın sunmuş olduğu anlaşmanın ve çizdiği haritaların referans olmaması koşuluyla müzakereler yoluyla siyasi sürece olan bağlılığını sürdürüyor. Bölgesel ve uluslararası tutumdan istifade ederek; ‘otorite’, ‘FKÖ’ ve müttefikler aracılığıyla çalışarak iki devletli çözümün eski statüsüne gelmesi için uğraşıyor.
Hamas, barışçıl bir halk mücadelesi seçeneğinin yanı sıra silahlı direniş seçeneğini de muhafaza ediyor. Bu bağlamda Hamas, FKÖ karşısında oldukça olumsuz bir tutum takınıyor. Bunun en açık göstergesi, Filistin halkının başına gelen her türlü felaketten FKÖ’yü sorumlu tutan Dr. Mahmud ez-Zahar’ın ifadeleridir. FKÖ’nün “Trump’ın anlaşması ve ilhak meselesi” karşısındaki tutumuna verilen taktiksel desteğe rağmen aslında esastan bir değişim söz konusu olmadı. Çünkü Filistin İslami Direniş Hareketi (Hamas) FKÖ’yü henüz Filistin halkının tek meşru temsilcisi olarak tanımaya hazır olduğuna dair herhangi bir imada bulunmadı.
Öte taraftan Fetih hareketi, Hamas'a karşı esneklik göstermeye daha istekli görünüyor. Öyle ki, yalnızca ilhak karşısındaki kitlesel etkinliklere katılım düzeyinde değil; karar verme yetkisine sahip olan liderliğe doğrudan katılım daveti gibi daha önemli ve ciddi bir düzeyde esneklik gösteriyor. Ancak Hamas, Fetih hareketinden bu düzeyde gelen bir yakınlaşma çağrısına olumlu yanıt vermedi ve hareketi boykot etti. Katılmış olsa bile Hamas’ın FKÖ karşısındaki tutumunda kurallarını ve müttefiklerini değiştirecek denli etkili olacağını ve tutumunda köklü bir değişikliğe sebep olacağını söylemek zor görünüyor.
Fetih’in Hamas’a ve diğerlerine karşı esnekliği aynı zamanda, ne ölçüde fırtınalı ve tehlikeli gelişmeler yaşanırsa yaşansın hiçbir şekilde aşılmaması gereken iki kırmızıyı çizgiyi içeriyor.
Bunlardan birincisi, Hamas’ın siyasi sahneye girmeden onlarca yıl önce ‘Fetih’in başarısı ve ulusal, bölgesel ve uluslararası meşruiyete sahip olan’ FKÖ’dür.
İkincisi ise hala iki devletli çözüme inanan uluslararası güçlerle olan temasları sürdürmektir. Fetih’in ‘iki devletli çözümün pratik anlamdaki boyutlarının’ diğerlerinden daha fazla farkında olduğu doğrudur. Ayrıca Trump Beyaz Saray'da olduğu ve Netanyahu İsrail Başbakanı olduğu sürece nesnel referanslara göre bir müzakere sürecinin gerçekleşmeyeceğini de biliyor. Bununla birlikte uluslararası güçlerin kendilerine sırt çevirmeleri durumunda karşı karşıya kalacağı tehlikelerin de farkında. Nitekim takip ettiği rasyonel çizgiden dolayı dünya halen Fetih ve yönetim tarafından temsil edilen meşruiyeti destekliyor.
Fetih, Filistin Yönetimi ve FKÖ Avrupa Birliği (AB) Başkanı Angela Merkel’in Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile gerçekleştirdiği ilk temasın öneminin farkındalar.
Ayrıca Filistinlilere krizlerinde yardımcı olabilecek himayenin mutedil Araplardan geleceğini biliyorlar.
Tüm bunlardan hareketle FKÖ, Fetih, Filistin yönetimi ve Hamas’ın ‘siyasi gerçeklik karşısındaki tutumlarında’ bir ortaklık kurdukları söylenebilir mi?
Yoksa ilişkiler, programlar ve ittifaklar hakkında farklı mı düşünüyorlar?
Tüm işaretler oldukça farklı düşündüklerini gösteriyor?