Osman Mirgani
Şarku'l Avsat'ın eski editörü
TT

Nahda Barajı: Müzakerelerdeki son çabalar

Nahda Barajı sorunu ve gerilimlerinin Etiyopya Su, Sulama ve Enerji Bakanı Sileshi Bekele’den nakledilen, ülkesinin dün Nahda Barajı rezervuarının doldurulması sürecinin ilk aşamasını başlattığına dair açıklamanın patlattığı ek bombaya ihtiyacı yoktu.
Etiyopyalı bakanın açıklamaları, farklı medya organlarında dolaşan ve Etiyopya’nın Nahda Barajı rezervuarını doldurma meselesinde tek taraflı hareket ettiğini kanıtladığı söylenen uydu görüntülerinin yayınlanması ile ortaya çıkan karışıklıktan 2 gün sonra geldi. Etiyopya’nın hala anlaşmazlıklara tanık olan ve çok sayıda oturumlarına rağmen kaplumbağa hızıyla ilerleyen müzakerelerde Mısır ve Sudan ile bir anlaşmaya varmadan önce attığı bu adım, tehlikeli bir gelişmedir.
26 Haziran-12 Temmuz arasındaki dönemde çekilen uydu fotoğrafları, baraj rezervuarındaki su oranında artış olduğunu gösteriyordu. Bu, Etiyopya’nın devam eden müzakerelerin sonucuna bakılmaksızın bu ayın (temmuz) başında doldurma işlemini başlatacağına dair tehdidini hayata geçirdiği şeklinde yorumlandı. Buna kanıt olarak, Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed’in parlamentoda yaptığı son konuşmayı hatırlatanlar da oldu.
Abiy bu konuşmasında şöyle demişti: “Eğer Etiyopya barajı doldurmaya başlamazsa, kendisini yıkmayı kabul etmiş demektir”. Bu görüntüleri farklı bir şekilde yorumlayıp artan su oranının Etiyopya’nın resmi bir icraatı değil de mevsimsel yağışlar sonucu yükseldiğini ve bunun geçmişte yağmur mevsimlerinde birçok kez yaşandığını söyleyenler de var. Ne var ki bu yorum, Etiyopya’nın barajı doldurma sürecini başlatmak ve oldu bittiye getirerek Mısır ve Sudan’a dayatmak için mevsimsel yağışı bir kılıf olarak kullandığını söyleyen şüphecileri ikna etmedi.
Böylece Etiyopya devlet televizyonu dün Etiyopya Su, Sulama ve Enerji Bakanı’nın açıklamasını nakledene kadar gerçekte olup bitenler hakkındaki gizem devam etti. İlginçtir ki, açıklamanın kendisi de bir şekilde gizemliydi. Görünen o ki Etiyopya, yaklaşmakta olan ve Afrika Birliği’nin gözetiminde düzenlenecek müzakerelerde kendisine manevra alanı bırakmak amacıyla gizeme başvuruyor.
Etiyopyalı Bakan’a göre, baraj inşaatının ulaşmış olduğu mevcut aşamada, yaklaşık 4,8 milyar metreküp olduğu tahmin edilen ilk depolama işlemi dün başladı. Baraj ve gölünün toplam depolama kapasitesinin ise 74 milyar metreküp olduğu tahmin ediliyor. Baraj ve gölünün bu toplam depolama kapasitesi, 1959 yılında Mısır ve Sudan arasında imzalanan anlaşmaya göre iki ülkenin (Mısır 55.5 milyar metreküp, Sudan 18.5 milyar metre küp) toplam payının tam karşılığıdır. Etiyopya, taraf olmadığı için bu anlaşmayı tanımadığını ve kendisi için bağlayıcı olmadığını düşünüyor.
Etiyopya’nın bir oldu bitti politikası takip ettiği hakkındaki söylemlerin mübalağaya kaçtığını düşünüyorum. Çünkü bu bir çözüm değildir, aksine tehlikeli komplikasyonlara yol açacaktır. Etiyopya da hiç şüphesiz müzakereler yoluyla çözümün öneminin farkında çünkü her halükarda barajı tama kapasite doldurma ve işletme süreci yıllar alacak. Bu konuda tartışılan konular arasında bulunuyor.
Nahda Barajı’nın dolum süreci kaç yıl sürecek: Addis Ababa’nın başlangıçta öngördüğü gibi 3 yıl mı, Mısır’ın tercih ettiği gibi 7 yıl mı yoksa orta bir yol olarak önerilen 5 yıl mı? Dolayısıyla barajı doldurma işleminin başladığına ilişkin açıklamalar, Abiy Ahmed hükümetinin iç karışıklık ve artan baskılara maruz kaldığı bir zamanda aslında içeriye dönük bir mesajdır. Keza dışarıya da verilen bir mesaj ve Mısır ile Sudan’a baskı yapma girişimidir. Etiyopya Su, Sulama ve Enerji Bakanı’nın açıklaması her halükarda farklı yorumlara kapıyı açık bıraktı.
Zira ne doldurma işleminin ne zaman başladığı ne de mevcut inşaat aşamasında barajın açıklanan orana (4.8 milyar metreküp) ulaşmasının ne kadar süreceği hakkında açık ve net bir biçimde konuşmadı. Bu hafta, 3 ülke arasında yapılan son müzakere oturumundan sonra, özellikle Etiyopya ve Mısır'dan, müzakerelerde herhangi bir uzlaşıya varıldığını veya az da olsa ilerleme kaydedildiğini düşünmedikleri şeklinde kötümser açıklamalar geldi. Sudan ise temel meselelerde anlaşmazlıkların sürmesine rağmen bazı ilerlemeler olduğu şeklinde bir açıklama yaptı.
Sudan Sulama ve Su Kaynakları Bakanı Yasir Abbas’ın açıklamalarına göre, müzakerelerde üçü yasal dördü de teknik yedi nokta askıda bulunuyordu. Barajın nasıl doldurulacağı, üç ülke arasında teknik düzeyde en önemli anlaşmazlık noktalarından biri olmaya devam ediyor.
Mısır ve Sudan bu konuda atılacak herhangi bir tek taraflı adıma karşı Etiyopya’yı uyardılar ve taraflar arasında bir anlaşmaya varılmadan bu işlemi başlatmamasını talep ettiler. Tek taraflı hareket etmek, müzakerelerin atmosferine ciddi şekilde zarar verecek ve bu hassas dosyayı çevreleyen belirsizlikleri ve gerilimleri artıracaktır. Zira özellikle Mısır, Nahda Barajını doldurma işleminin su payı üzerindeki etkilerine dair kaygılarını her fırsatta dile getiriyor. Payındaki yüzde 1’lik bir azalmanın bile geniş tarım alanlarını etkileyeceği ve bunun tam anlamıyla gıda güvenliğine yönelik bir tehdit oluşturacağı uyarısında bulundu. Hatta Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şükri, Kahire’nin isteği üzerine bu ayın başlarında yapılan bilgilendirme oturumda, BM Güvenlik Konseyi’ne Etiyopya’nın barajı tek taraflı olarak ve anlaşma olmaksızın doldurması ve işletmesinin gerginliği artıracağını, kriz ve çatışmalara yol açabileceğini iletti.
Öte yandan Sudan da, barajın doldurulması konusunda herhangi bir örgütlü olmayan ve üzerinde uzlaşıya varılmamış tek taraflı bir işlemin tarım ve elektrik üretimine zararlı ve doğrudan etkileri olacağı uyarısında bulundu. Sudan Sulama ve Su Kaynakları Bakanı’nın  pazartesi günü düzenlediği basın toplantısında anlaşmazlık konusu olduğunu belirttiği 4 teknik noktanın hepsi de, ilk aşamada ve gelecekte kuraklık yaşanması durumunda barajın nasıl doldurulacağının yanı sıra baraj tam kapasite ile faaliyete geçtiğinde yaşanacak drenaj ve su seviyesindeki günlük değişiklikler meseleleriyle bağlantılıdır.
Yasal açıdan anlaşmazlık noktaları ise üç ana başlıktan oluşmaktadır. Bunların ilki, Nahda Barajı konusunda varılan anlaşmanın taraflar için ne derecede bağlayıcı olacağıdır. İkincisi, bu anlaşmanın sadece barajın doldurulması ve işletilmesi mi yoksa su paylaşımı ile de mi ilgili olacağıdır. Üçüncü nokta ise anlaşmazlığı çözme mekanizmasıyla ilişkilidir. Sudan Sulama ve Su Kaynakları Bakanı’na göre, anlaşmanın bağlayıcılığıyla ilgili yürütülen müzakerelerde son toplantıda pozisyonlarda bir yakınlaşma oldu. Mısır ve Sudan, varılan anlaşmanın uluslararası düzeyde bağlayıcı olması ve böyle hassas bir konunun yorumlara ve niyetlere bırakılmaması gerektiğinde ısrar ediyordu. Buna karşılık Etiyopya, uluslararası düzeyde bağlayıcı olması fikrine karşı çıkıyor ve referansın uluslararası değil de üç ülke arasında olmasını istiyordu. Sudanlı Bakanın açıklamasından müzakerelerde bu konuda uzlaşıya varılmış olduğu gibi bir sonuç çıkıyor. Özellikle Mısır ve Etiyopya’nın farklı pozisyonları ve birbirlerine karşı şüpheleri göz önüne alındığında üzerinde uzlaşıya varılması kolay olmayacak formülasyon konusundaki anlaşmazlık ise devam ediyor.
İhtilafları ve anlaşmazlıkları çözme mekanizmasına gelince, taraflar "bağlayıcı arabuluculuk" konusunda anlaşmaya vardılar. Diğer bir deyişle, üç taraf arasında müzakereler ile çözülemeyen bir anlaşmazlık baş gösterdiğinde arabuluculuk için başvurulan tarafın vereceği karar, tüm taraflar için bağlayıcı olacaktır.
Bu noktalar üzerinde varılan uzlaşı önemli olsa da müzakerelerin ciddi bir aşama kaydettiği anlamına gelmiyor çünkü anlaşmazlıklar hala çok büyük, Mısır ve Etiyopya arasında gerilim ve şüphe atmosferi müzakereleri gölgelemeye devam ediyor. İşte, Etiyopya Su, Sulama ve Enerji Bakanı’nın patlattığı bomba da anlaşmaya varmanın önünde duran bu sorunların büyüklüğünün bir yansımasıdır. Dikkatler şu anda gelecek hafta Güney Afrika liderliğinde küçük bir zirve düzenlemeye hazırlanan Afrika girişimine yönelmiş bulunuyor. Bu zirve, söz konusu krizi sona erdirecek bir anlaşmaya giden yolu döşeme ve temel konularda bakış açılarını yaklaştırma konusunda başarılı olmayı umuyor. Zira uzmanlar sürekli bir biçimde, bu krizin çözümlenmemesi halinde 21’inci yüzyıla damgasını vuracak bir su savaşına ve en tehlikeli krizlerden birine yol açabileceği uyarısını yapıyorlar. Zaman şu anda tüm taraflara baskı yapıyor. Güney Afrika’nın liderlik ettiği Afrika arabuluculuk girişimi de, tarafların gerilimi tırmandırma ve tek taraflı adımlar yoluna sapmasını önleyecek son çabalar dönemecine yavaş yavaş girdiğimizi çok iyi biliyor.