Semir Ataullah
Lübnanlı gazeteci - yazar
TT

Unutulmayan mektuplar

Ünlü İngiliz tarihçi Simon Sebag Montefiore, Yazılı Tarih isimli eserinde, çağlar arasında siyaset, sevgi ve cesaretle ilgili en önemli mektupları derlemiş. Bu şekilde seçkilerin bir araya getirildiği pek çok eser vardır. Bu seçkilerden en iyilerinden biri de Mısırlı yazar Muhammed Badran tarafından derlenendir.
Bu seçkiler arasından ikisini seçtim. Birincisi Büyük İskender ile Pers Kralı Dara arasındaki güç konulu mektuplar; diğeri Sultan Süleyman ile cariyesi Behçet Sultan arasındaki aşk mektuplarıdır.
Öncelikle Türklerin en güçlü kralı ile onun tarafından esir alınan bir Rus kızıyla aralarındaki yakınlığın hikayesini anlatan iki aşk mektubuyla başlayalım. Bu sarışın kız muhtemelen bir Rus papazın kızıydı ve Hıristiyan’dı. Esir alındı ​​ve 1520'den itibaren 46 yıl boyunca hüküm süren Sultan Süleyman’ın haremine girmesi için satıldı. Kız, gücü ve zekasıyla diğerlerinden farklıydı. Sultan Süleyman, haremdeki binlerce kadına ulaşma imkanına ve Şehzade Mustafa’yı doğuran eşine rağmen ‘hayat dolu olmasından ötürü Hürrem (Behçet) lakabını alan’ bu kıza aşık oldu.
Osmanlı padişahları müstear isimlerle aşk şiirleri yazarlardı. Muhibbi lakaplı Süleyman da Macarlar ve Perslerle uzak diyarlarda savaşırken Hürrem ile mektuplaştı. Onun Hürrem’e gönderdiği mektuplardan biri şöyledir:
“Ey benim mihrabımın arşı, servetim, sevgilim ve ay ışığım. En aziz yoldaşım, mahbubum, varlığımın özü ve sultanım. Ey güzellerin en güzeli, gündüzüm, yüreğimin sevgilisi, parlak çiçeğim. Ey bu dünyada beni kederlendirmeyen tek kişi. Ey İstanbul’um ve ey Anadolu toprağı. Ey Bağdat ve Horasan. Güzel saçlı kadınım. Daima senin övgünü terennüm edeceğim.”
İmza: Ben muazzep bir kalbin sahibi aşık. Ağlayan gözlerin sahibi Muhibbi. Mutluyum. Yıl 1521.
Hürrem varis olacak ilk erkek çocuğu doğurdu. Süleyman, ‘her cariyeden bir çocuk’ riskini görmezden geldi ve 1533 yılında onunla evlenerek sultanın ‘cariye ya da sevgilisiyle evlenmesini yasaklayan’ kuralı çiğnedi. Hürrem Süleyman’a beş erkek ve iki kız çocuğu verdi. Hamileliği sırasında Süleyman’a yazdığı mektuplardan biri şöyleydi:
Hürrem'den Süleyman'a,
Sultanım, ayrılık ateşinin acısının bir sınırı yok. Bu acıyı boş verin, fakat değerli mektuplarınızdan beni mahrum etmeyin. Bırakın da ruhum en azından sizden gelecek bir mektupla ferahlasın. Mektuplarınızı okuduğum zaman hizmetkarınız ve oğlunuz Muhammed ile kızınız Mihrimah size olan özlemlerinden ağlıyorlar. Onların ağlaması aklımı başımdan alıyor. Sanki sizin için yas tutuyor gibiyiz. Çocuklarınız Muhammed, Mihrimah, Selim ve Abdullah’ın selamlarını ve özlemlerini iletiyorum. Ayağınızın tozuyla bir an önce gelmenizi bekliyorlar.