Memduh Muheyni
Al Arabiyya Genel Yayın Yönetmeni
TT

Dumanların üstünde molla sarıkları

ABD’nin İran Özel Temsilcisi Bryan Hook, geçtiğimiz günlerde istifa etti. Hook’un istifası, İran cephesinde büyük memnuniyetle karşılandı. İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreteri Ali Şemhani, attığı bir tweette “Amerika’nın İran’ı zayıflatma ve sistemini çökertmeye yönelik stratejisi başarısızlıkla son bulmuştur’’ dedi.
Hook, İran’a yönelik gerçekleşen bütün yaptırımların başta gelen takipçisiydi. Tahran yönetiminin Ortadoğu’daki yıkıcı faaliyetlerinin farkındaydı. ABD Başkanı Donald Trump’ın damadı ve danışmanı Jared Kushner, Hook’un İran’a dair ortaya koyduğu politikayı benimsediğini ifade etmişti. 
Bu İranlıların ilk sevinç naraları değil, fakat her seferinde sevinçleri boşa çıkıyor. Amerikan savunma bakanı Mattis’in istifa etmesine de sevinmişlerdi ancak yerine aynı ilkelere sadık Mark Esper geldi. Başkanıyla yaşadığı anlaşmazlıklarla ünlü John Bolton görevden ayrılırken yerine yine aynı çizgideki Robert O'Brien geldi. Şimdi yine aynı durum Hook için de tekrarlanıyor. Onun yerine göreve Elliott Abrams geliyor. Bilindiği üzere Abrams deneyimli Cumhuriyetçilerin şahin kanadından bir isim ve çok yüksek olasılıkla selefinin yürüdüğü yolu benimseyecek.
ABD’de isimler değişse de İran yönetimine yönelik ağır baskı siyasetinin değişmemesi Amerika’nın bu konuda sabit bir strateji benimsediğini göstermektedir.
Bir kısım analistler Trump’ın İran konusundaki iniş çıkışlı yorumlarına ve Twitter’da Hamaney’e hitap etmesinden yola çıkıp Obama’nınkine benzer bir anlaşma imzalamasından endişe duydu. Ancak tüm bu yorumların geçen dört yılın sonunda yanlış tespitler olduğu ortaya çıktı.
İranlıların sevinçle yaptığı kutlamaları ve bu minvaldeki tahlilleri her zaman boşa çıkıyor.
Trump’ın çelişkili açıklama ve tavırları ve iç siyaset gereği değişken bir söylemi olması bu yanılgının temel sebebidir. Oysa Trump açısından dış siyasette kemikleşmiş olan politika, Cumhuriyetçilerin “her zaman müttefiğini destekleyen ve düşmanla savaşta olan” geleneksel politikasıdır.
Bu sabit bir dış politikadır. Hatta bazen başkanın ani karalarını bile absorbe eder. Öyleki Başkan Trump’ın Türkiye’nin Suriye’ye müdahalesi konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’la yaptığı sürpriz telefon görüşmesinin ardından bir çok Amerikalı yetkili iki liderin aldığı kararın uygulanmasını yavaşlattı. Cumhuriyetçi Parti lideri Mitch McConnell açık bir dille karara katılmadığını aktardı. Buda dolaylı yollardan Başkan Trump’ın kararını uygulamadan uzak tuttu.
Şimdi anlıyoruz ki ABD Suriye’den çıkmayacak, Sezar Kanununu geçirip Suriyeli yetkilileri ve destekçilerini cezalandırıyor. İstifasını veren Hook’ta aynı kararları destekliyor. Hook, aynı zamanda ünlü Cumhuriyetçi yazar William Buckley’nin yakınlarından ve hayranlarındandı.
Sonuç olarak İran’nın, ABD’deki her istifanın ardından kutlamalar yapması hiçbir şeyi değiştirmiyor. ABD, İran’a karşı kararlı, değişmez ve doğru bir dış politika vizyonu izliyor. Bu da İran’ı ciddi anlamda zayıflatacak belki de 4 seneye kalmaz devleti çökertecek, böylece coğrafyamız, sayısız zarara uğratan bu düşmandan kurtulmuş olacak. Bu zararların sonuncusu Lübnan’ın başkentinin başına gelen büyük felaketti. Bazı Lübnanlı aktivistler molla sarıklarını patlama yerinden yükselen dumanların üstünde resmeden görseller paylaştı. Bu çok anlamlı bir görseldi. Zira bu yıkım sadece Lübnan’da değil, Yemen, Irak ve Suriye’de de türlü şekilleriyle karşımızda ayan beyan duruyor.
Bu felaketler, öfkeli açıklamalar ve duygusal söylemlerle örtülemez ancak Hook’unkine benzer kararlı politikalar ve yaptırımlarla desteklenerek yok edilebilir.