Tarihten ders çıkarmayanlar, yenilmeye ve kaybetmeye mahkumdur.
Baykal, lider olarak görmediği ve onunla asla iktidar olamayacağını iddia ettiği Erdal İnönü'ye karşı tam üç defa genel başkanlık yarışını kaybetti.
İnce de Baykal'a benzer bir şekilde Kemal Kılıçdaroğlu ile seçim kazanılamayacağını ve iktidar olunamayacağını iddia ederek 2 defa genel başkanlık yarışını kaybetti.
Ve Baykal CHP'nin başına geçtikten sonra hiçbir zaman Erdal İnönü'nün aldığı yüzde 32,7 oya ulaşamadı. İlk katıldığı 1994 seçimlerinde yüzde 4,36; birleştikten sonra yapılan ilk 1995 seçimlerinde yüzde 10,71 oy alırken, barajı yüzde 0,7 ile geçebildi. 1999 seçimlerinde yüzde 8,7 oy ile baraj altı kaldı ve CHP tarihinde ilk defa TBMM dışı kaldı.
Tarih ders almak için vardır. Ders almayanlar ise kaybetmeye mahkûmdur.
Yıl 1986, SHP 2. olağanüstü Kurultayı toplandı. Tek aday olan Erdal İnönü genel başkan seçildi. 1986 yılında 11 ilde yapılan ara seçimlerinde SHP yüzde 22 oy aldı.
1986 yılında SHP olağanüstü kurultayı yapıldı ve tek aday olan Erdal İnönü genel başkan seçildi. İnönü daha sonra 11 ilde yapılan 26 Eylül 1986 milletvekili ara seçimlerinde İzmir'den TBMM'ye girdi. SHP bu seçimlerde yüzde 22, 1987 yılında yüzde 24 oy aldı.
1988'de yapılan SHP Olağan Kurultayı'nda Erdal İnönü 710 oy alarak SHP Genel Başkanı seçildi. 44 kişilik PM'ne, Deniz Baykal gurubu 27, sol kanat 16, İnönü'nün listesinde yer alan Fikri Sağlar seçilebildi. Ve Deniz Baykal SHP Genel Sekreteri seçildi.
1989 yerel seçimlerinde SHP yüzde 32,7 oy alarak 39 il, toplam 652 belediye başkanlığı kazandı. Seçimlerden zaferle çıkan parti oldu. İl Genel Meclisi'nde ise yüzde 28,8 oy aldı. DSP ise yüzde 6,46 oy aldı. Her iki sol partinin toplam oyu 39,16'ya ulaştı.
Baykal üç defa aday oldu ve kaybetti
1990 yılında yapılan SHP Olağanüstü Kurultayı'nda Deniz Baykal, Erdal İnönü karşısında aday oldu ve 99 oyla seçimleri kaybetti. İnönü 504, Baykal 405 oy aldı.
1991 yılında yapılan Kurultay'da Baykal bir kez daha İnönü karşısında aday oldu. İnönü 534,
Baykal 451 oy aldı. 44 kişilik PM'ye; Baykal listesinde 15; İnönü'nün listesinde 28 kişi girdi.
1991 genel seçimlerinde SHP yüzde 20,75 oyla üçüncü parti olabildi. SHP, HEP ile ittifak yaptı,
Güneydoğu oyları yüzde 50'nin üzerine çıkarken, Türkiye'nin başka yerlerinde oy kaybetti.
TBMM'de Kürtçe yemin ve 1992 Nevruz Bayramı'nda çıkan olaylar sonrasında HEP milletvekilleri ayrıldılar. HEP'e kapatılma davası açılınca DEP, ikisi birden kapatılınca, HADEP kuruldu.
Yıl 1992. 7. Olağanüstü Kurultay öncesinde Deniz Baykal ve İsmail Cem, SHP'nin "Yeni Sol" adlı programla yeniden yapılandırılmasını ortaya koyarak, İnönü’nün karşısına çıktılar. Baykal, İnönü'nün karşısında üçüncü kez kaybetti.
Baykal sonunda hedefine ulaştı. İlk seçimde yüzde 4,36 oy aldı
1992 yılında CHP yeniden açıldı. Genel Başkan seçilen Deniz Baykal ve 20 milletvekili ile beraber TBMM'de CHP grubunu kurdu.
1994 yerel seçimleri il genel meclisinde SHP yüzde 13,52; CHP yüzde 4,60; belediye başkanlığı seçimlerinde SHP 16,70; DSP yüzde 7,87; CHP yüzde 4,36 oy aldı. 1989 yılında üç sol partinin toplam oyu yüzde 10,23'e düştü.
Baykal'ın üç defa genel başkan adayı olduğu zaman söylediklerinin gerçek olmadığı, seçmen bazında karşılığının yüzde 4 civarında olduğu ortaya çıkıyordu.
1994 yerel seçimleri sonrasında üç sol partinin birleşmesine yönelik çağrı yapıldı. SHP ve CHP bu çağrı üzerine yapılan SHP kendisini feshederek CHP'ye katıldı. DSP ise çağrıyı reddetti. Her iki partinin belediye başkanlığında ki oyu yüzde 21,06; İl Genel Meclisi'nde ise yüzde 18,12 idi.
İnönü'nün aldığı oyu asla bir daha göremedi
Üç kez İnönü'ye karşı genel başkan adayı olan Baykal seçimleri kaybetmiş ve sonunda SHP'nin CHP'ye katılımı ile hedefine ulaşmıştı. Önünde artık hiçbir engel yoktu. İnönü ile iktidar olunamayacağını söyleyen Baykal CHP'nin başında 1995 genel seçimlerine katıldı.
Baykal'lı CHP yüzde 10,71 oy alabildi. İki partinin toplam oyu, belediye başkanlığında yüzde 21,06; İl Genel Meclisi'nde yüzde 18,12 olmasına rağmen, Baykallı CHP yüzde 0,7 oyla barajı geçebilmişti. Baykal'ın başında bulunduğu CHP, birleşme öncesinde ki yüzde 21 oyun yüzde 10,4'ünü kaybediyordu.
Ve Baykal CHP'nin başında bulunduğu 2010 seçimlerine kadar katıldığı tüm seçimlerde, başka bir sol parti olmadan alabildiği oylar şöyle oldu: 2002 genel seçimleri yüzde 19; 2004 yerel seçimleri yüzde 18,23; 2007 genel seçimleri yüzde 20; 2009 yerel seçimleri 23,10 oy alabilmişti.
Baykal, beğenmediği ve karşısında üç defa genel başkan adayı olduğu Erdal İnönü'nün ulaştığı yüzde 32,7 oy oranına, genel başkan olarak katıldığı 1994 ile 2009 yılları arasında yapılan 7 seçimde asla ulaşamadı.
Partililerine kendisine genel başkan olduğunda iktidar vadeden, Erdal İnönü ile iktidar olunamayacağını iddia eden Baykal, partinin başına geçtiğinde zar zor barajı aşabilmiş ve 99 yılında partisi baraj altı kalmıştı.
İnce, asla bir Baykal değildir
Ve ilginç olan ise şuydu; Kemal Kılıçdaroğlu'nu beğenmeyen ve iki defa karşısında aday olan Muharrem İnce'de aynı iddiaları söylüyordu. “Verin partinin genel başkanlığını, partimi iktidar yapayım.” İnce ve Baykal karşılaştırıldığında; Baykal'ın hırsı, entelektüel derinliği, siyaset birikimi, ekip anlayışı, deneyimi İnce'de yüzde 1 bile yoktu.
İnce, varsa yoksa 24 Haziran 2018 seçimlerinde Cumhurbaşkanlığı adaylığında aldığı yüzde 30,6 oyu kendisinin oyu kabul ederek, partisinin oylarından fazla oy aldığını iddia ediyordu. İnönü'nün genel başkan olduğu 1989 seçimlerinde SHP'nin aldığı oy oranı yüzde 32,7 olarak tarihin bir noktasında duruyordu. Anlayacağınız İnce'nin iddiası tarihin gerçekleri karşısında anlam ifade etmiyordu.
2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde CHP ve MHP'nin ortak adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, yüzde 38,44 oy almasına rağmen, alınan oyun kendisinin oyu olduğu iddiasını asla dillendirmemişti.
Yalova'nın tüm sandıklarında CHP'nin gözlemcisi var mıydı?
İnce, son basın toplantısında CHP'nin 2018 seçimlerinde 13 bin sandıkta gözlemcisinin olmadığını, arkadaşlarının milletvekili adayı yapılmadığını belirterek CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun eleştiriyor.
İnce'ye birilerinin hatırlatması gerekiyor. SHP ve CHP'nin kurulduğu günden itibaren Türkiye genelinde binlerce sandıkta gözlemecisi olmadı. İddialı konuşuyorum, İnce'nin İl Başkanlığı yaptığı dönemde Yalova'nın tamamındaki sandıklarda gözlemcisi olduğunu düşünmüyorum.
İnce, partinin adayı olmadığını, bağımsız aday olduğunu söylüyordu ve Cumhurbaşkanı seçilecekti. Ancak sistemin bile farkında değilmiş gibi konuşuyor. 14 arkadaşı milletvekili adayı yapılmamış da filan filan... 14 arkadaşını bakan, bakan yardımcısı, baş danışman yapardı.
Milletvekilleri yasama organının üyesi iken, arkadaşları yürütmenin içeresinde olurdu. Bu gerçeğin bile farkında olmadan eleştiri yapan İnce, konuşmak için konuşuyor ve eleştiri yapmak için derinliğini düşünmeden eleştiri yapıyordu.
Yalova'nın çocuğu olarak, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yüzde 39; kendi köyünde ise Erdoğan 814, İnce ise 456 oy alabilmişti. Siz Erdoğan'ın kendi köyünde; Rize'de bu sonucu aldığını düşünebiliyor musunuz?
Son söz: İnce, CHP'nin şımarık çocuğudur. Ve siyaset derinliği de yoktur. Ortaya bugün çıkmasının nedeni de, Millet İttifakı’nın ortak aday çıkarmasını engellemeye, CHP'nin kendisini aday göstermesine yönelik baskı oluşturmaya, partinin kendisini aday göstermezse de bağımsız aday olmaya yönelik ve Cumhur İttifakı’na zımni destek olacak bir hareket başlatmıştır. Bırakın bin günü, konuşmaya ve gezmeye başladıktan sonra, seçim akşamından bugüne kadar yaptığı çıkışlarla kendisini tükettiği gibi, çok kısa bir zaman da daha çok tüketecektir.
Not: İktidar medyasının İnce'yi parlatmaya başlamasıyla daha çok irtifa kaybedecektir. Ve bir gün kendi partisini de kurduğuna şahitlik edeceğiz. Ve televizyonlarda yorumcu olarak izleyeceğimiz, sürekli CHP aleyhine konuşacağı günlerin de çok uzak olduğunu düşünmüyorum.
Not2: "Yenilmez düşman, öfke; şifası olmayan hastalık da hırstır." Öfkenin yenilmez düşmanlığını kazanmış, şifası olmayan bir hastalığa tutulmuş olan İnce'nin başlattığı harekete en çok kim destek veriyor ve en çok kimler beklenti içindeyse, dün kendisini yerden yere vuranlar bugün kendisine methiye düzmeye başlamışsa, hareketi de onlara yarıyordur.