Şerif Egemen Ahmet
Gazeteci
TT

Biden skandalının perde arkası

ABD’de başkanlık yarışı kızıştı. Bugüne kadar pandemi ve onun yol açtığı ekonomik daralmanın gölgesinde kalan kasım ayında düzenlenecek başkanlık seçimlerini yeniden popüler hale getiren, Demokrat Parti’nin adayı Joe Biden’ın başkan yardımcısı tercihi.
Mevcut Başkan Donald Trump’a rakip olarak yarışa giren Biden, Amerikan polisinin geçen Mayıs’ta George Floyd’u katletmesi üzerine patlayan “siyahi öfkeyi” oya tahvil etmek için bir hamle yaptı ve Kamala Harris’i seçti.
Demokrat basın siyahi-kadın siyasetçi Harris’i manşetlere taşıdı. Sanki Harris, Trump’la kapışıyormuş gibi bir hava yaratıldı. ABD’de bunlar yaşanırken, Biden’ın en fazla konuşulduğu ülkeyse Türkiye. Sebebi Biden’ın aylar önce bir videoda sarf ettiği sindirilmesi güç sözler.
Görüntülerde, Demokrat Parti’nin aday adaylarının davet edildiği New York Times gazetesinin yayın kurulu toplantısına katılan Biden, gelen soru üzerine, Türkiye’ye yönelik stratejisini açıklıyor.
Biden, “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bedel ödemesi lazım. Benim geçmişte yaptığım gibi halihazırda mevcut durumdaki muhalefet liderliğindeki unsurlarla doğrudan temasa geçip Erdoğan’ı yenmeleri için onların daha güçlü bir konuma getirmeli ve onlardan daha fazla yarar sağlamaya çalışmalıyız. Darbeyle değil ancak seçim süreciyle” ifadelerini kullanıyor.
Elbette Biden, bu sözleri ABD kamuoyu ve siyasi yapıcılar nezdindeki Türkiye aleyhtarlığı düşünerek kullanıyor. Zira Türkiye, Rusya’dan S-400 hava savunma sistemleri satın alarak, Suriye’de Pentagon destekli terör örgütü YPG/PKK’ya yönelik operasyonlarından vazgeçmeyerek, Ortadoğu’daki Amerikan stratejisi doğrultusunda hareket etmeyerek yeterince dikkat çekti.
Fakat Biden’ın seçtiği kelimeler, vücut dili, düşünceleri nereden bakarsanız bakın skandal. Açıkça bir rejim değişikliği, “renkli devrim” çağrısı.
Türkiye de bunun farkında olacak ki resmî kurumlar en üst perdeden Demokrat adayı kınadı. Biden’ın sözlerinde adı geçen muhalefet dahi sessiz kalmadı. Buraya kadar her şey normal. Ancak sorulması gereken sorular mevcut. Aralık ayında yapılan bir mülakat neden bugün dolaşıma sokuldu?
Biden krizinin giriş, gelişme ve sonuç aşamalarına bakıldığında bir tür kamuoyunu yönlendirilme çabası göze çarpıyor. Sanılanın aksine burada Biden’ı “kötü” Trump’ı “iyi” gösterme amacı yok.
Pek tabii Ankara da iki liderin ülke ve sermayelerinin çıkarlarına göre hareket edeceğinin farkında. Türkiye, Biden krizi sayesinde ABD’den gelecek bir saldırıyı daha gerçekleşmeden önlemeyi hedefliyor.
Biden skandalından günler önce, ABD’de Demokrat Partili Senatörler Bob Menendez ile Chris Van Hollen, Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’ya hitaben bir mektup kaleme aldı. Başkan Trump’tan Türkiye'nin Doğu Akdeniz’de yeniden faaliyete geçirdiği sismik arama gemilerini uluslararası sulardan çekmesi yönünde çağrıda bulunulan mektupta, Ankara’ya yönelik yeni yaptırımlar uygulanması ve AB ile birlikte çalışması talep edildi.
Yunanistan’ın Dedeağaç kentinde hava ve deniz üssü kaparak Akdeniz’deki çekişmeyi kendi lehine kullanan Washington yönetiminin bu talebe onay verebileceği Amerikan basınında yazıldı çizildi.
Halihazırda Beyaz Saray, Rusya’dan satın alınan S-400 hava savunma sistemleri nedeniyle Türkiye’ye yaptırım uygulamayı değerlendirdiğini dile getirmişti. Bu yaptırımların kapsamının Akdeniz meselesine doğru genişletileceği de konuşulanlar arasındaydı.
İşte Türkiye’nin Biden çıkışı, böyle bir konjonktürde gerçekleşti. Konu hakkında Fox News kanalına konuşan Başkan Trump, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan gibi “dünya çapında satranç oyuncusu” olan yabancı liderlerin olduğu bir dünyada rakibi Joe Biden'ın “zihnen yetersiz” olduğunu söyledi.
Düne kadar Ankara’yı hedef alacak ekonomik yaptırımları tasarlayan Beyaz Saray’daki rüzgâr tersine döndü. Türkiye, Trump’ın dikkatini çekmeyi başardı.
ABD Başkanı’na Demokrat Partili rakibi karşısında “dış politika kozu” veren Türkiye, karşılığında Pentagon’un Doğu Akdeniz’de “daha tarafsız” kalmasını arzu ediyor. Elbette bu tabloda renkli devrim sevdalısı Biden’ın ABD Başkanı olmaması da bir fayda sağlayacak.
Fakat Demokrat adayın Oval Ofis’e çıktığı senaryoda dahi Ankara Biden’ın çekineceği aktör olarak kalacak. Yine de Türkiye’nin hesabının tutup tutmayacağı, Biden skandalının kime yarayacağını zaman gösterecek.