Bekir Uveyda
TT

Beş Filistinli nesil

Bir arkadaşımla sohbet sırasında bana başından geçen bir hadiseyi anlattı. Anlattığına göre eşi ile kendisi arasında akrabalık bağı olan bir bayanla bayramlaşırken, kadın, anavatanlarından uzakta doğan ve yaşayan iki çocuğunun ailesinin beşinci neslini oluşturduğunu söyleyerek kendisini şaşırtmış. Arkadaşıma “Bu nasıl mümkün olmuş?” diyerek bana açıklamasını istedim. O da “Bayanın kendisi genç bir anne, annesi ellili yaşlarının sonunda, büyükannesi yetmişli yaşlarının sonunda, onun da annesi doksanlı yaşlarının ikinci yarısında ve hepsi de çok sağlıklı” yanıtını verdi. Ben “Maşallah, bu aile dizisi ne kadar güzel” dedim. Arkadaşım beni onayladı ve bir sonraki sorumu tahmin etmiş gibi sözlerini şöyle sürdürdü: Sen de benim gibi Filistinli nesillerin nasıl birbirini takip ettiğini, bir neslin diğerinin arkasında hayat yolunda nasıl ilerlediğini görüyor musun? Dahası bu nesillerin ya eğitim için Avrupa’dan ABD ve Çin’e dünyanın dört bir yanını nasıl dolaştıklarını ya da dünyanın doğusu veya batısı, kuzey ülkelerinin dondurucu soğuğu ya da güney ülkelerinin sıcak çölleri, nerede olursa olsun rızıklarının peşinde koştuklarını görüyor musun? Buna rağmen birbirleriyle sürekli temas halindeler.
Sözgelimi, coğrafya bahsettiğim ailenin beş neslini birbirinden ayırmış. Genç anne eşiyle birlikte bir Arap ülkesinde yaşıyor. Annesi, babası ve diğer kardeşleriyle birlikte ablukanın getirdiği acıların yanı sıra Fetih ve Hamas liderleri arasında var olan ve 13 yıldan fazla bir süredir toplumu kemiren bölünmenin etkilerine de sabreden Gazze Şeridi’nde yaşıyor. Büyükannesi, oğluyla birlikte İngiltere’de ikamet ediyor. Oğlu bir doktor ve İngiltere’nin diğer doktorları gibi koronavirüs salgınına karşı verilen savaşta görev yapıyor. Diğer oğlu diş doktoru ve İskoçya’da yaşıyor. Annesinin büyükannesi ise Kudüs’te siperlenmiş. Arkadaşım bir süre sustu sonra şöyle sordu: Bir ailesinin beş nesli dünyanın farklı bölgelerine dağılmış olsalar da aynı zamanda yaşayan bir halk nasıl yok olabilir ki?
Arkadaşımın bu sorusunun yanıtı zor değildi. Kendisine şöyle dedim: Elbette, Filistin halkı gibi bir halk yok olamaz. Hz. İsa Mesih’in doğumunun öncesinden ve Yehuda ile Kuzey İsrail gibi İsrailoğulları’nın kurmuş oldukları krallıklarının eski Filistinlileri (Philstines) ortadan kaldırma girişimlerinden, günümüze kadar tüm zamanların kayıtlı belgeleri, bunu hayal edenlerin nasıl bir yanılgıya kapılmış olduklarını belgelemektedir. Geçmiş zamanlarda, bugün veya yarın Filistinlileri yok edebileceklerini tasavvur edenler büyük bir yanılsama içindedirler. Atalar diyarında yıllarca süren kararlılık ve direnişten sonra, hiçbir fayda sağlamayan feryat ve figanda acele eden, Filistin davasının tasfiye edilmesi korkusuyla ağlama ve gözyaşı müptelası olan bazı Filistinliler başta olmak üzere doğru anlayış sahibi olmak isteyen herkes şunu anlamalıdır: Filistin halkı her zaman, varlığını sona erdirmeyi amaçlayanlarla veya nesillerinin geleceğini belirlemedeki rolünü iptal edenlerle mücadele etmesini sağlayacak yöntemleri icat etme yeteneğine sahip olmuştur.
Evet, dünyanın her yerinde farklı kültür ve toplumlarda, üç, dört, belki de beş ve altı neslinin aynı zamanda yaşadığı onlarca, yüzlerce hatta binlerce aile olabilir. Yani Filistinliler bu konuda, eşsiz değiller. Ancak yine de beş Filistinli neslin aynı zaman düzleminde var olmasının ayrı bir güzelliği vardır. Burada kastedilen, büyükbaba ya da büyükannelerin doksanlı yaşlarının sonuna kadar yaşamaları gerektiği değildir. Bu, insanların değil Allah’ın iradesinde olan bir husustur. Evet, Filistinli nesillerin aynı zamanda yaşamasının ayrı bir anlamı vardır. Çünkü bu kısaca, sonunda Filistinlilerin kaderinin ABD’deki Kızılderililer ya da Avustralya yerlilerinin kaderinden çok da farklı olmayacağını düşünen herkese, böyle olmayacağına dair verilmiş kesin bir karşılıktır.
Arkadaşım sorusunun uzun süren yanıtını sabırla dinledi. Bana veda edip nezaketle konuşmayı bitirirken beş nesilli ailenin yaşadığı yerlerle ilgili anlattıklarını hatırladım ve ona şöyle dedim: “Ailenin beşinci neslini temsil eden çocukların nerede yaşadığını söylemedin? Arkadaşım “Ailesinin dördüncü neslinin mensubu olan anneleriyle birlikte BAE’de yaşıyorlar. Birinci Nekbe zamanında Beerşaba’dan Gazze Şeridi’ne göç eden bir ailenin üçüncü neslinden olan babaları birkaç yıldır orada çalışıyor” cevabını verdi. Ona: “Harika, belki de çocukların büyükbaba ve büyükanneleri şimdi onları hiçbir engelle karşılaşmadan ziyaret edebilirler” dedim. Boğuk bir sesle yanıt verdi: “Bu, sınır kapılarının açılıp açılmayacağına bağlı”.