İmil Emin
Mısırlı yazar
TT

Bugünden geleceğe NEOM

Suudi Arabistan Krallığı, devletlerin çöktüğü, bağların koptuğu ve barışın çözüldüğü bir zamanda insani ve ekonomik vizyonlar çerçevesinde ortaya koyduğu projelerle hayatta kalmayı, istikrarı ve devamlılığı teşvik etmeye; gelecek nesiller için yaşam alanları açmaya devam ediyor.
Enerji Bakanlığı ile NEOM arasında birkaç gün önce imzalanan anlaşmayı takip edenler ve Enerji Bakanı Prens Abdülaziz bin Selman’ın açıklamasını dinleyenler, Suudi iradesinin arzu ettiği hedeflerle ulaşmak için zorlukların üstesinden gelme konusundaki gücünün boyutunu fark ederler.
Korona salgını ve özellikle de küresel düzeyde petrol fiyatlarının düşmesiyle birlikte ülkedeki kalkınma planlarının sekteye uğrayabileceği sebepler oluşmuştu. Fakat Kral Selman bin Abdülaziz ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın liderliğindeki Suudi liderliği, NEOM’un her geçen gün umulan başarıları elde etmesini sağladı.
NEOM denilince bu bölgeyi tercih eden ‘deha’ da akla mutlaka geliyor. Zira Kızıldeniz kıyısında bulunan ve üç ülke boyunca uzanan bu yerin toprakları Mısır ve Ürdün'e kadar uzanmasının yanı sıra Asya, Afrika ve Avrupa'yı da birbirine bağlıyor. NEOM’la birlikte ön plana çıkan konulardan biri de küreselleşmenin bir halkasını temsil ediyor olmasıdır. Ayrıca dünya nüfusunun yüzde 70’i bu bölgeye birkaç saatten daha kısa sürede ulaşabilir. Suudi Arabistan'ın başta turizm olmak üzere tüm sektörlerde kalkınmayı hedef edinen projesi ‘Vizyon 2030’ kapsamında arzu edilenler de bu projede kendini gösteriyor.
NEOM’un en önemli hedeflerinden biri Suudi işgücü piyasasına daha fazla iş fırsatı sağlamaktır. Maliyeti yaklaşık 500 milyar dolar olan bu dev proje hakkında derinlemesine olan başka okumalar da var. Bunlardan biri de 2030 yılına kadar 15 GW'lık yenilenebilir enerji üretme hedefidir ki bu, ülkenin şu anki elektrik tüketiminin dörtte birine eşittir. NEOM ile ilgili en önemli şeylerden biri de muhtemelen ilgili yetkililerin ‘yaratıcılık yolunu’ takip etmeye devam etmeleridir. Nitekim hepimiz inovasyon ekonomisinin ulusların ‘başarılarını veya başarısızlıklarını belirleyecek bir pusula’ olacağını biliyoruz. Bu bağlamda buradaki yenilenebilir enerji projelerinin dünyada üzerindeki ‘maliyeti en az projeler’ olması bekleniyor. Burada bu coğrafi bölgeyi ayrıcalıklı kılan ve hem hidrojenin hem de elektriğin maliyetini düşüren yenilenebilir enerjilerin üretilmesine izin veren rabbani bağışların rolü büyüktür.
Bu projenin basında henüz yeterince yer bulmayan bir diğer önemli yönü de ülkede özel bir önem verilen hidrojene ilişkin planlardır. Bu plan, bir yandan petrol ve gaz gibi tükenebilir enerji kaynaklarının kullanımını azaltırken diğer taraftan ekonomik büyümenin ve çeşitliliğin artmasına katkıda bulunacak, karbondioksit salınımını azaltacak ve bu şekilde NEOM’un konumu hidrojen üretiminin önde gelen merkezlerinden biri olarak pekişecektir.
Suudi vizyonu, bir bütün olarak insanlığın ve dünyanın yararıyla uyumludur. Burada iklim değişikliği ve bunun dünyanın geleceği üzerindeki olumsuz etkileri ile bağlantılı olan ‘küresel ekolojik boyutu’ da göz önünde bulunduran güçlü bir iradeye tanık oluyoruz. Burada olup bitenlere baktığımız zaman enerji sektörünün karşılaştığı zorlukların da dikkate alındığını görüyoruz. Zira iklim değişikliğiyle yüzleşmek, döngüsel karbon ekonomisi alanında daha fazla çaba ve iş birliğini gerektiriyor.
NEOM her durumda uluslararası yaşam tarzı standartlarından başlayarak gelişmiş şehir planlaması ve kültürel, sanatsal ve eğitici yönleriyle geleceği temsil etmektedir. Bu ütopik bir rüya değil; gerçekçi bir Suudi vizyonudur. Hayali gerçeğe ve hakikate dönüştürecek tek şey yaratıcı iradedir.