Ali Tarakçı
Gazeteci
TT

HDP'ye Kobani operasyonları; geçmişle 'hesaplaşma' vakti!

Neden böylesine bir dönemde HDP eski ve yeni yöneticilerine operasyon yapıldı?
Kobani olayları nedeniyle yapılan bu operasyonlar, 6 yıl önce tarihin sayfalarında kalmıştır.
Tartışılacaksa kapatılan davaların yeniden açılması değil, aksine siyasi olarak tartışması yapılmalıdır.
Kobani olayları sonrasında bizzat devletin, bugün terör örgütü sayılan PYD ve YPG'ye, Kuzey Irak Yönetimi'nin askeri güçlerine sınırlarımızı açarak yardım götürmesini ne yapacağız?
O günkü devleti yönetenleri terör örgütüne yardım ve yataklıktan mı yargılayacağız?
Hatta bugün açılmış Kobani olayları ile ilgili davaya mı dahil edeceğiz? Davayı daha da genişletecek miyiz?
Kobani olayları ile ilgili HDP üzerinden açılan davanın nedeni, geçmişle bir hesaplaşmadır.
Hem de bizzat bugün AK Parti ile koalisyon kurmuş; MHP, Vatan Partisi ve devletin vesayet odaklarının (askeri, bürokrat ve hukuk) bir anlamda AK Parti'nin iki defa gerçekleştirdiği çözüm politikası ile hesaplaşmasıdır.
Yine yazın bir kenara; günü geldiğinde bu davalar üzerinden dünkü ve bugünkü AK Parti kadroları ile hesaplaşma için zemin oluşturulmaktadır.

HDP üzerinden ittifak operasyonları
Neden böylesine bir dönemde HDP operasyonları?
Bunun birçok nedeni var.
İlki; ekonomi kötü... Ve geliştirilen hiçbir program kangrenleşmiş ekonomik sorunları çözmüyor. Ve iktidarın oylarını azaltıyor.
İkincisi; dış politikada işler istenildiği gibi gitmiyor. Yapılan her hamle Cumhur İttifakı'nın oylarını artırmıyor.
Üçüncüsü; muhalefet içerisinden hiçbir partinin oyları yükselmese de, bir bütün olarak muhalefetin oyları artıyor.
Dördüncüsü; HDP ne kadar şeytanlaştırılır ve ötekileştirilirse, bir taşla dört-beş kuş vurulmak isteniyor.
Nasıl mı?
Bugünkü seçim sisteminde yüzde 50+1'de en kritik parti HDP.
Muhalefete ister açık, ister zimmi destek verdiğinde, Cumhur İttifakı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın olası bir seçimde en küçük kazanma ihtimalinin olmadığı açıkça görülüyor.
O zaman yapılması gereken açık seçik ortada duruyor.

Operasyonlar muhalefete yönelik bir strateji mi?
Milliyetçi seçmen gurubunu, en kolay Kobani olaylarını yeniden gündeme getirerek HDP üzerinden muhalefeti parçalamak.
HDP'ye sürekli operasyon yaparak, Cumhur İttifakı’nın milliyetçi bloğunu konsolide etmek.
Muhalefet partilerinin son operasyonlarla beraber HDP'ye destek veremeyeceği düşünülerek, HDP seçmeninden ve muhalefet bloğundan koparılmasını sağlamak.
Ve HDP kadroları ile seçmeninde operasyonlardan dolayı moralsizlik yaratarak, olası bir seçimde "milletvekili, belediye başkanı, meclis ve il genel meclis üyesi seçiyoruz. Sürekli gözaltına alınıyorlar, tutuklanıyorlar, seçilmiş belediye başkanlarının yerine kayyum atanıyor, seçilmiş meclisler fesh ediliyor" diyerek sandıktan umudunu kesmelerini ve seçimlerin protesto edilmesini sağlamak.
Son gelişmelerden sonra, PKK'nın açık seçik HDP'nin yasal siyasetten çekilmesini, muhalefet bloğu ile hareket etmemesini istediğini, bu yönde HDP yöneticilerine müdahale ettiğini düşünüyorum.
Sürekli olarak HDP'yi PKK ile işbirliği içerisinde olmakla suçlayan iktidarın ve ortaklarının, hukuk ve emniyet yoluyla HDP'yi terbiye etmeye çalışmaları, aslında PKK'nın politikalarına zımmi destek olduğunun altını çizmek isterim.

Mızrak çuvala sığmıyor...
AK Parti içerisinde, oyların düştüğünün mevcut seçim sisteminin ve Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin revize edilmesiyle ilgili çalışma yaptıklarını sağır sultan bile biliyor.
Ancak geçtiğimiz günlerde MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, "Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin eksiklerinin giderilmesi ve Anayasa Mahkemesi'nin yeniden yapılandırılması" isteği, AK Parti içerisinde arayış yapanlara yönelik üstü kapalı bir uyarı olduğunu düşünüyorum.
Tam da burada, HDP üzerinden yapılan operasyonların aynı zamanda AK Parti'nin ikili bir hamlesi olduğunu görüyorum.
Nasıl mı?
AK Parti'nin, Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde revize etmeye yönelik arayışında, MHP'nin ittifaktan kopma ihtimaline yönelik olarak İYİ Parti ile fiili bir koalisyon ve ittifak yapma hamlesi.
Bu hamleyi İYİ Parti'nin kadrolarına ve tabanına anlatması çok kolay olacaktır. Çünkü parlamenter sisteme geri dönüş ihtimali İYİ Parti için bir kazanım olarak tabana sunulacak aynı zamanda MHP'nin yerine iktidar ortağı olunduğunda, devlet olanaklarından yararlanılacak olması partiyi ikna edebilir.

“Evine dön!”
Ve en önemlisi, Bahçeli'nin Akşener'e "evine dön" daveti üzerinden bakınca, Cumhur İttifakı'na İYİ Parti'nin üçüncü parti olarak eklemlenmesinin önü açılabilir. Ki, bu ihtimal seçim sistemini değiştirmeden Erdoğan'ın yeniden kazanmasını ve TBMM'de yeniden çoğunluk olmasını sağlayacaktır.
Ancak bu ihtimaller hesaplanmış olsa da söylenecek olan şudur; 28 Şubat'ı yapanlar bin yıl süreceğini hesaplamışlardı. Devletin toplumsal mühendisliği çok kısa bir sürede boşa çıkmıştı. Ve 28 Şubat'ta hedef gösterdikleri muhafazakarların iktidarını sağlamıştı.
İşte tam bu yüzden, HDP bugün Türkiye'nin en bilinçli seçmen kitlesine sahiptir. Ve doğal olarak ne yapılırsa yapılsın, seçimlerin protesto edilmesine yönelik bir kararın çıkması, muhalefetle yan yana durma isteğini ortadan kaldırmak mümkün değildir.
İYİ Parti ise hangi gerekçe ile olursa olsun, Erdoğan ile yapılacak bir ittifakta, (ortadan ikiye bölünme ihtimali bile yetersiz kalır) kendi kendini imha etme seçeneği ile karşı karşıya kalacaktır.
Bugün İYİ Parti'de yaşanan kargaşayı bir de buradan okumakta fayda vardır.
Son söz: Tam da şu anda hangi toplumsal mühendislik yapılırsa yapılsın bugün önümüzde iki yol açık seçik ortada duruyor; ya parti seçim yoluyla iktidarı kaybedecek, yerine daha demokratik bir iktidar bloğu kazanacak ya da bugünden daha otoriter bir devlet seçeneği ile karşı karşıya kalınacak. Ve enseyi karartmayın. Bugünkü iktidar ne yaparsa yapsın, hangi seçenekleri tartışırsa tartışsın, gelinen nokta açık seçik ortada durmaktadır. Bugünkü iktidar bloğunun sorunları çözmesi mümkün değildir. Ne yaparlarsa yapsınlar erimeyi durdurmaları ve gidişatlarını engellemeleri mümkün görünmemektedir.