Sevsen Şair
TT

Direniş silahları nereye gidiyor?

İran tarafından desteklenen İslami milislerin ‘silahlarının’ Kudüs'ü özgürleştirmek için değil, Arap Dörtlüsü başta olmak üzere İran ve Türk projesine direnen ülkeler özelinde, Arap ulusunun ortaya çıkışı karşısında birleştiği bir aşamayla karşı karşıyayız. İran ve Türkiye gün geçtikçe dar boğaza doğru sürükleniyor ve projeleri ise kötüleşen yerel ekonomik durumla birlikte art arda gelen kayıplarla tehdit ediliyor.
Halklarının refahı pahasına sürdürülen bu genişleme projeleri, İhvan’ın ve Velayet-i Fakih rejiminin milislerinin silahsızlandırılmasını amaçlayan uluslararası bir anlaşma doğrultusunda içeriden bir direnişle karşılaşıyor. Arap Dörtlüsü’nün son olarak  kurduğu baskı duvarı, bu ülkeleri daha da zor bir durumda bırakıyor.
Bu iki proje karşısında zaman daralıyor ve kayıplar devam ediyor. ‘Hamas’ ve ‘Hizbullah’, İsrail'e karşı olan direniş projesinin ‘argümanını’ erteleme değil; tamamen ortadan kaldırma kararı aldılar. Bu sebeple yeniden bir konuşlandırma, doğrudan yüzleşme ve safları birleştirmek kaçınılmaz görünüyor. Kamuflaj için zaman yok, İsrail'e karşı argüman bulmak için zaman yok. Çünkü bu her iki örgütün sahip olduğu bir lüks değil. Şimdi İran'la ve Türkiye ile normalleşmeye direnenlerle yüzleşmek zorundalar. Hizbullah ve Hamas’ın pusulaları bu şekilde birleşti.
İsrail ile olan sınırın çizilmesini kabul etmek Lübnan için ne anlama geliyor?
İki ülke arasında sınır belirleme ilkesinin kabulü, Lübnan'ı yönetenin Hizbullah olduğu anlamına gelir. Bu da Lübnan’ı kontrolüne aldığı için İran'ın sınırların çizilmesini kabul ettiği anlamına geliyor. Yani, -aralarındaki gizli bir görüşmenin ardından- İran ve Hizbullah İsrail'i alenen tanımak zorunda kaldılar. Bu, İran milislerinin fırtınanın ortasında kaldığını hissetmesinin ardından Hizbullah’ın, İsrail için tehdit oluşturmadığı konusunda ona güvence vermek istediği anlamına geliyor.
İran’ın bölgedeki ‘hizmetçileri’, her ne kadar müzakereleri sınırları çizmek için pazarlamaya çalışırlar da bu durum en nihayetinde İsrail’in tanınması anlamına geliyor. Şu anda önemli olan ise Hizbullah’ın silahlarının akıbetidir. Hizbullah, İsrail'i tanıdıktan sonra ‘direnişi’ silahlandırmanın artık bir anlamının olmadığını gördükten sonra müzakereyi kabul etti mi? Yoksa Hassan Nasrallah, “Sınırların çizilmesini kabul ediyorum. Silahlarıma dokunmamanız koşuluyla sizi ve ülkenizi kabul ediyorum. Bu silahları size yöneltmeyeceğime dair söz veriyorum” mu dedi?
O halde silahları kime yöneltecek?
Geçmişte İsrail, Hizbullah'ın silaha sarılmasının bahanesiydi. Silahlar, İran’ın nüfuzunu sağlamlaştırma amacıyla her ne kadar Lübnanlılara, Suriyelilere, Iraklılara ve Yemenlilere yöneltilse de hedef tahtasında İsrail vardı. İsrail'i kabul eder, tanır ve sınırların çizilmesini kabul ederse, yanında kalan silahları nereye götürecek?
Öte taraftan Haniye’nin, Bahreyn'i hedef alan ve terör listesinde yer alan ‘14 Şubat’ örgütü gibi terörist İranlı milisleri kabul etmesi ne anlama geliyor?
El Ahbar kaynaklarının aktardığına göre Hamas ve İslami Cihad liderleri, Beyrut'ta geçen hafta yapılan görüşmelerde 14 Şubat Koalisyonu milisleriyle bir araya geldi. Bir diğer toplantıda Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye, 14 Şubat Koalisyonu liderliğiyle ve el-Vifak Derneği’nden liderlerle görüştü.
14 Şubat Koalisyonu ve el-Vifak Derneği, İran’dan aldıkları silah ve patlayıcılarla Bahreyn'de 1000’den fazla güvenlik görevlisini öldürdü ve yaraladı. Patlayıcılar arasında, 2015 yılında patlama öncesinde ele geçirilen amonyum nitrat da vardı. Allah korusun patlama gerçekleşmiş olsaydı Manama’da, Beyrut’ta yaşanana benzer bir trajedi yaşanmış olacaktı.
Hamas bu görüşmeden sonra nereye gidiyor? Direnişin pusulasını Bahreyn'in kalbine doğru mu çevirdi?
İran, Türkiye ve Katar eksenine katılmayı kabul eden Hamas, bu hamlesiyle Bahreyn’deki; söz konusu görüşmeler ile ise Körfez ülkelerindeki Müslüman Kardeşleri utandırıyor. 14 Şubat Koalisyonu milislerinin Bahreyn halkını temsil ettiğini açıklamasıyla birlikte onları fırtınanın tam ortasına koyuyor!
İsrail artık direnişin sözlüğünden kayboluyor. Pusula, İran-Türkiye normalleşmesine direnen devletlere çevriliyor. Resim şimdi daha net görülüyor. ‘İsrail'e direnmek ve Kudüs'ü özgürleştirmek’ için silahlara başvurmak yönündeki argümanın bir anlamı kalmadı. Hamas ve Hizbullah artık Arap Dörtlüsü’ne doğru silahları çeviriyor. Bu ülkeler, İran ve Türk projesi karşısında kararlılıklarını sürdüren ülkelerdir.