Mustafa Fahs
TT

Hamaney, Ruhani ve İran gerçeği

İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani geçen cumartesi günü düzenlenen hükümet toplantısının sonunda şu ifadeleri kullandı:
“Ekonomik büyümemiz yıl sonuna kadar olumlu seyir izleyecek ve ekonomimiz Alman ekonomisinden daha iyi koşullara sahip olacak.”
Cumhurbaşkanı Ruhani, ülkesinin bölgenin istikrarını etkilediğini iddia edebilir fakat ekonomi hakkında konuşamaz.
Nitekim rakamlar gün gibi ortada ve dalgıçların içinde boğulacağı cinsten.
İran ekonomisi ile ilgili rakamları ve bunun yurtiçi ve yurtdışındaki etkilerini incelemek, onun iddia ettiği şeyin teyidi için başka bir şeye müracaat etmeye ihtiyaç bırakmıyor.
Bütçe açığı, ödeme dengesindeki açık ve petrol başta olmak üzere ihracatta yaşanan düşüşle malul bir ekonomi, Avrupa’nın ekonomi devi olan Almanya ile yarışamaz. Her ne kadar korona salgını dolayısıyla Berlin’de ekonomik anlamda bir büzülme olsa da böyle bir rekabet söz konusu olamaz.
Deutsche Welle, Almanya’nın geçtiğimiz mayıs ayındaki ihracatının 80 milyar doları bulduğunu ortaya koydu. Ayrıca Berlin, ekonomisinde bir durgunluğun yaşandığı Avrupa Birliği ülkelerine yönelik olan taahhütlerinden ve desteklerinden geri adım atmadı. Tahran buna karşılık, bölge ülkelerinin güvenliğini ve istikrarını bozan milis harcamalarını azalttı.
Ruhani'ni bu sözleri sarf ederken, ABD'nin snapback mekanizmasını devreye koymasıyla birlikte İran’ın para birimi dolar karşısında keskin bir düşüşe tanık oldu ve bir dolar 300 bin riyali aştı. Merkez Bankası Başkanı Abdünnasır Himmeti, söz konusu bu çöküşün yaptırımların geri dönüşünün psikolojik etkisiyle ilişkilendirdi. Dünya Bankası, İran'ın bu yılki büyüme oranının sıfır olacağı yönünde tahminde bulundu.
İran’ın, içinde bulunduğu bu çıkmazdan kurtulması için iç ve dış sorunlarını sıfırlaması gerekiyor. Fakat rejim ya sokakları kendisine itaat ettirerek ya da dışarıdan destekle içeride zorbalık yaparak çıkardığı bu krizlerle hayatta kalmaya çalışıyor. Zira bu kez içeride bir patlamanın yaşanması bekleniyor.
Reformist hareketin lideri eski İçişleri Bakan Yardımcısı Mustafa Taczade, bir televizyon röportajında bu durumu şu ifadeleriyle açıkça ortaya koydu:
“Ülkedeki durum ciddi anlamda kötüleşiyor. Endişeliyim. Hepimizin nezaketi bir kenara bırakıp Devrim Rehberi’ne doğrudan hitap etmemiz gerekiyor. Ona durumu açıklamalı ve İran'ın bölgedeki ülkelerin kaderiyle karşı karşıya kalmaması için reformlar yapması gerektiğini söylemeliyiz.”
Yeşil Hareket içindeki şahinlere yakınlığıyla bilinen ve rejime karşı sert tutumu nedeniyle hapse atılan Taczade’nin bu tutumu; Devrim Rehberi’nin, iktidardaki rolü fiilen sona eren Hasan Ruhani'den sonraki aşamaları belirlediği bir zamanda geldi. Karar mercileri, reformistlerin yasama organı başta olmak üzere kurumlar içerisindeki rollerini etkisizleştirdiler. İran Şûra Meclisi, radikal muhafazakarların ve Kalibaf başta olmak üzere askeri kökenli kontrolüne girdi. Öte taraftan yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimlerinin radikallerle sınırlı kalacağına dair şüpheler var. Eski bir ordu mensubunun bu göreve gelmesi pek uzak bir ihtimal olarak görünmüyor. Hamaney’den sonra Devrim Muhafızları da geçiş sürecini yönetmek için bu pozisyona el koymak istiyor.
Devrim Rehberi, 2021'deki bir sonraki cumhurbaşkanlığının şeklini ve özelliklerini belirledi. Son yirmi yılda iktidarda olan reformist ve ılımlı akımlara son verme eğiliminde olduğunu ve ‘genç ve devrimci’ hükümet isteğini dile getirdi. Bu durum, zorlu badirelerle karşı karşıya kalan rejim ile toplum arasındaki sürtüşmenin boyutunu açığa çıkardı. ABD seçimlerinin sonuçlarının istenmeyen şekilde sonuçlanması durumunda rejimin hayatta kalma savaşına hazırlanmaya başlaması bekleniyor. Ayrıca rejimin sokağın tepkisine ilişkin endişesi artıyor. Geçim sıkıntısı yaşayan halk tabanında yaşanacak bir patlama bu siyasi durumu geride bırakabilir.
Bununla birlikte rejime yönelik en önemli tehdit; sadece ideolojik söylemi değil, reformist söylemi de reddetmekte ısrar eden bir nesille karşı karşıya kalmasıdır.