Mişari Zeydi
Suudi Arabistanlı gazeteci- yazar
TT

Twitter ve Facebook yoldaşlar

Twitter ve Facebook, New York Post’un Demokrat aday Joe Biden ve oğlu Hunter’ı ‘yolsuzlukla suçlayan’ makalesinin yayınlanmasına yasak koydu.
Twitter şirketi, Biden ve oğlu Hunter’a saldıran makaleyle ilgili gönderileri silerek, 15 Ekim’de yayınladığı bir bildiride, kişisel bilgileri açığa çıkaran resimleri ve özel e-posta adreslerini içerdiği gerekçesiyle bu tavrını haklı göstermeye çalıştı. Twitter gibi Facebook da bir yetkili aracılığıyla yayınladığı bir bildiride, Biden’ı eleştiren makaleye yayın yasağı getirilme nedeninin, New York Post makalesinin dayalı olduğu e-postaların geçerliliğinin sorgulanması olduğunu ifade etti.
Bu arada Twitter platformu, bu hesapları sorgulama bahanesiyle Trump’a desteklerini ifade eden birçok Afro-Amerikan kullanıcının hesabını sildi.
Twitter ayrıca, Twitter platformunun yasalarını ihlal ettiği gerekçesiyle Beyaz Saray Basın Sözcüsü Kayleigh McEnany’nin de kişisel hesabını kapattığını duyurdu.
Başkan Donald Trump’a gelince kendisi, daha önce Twitter üzerinden yaptığı açıklamada, platformun tweetlerine bir kereden fazla vesayet dayattığını ve büyük gün olan seçim gününün yaklaşmasıyla bu vesayetin daha da hızlandırıldığını söylemiş, bu tweetlere karşı uyarılar yayınlandığını belirtmişti.
İronik olarak Biden ve oğlu aleyhindeki kritik makale hususunda ise makaleyi paylaşmaya çalışan kullanıcılar, taleplerinin tamamlanamadığını belirten bir uyarı mesajı aldı: “Twitter veya ortaklarımız, bu bağlantının potansiyel olarak zararlı olduğunu belirtiyor”. Ancak Facebook, ‘doğru bilgi içerme’ standartlarına uygunluk incelenirken, haberin yayılmasını azalttıklarını belirtti.
ABD Başkanı Donald Trump, ‘sosyal medya’ devlerinin davranışını ve rakiplerine saldıran yazıları yasaklamalarını eleştirerek, Iowa eyaletindeki seçim kampanyası mitinginde, “Biden’ı korumaya çalışıyorlar” dedi. Twitter ve Facebook yönetimlerinin bu ‘sistematik’ davranışları, hiç şüphesiz, dünyaya hakim olmayı amaçlayan keyfi siyasi ideolojik arka planı ortaya koyuyor. Bu mevsimin canlılığı ve akıbeti göz önüne alındığında, bu seçim sezonunda bir Cumhuriyetçi Başkanın seçilmesini bırakın hikaye, bugün ve yarın bu ‘geçici’ siyasi sahneden daha büyük ve daha tehlikelidir.
Genel küresel zihni, belirli entelektüel, kültürel ve politik standartlara ve şartnamelere göre ‘şekillendirmek’ ve mutlak özgürlüğü savunduğu bahanesiyle her şeyi, -kişiyi- silmek, şeytanlaştırmak ve gizlemek isteyen devasa dijital makineler ile karşı karşıyayız!
Bu harika dijital makineler, bu görevde yalnız değiller. Aksine daha az hırçın, kararlı ve yaygın olmayan başka bir kanat tarafından destekleniyorlar. Bu ise, küresel sanat topluluğunun lideri olan ABD sanat topluluğudur. Uluslararası Oscar ödülü yöneticilerinin, daha sonra Oscar’ı kazanmak için yapımcıların filmlerine kültürel- politik koşullar empoze etme niyetinin amacı nedir? Sol ‘Milyarder’ dizisinin bir bölümü hariç!
Bugün dünya, Mao’nun ‘Kültür Devrimi’ tarzında, özgürlük ve liberalizmin sesiyle çatışan dijital Hollywood versiyonundaki bu baskıya ve bu zorlayıcı ‘Stalinizm’ klişesine tahammül edebilir mi?