Prof. Dr. Ahmet Abay
Akademisyen
TT

Tüketmek ve kalıcı kılmak

“Sizin yanınızdaki tükenir, Allah’ın yanındaki ise bâkîdir…”(Nahl 16/96)
Birkaç gün önce maharetli bir hattatımızın gördüğüm bir hattı, çok sevdiğim “Sizin yanınızdaki tükenir, Allah’ın yanındaki ise bâkîdir…” ayeti üzerinde yeniden tefekkür etmeme vesile oldu.
Söz konusu ayetin indiği zeminin arka planına baktığımızda, bir takım, sosyal ve ekonomik endişeler sebebiyle hakikat uğrunda dik durmayıp yalpalama aşamasına gelenlere “Allah'ın ahdini hiç bir değere değişmeyin. Eğer bilirseniz, Allah katında olan sizin için daha iyidir”[1] hatırlatmasından sonra, “Sizin yanınızdaki tükenir, Allah’ın yanındaki ise bâkîdir…” uyarısı yapılır.
Yani “Acil gördüğünüz bir takım menfaatler uğruna kalıcı değerlerinizi tüketmeyin, hiçbir şey Allah’ın ahdine sadakat göstermek kadar kalıcı değildir.” denilmek istenir.
Söz konusu bu ayetlerin hayatımızda doğru bir şekilde tecelli etmesi için bazı soruların doğru bir şekilde cevaplanması şarttır. Örneğin insan için “Ne geçici, ne kalıcıdır? Geçici ve kalıcı olanı kim belirleyecektir? Daha iyi olan nedir?” soruları sadece insanın tek başına cevaplayacağı sorular değildir.
Zira,  “İnsanoğlu, Allah’tan güzel şeyler istercesine, kötülükleri isteyip durur. Çünkü insanoğlu, pek acelecidir.”[2] İnsanın bu özelliği de dikkate alındığında vahyin yol göstericiliğine ihtiyaç olduğu açıktır. Vahiy doğrultusunda bu sorulara cevaplar arandığında şunları bulmak mümkündür:
İman edip sorumluluklarının bilincinde olmak inkâr etmekten;[3] oruç tutmak, tutmamaktan;[4] inanan bir erkek veya kadınla evlenmek, inanmayan veya şirk koşan bir erkek veya kadınla evlenmekten;[5] güzel bir söz söylemek ve bir hatayı örtmek, yardım ettikten sonra karşı tarafı üzmekten;[6] borcunu ödeyecek durumu olmayan borçluya borcu sadaka olarak bağışlamak, onu sıkıştırıp durmaktan[7] daha iyidir. Vahyin insan için daha iyi olarak niteledikleri sadece bunlarla sınırlı değildir.
İnsan bir taraftan sürekli tüketip, tüketimi teşvik ederken, diğer taraftan kendini ve sahip olduklarını kalıcı kılmaya gayret etmektedir. Bu nedenle çoğu zaman neyin kalıcı neyin yok olmaya mahkûm olduğunu unutmakta veyahut da geçici olanı kalıcı zannetmektedir. Her konuda olduğu gibi bu hususta da insanın vahyin rehberliğine ve yönlendirmesine ihtiyacı vardır.
Zira insan vahyin rehberliğini dikkate almadığı zaman kalıcı olan ile tükenmeye ve yok olmaya mahkûm olanı belirlemede çoğu zaman yanılgıya düşmektedir. Örneğin;
Dünya hayatı geçici, ahiret hayatı daha hayırlı ve daha kalıcı olmasına rağmen çoğu insan dünyayı tercih edebilmektedir.[8] Dünyanın geçiciliğini unutan insan sahip olduklarını çoğaltmayla öylesine oyalanır[9] ki ha bire biriktirdiği malını hesap eder durur[10].
Daha da ileri giderek; “Malının kendisini ebedi kılacağını sanır.”[11] Bu tutum, maddî servetleri ve imkânları elde etmeye ve onlara sahip olmaya neredeyse “dinî” bir değer atfetme eğiliminin kinâyeli bir anlatımıdır.[12]
“İnsan için daha iyi olan şeyler nerededir?” sorusunun cevabı ise vahye göre şudur; Allah katında olanlar inananlar için daha hayırlıdır.[13] İnsan vahyin gösterdiği şekilde kendisine verilen imkânlar doğrultusunda sahip olduklarını ve amellerini kalıcı kılmaya çaba göstermekle yükümlüdür. Zira “Mal ve oğullar, dünya hayatının süsüdür. Bakî kalacak olan iyi ameller ise, Rabbinin katında, sevapça da hayırlıdır, ümid yönünden de daha hayırlıdır.”[14]
İnfak ederek sahip olduklarını kalıcı kılmayı başaramayanları öyle bir korku ve cimrilik hali sarar ki “Rabbin rahmet hazinelerine malik olsalar bile azalır ve tükenir endişesiyle cimrilik edip ellerinde tutmaya gayret ederlerdi.”[15]
Şu hakikat iyi bilinmelidir ki zamanında yapılması gereken şey “iman etmek dahi olsa”[16] sonradan yapıldığında insana yarar sağlamamaktadır. Zira o gün geldiğinde ne Allah rızası için harcanmayıp biriktirilen mallar, ne Allah’a salih bir kul olmaları için çaba gösterilmeyen evlatlar[17] ne de öne sürülecek mazeretler[18] fayda etmeyecektir.  
Bu nedenle henüz nefes alıp verebiliyorken sahip olunanları hoyratça harcayıp tüketmek yerine onları “kalıcı ve yararlı” kılmanın yollarına bakılmalıdır. Çünkü mutlak gerçek olan şey;
İnsan ve insanın sahip oldukları fani/geçici, Allah ve O’nun katında olanlar baki/kalıcıdır.

[1] Nahl 17/95
[2] İsra 17/11
[3] Bakara 2/103
[4] Bakara 2/184
[5] Bakara 2/221
[6] Bakara 2/263
[7] Bakara 2/280
[8] Kıyamet 75/21-22.
[9] Tekasür 102/1
[10] Hümeze 104/2.
[11] Hümeze 104/3.
[12] Muhammed Esed, Kur’an Mesajı, III/1306.
[13] Al-i İmran 3/198
[14] Kehf 18/46
[15] İsra 17/100
[16] En’am 6/158
[17] Şuara 26/88
[18] Rum 30/57; Mü’min 40/13