Abdurrahman Raşid
Suudi Arabistan’lı gazeteci. Şarku’l Avsat’ın eski genel yayın yönetmeni
TT

Iraklılar ülkelerini kurtaracak mı?

İrec Mescidi’nin askeri kıyafetlerine bakmamız dahi onun dünya çapında tanınan bir diplomat olmadığını anlamamız için yeterli. Mescidi, İran’ın Bağdat Büyükelçisi. Ancak sahada, kendisini Irak'a tayin edilmiş askeri yönetici olarak görüyor. Bir ‘Devrim Muhafızı’ olan Mescidi, büyükelçiliğini kullanarak tüm kaos alanlarını yönetmekle görevlendirildi. Arkadaşı Hasan İrlu, işgal altındaki Yemen yönetimini devralmak üzere  darbeci Husi hükümeti adına Sana’da ‘olağanüstü büyükelçi’ olarak atandı.
Atlattıkları tüm tehlikelere rağmen Iraklılar, en büyük tehlikeyle karşı karşıya. İran, ana düşmanı ABD'nin seçimlerle meşgul olmasından yararlanarak Irak'ı kontrol etme hızını artırıyor. Yeni bir gerçeklik empoze etmek için Joe Biden’ın başkan olmasını istiyor. Irak, yaklaşan müzakerelerin dışında İran'a bağlı bir devlet olduğunu söylüyor. Ve Trump'ın Başkan olarak geri dönmesi durumunda, Bağdat'ta kazandıklarını onunla pazarlık etmeye çalışacak.
Aslında Iraklılar, İran'ın ivme kazanan faaliyetlerinden habersiz değiller. Kaosun, ekonomik kayıplarının ve hükümetlerinin çalışamamasının arkasında onun olduğunu biliyorlar. Eğitim, istihdam ve ekonomik ve sosyal yaşamın gelişmesini engelleyen silahlı milisleri İran'ın yönettiğinin farkındalar. Bunların tümü Iraklıların farkında olduğu ancak yaygın silahlı kuvvetlerden başka bir çare yok. Bu durumla karşı karşıya kalan Irak devleti, ne sivil ne de askeri kurumlarıyla ne İranlılar ne de Amerikalılarla savaşmak istiyor.
İran, Irak'ı Lübnan gibi yapmaya çalışıyor. Çünkü oradaki ordu ve güvenlik, karşısına çıkan siyasi, güvenlik ve kültürel liderlerin tasfiyesiyle birlikte Hizbullah'la yüzleşemeyecek kadar zayıf hale geldi.
Umutsuz insanlar, eğer Amerikalılar elçiliklerini kendileri kapatıp Kürdistan bölgesine kaçarsa, ‘hala yaralarını saran bir ülke İran gibi bir güçle nasıl yüzleşebilir?’ diyecek. Iraklılara karşı bir çatışma başlatılırsa, Irak, dünya için stratejik önemi ve kabiliyetleriyle, İran Devrim Muhafızları ve onun Iraklı milisleriyle mücadele etmeye güç yetirebilir. Ancak İran, Iraklıların çoğu ve dünya buna karşı çıkacağını ve savaşı kaybedeceğini bildiği için doğrudan çatışmaya girmeyecek. Bu yüzden ülkeyi içeriden ele geçirmeye çalışıyor. Iraklı milislerin başına gelen gelişmeyi izledikten sonra, devletin bölümlerini kontrol etmek için birden fazla rol oynadıklarını görüyoruz. Iraklıların, devlet kurumlarını güçlendirerek nüfuz edilmesiyle yüzleşmekten başka çaresi yok, yoksa bugün bildiğimiz Irak bitecek.
Egemenliği olmayan bir ülke olacak ve İran Irak'ı bölgede ve ötesinde savaşlarını yürütmek için kullanacak. Irak şu anki haliyle bu senaryoyu durdurabilir. Büyük, zengin ve çeşitliliğe sahip bir ülke olarak ayakta durabilir, bağımsızlığı ve egemenliği için çalışabilir. Kaos ve milis hegemonyasıyla yüzleşmeye çalışırsa, karşılaştıkları tehlikeleri hisseden Irak güçlerinin ve bileşenlerinin çoğundan destek bulacak ve dünya tarafından hoş karşılanacaktır.