Sevsen Şair
TT

Biden ve bölgedeki değişimleri okumak

Arap ülkeleri Obama döneminde nasıldı, şimdi Biden döneminde –başkanlığının resmiyet kazanması durumunda- nasıl olacak?
Yeni ABD yönetiminin Obama’nın başlattığı projeyi tamamlamak için Arap Baharının ikinci safhasını başlatması mümkün mü?
Biden Obama’nın başarısız olduğu konuda başarılı olabilecek mi?
Araçları aynı mı?
Elindeki baskı kartları aynı mı yoksa son 4 yılda açığa çıkmalarından sonra -özellikle de Hillary Clinton’un e-postalarının sızdırılmasından sonra- geçerliliklerini yitirdiler mi?
2010 yılında İran’ın kollarının ve Türkiye’nin kolu Müslüman Kardeşler’in (İhvan), Arap dünyamızdaki faaliyetleri zirveye ulaşmıştı.
Arap rejimlerinin çoğu ABD yönetimi ve Avrupa’nın bu kollara yayılma fırsatı verilmesine yönelik baskılarına boyun eğmişlerdi.
İhvan Mısır’dan Kuzey Afrika’da Tunus, Cezayir, Fas’a, Körfez’de Bahreyn ve Kuveyt’e Arap parlamentolarında temsil ediliyorlardı. Suudi Arabistan’da da sosyal faaliyetlerine yönelik hiçbir kısıtlamanın olmadığını iddia edebilirim.
İran’ın kolları Bahreyn, Kuveyt ve Suudi Arabistan’ın doğusuna uzanacak kadar yayılmıştı. Bahreyn ve Kuveyt meclislerinde temsilcileri, Suriye ve Lübnan’da hatta Bahreyn’de milis güçleri kargaşa çıkarıyorlardı.
Arap Baharı’nın ilk kıvılcımı görülür görülmez bu Türkiye ve İran uzantıları, Obama yönetiminin mutlak desteği ile dişlerini göstermeye başladılar.
Birçok Arap rejimi devrilirken ABD yönetimi arkasına bile bakmadı. Sadece Bahreyn ve Mısır, Suudi Arabistan’ın desteğiyle bu süreçte kontrolü kaybetmeyip bu projenin ülkelerine yönelik hedeflerini gerçekleştirmesine izin vermediler.
Obama, Beyaz Saray’dan ayrıldığında bu uzantıların, Mısır, Suudi Arabistan ve Bahreyn’de rolleri sona erdi ve kalıntıları kovalandı.
Şimdi de Tunus’taki kolu can çekişiyor. Finansörleri Katar’a ambargo uygulanarak müdahalelerde bulunmaktan alıkonuldu. Bu, söz konusu projeyi zor duruma soktu.
İran’a yaptırımlar uygulandı ve şimdi de Türkiye Arap dünyamızda halklar tarafından boykot ediliyor. Bu uzantıların sempatizan kazandıkları yuvalar olan uluslararası eğitim ve rehabilitasyon kurumlarının çoğu kapatıldı. Uluslararası kuruluşlar, medya organları ve sosyal medya platformları gibi sınır ötesi yumuşak güçleri kuşatıldı. Bazıları kapatılırken bazılarının maskesi düşürüldü.
Trump’ın 4 yıllık yönetiminde Mısır, Bahreyn ve Suudi Arabistan İran-Türkiye uzantılarından ve Obama yönetiminin kullandığı tüm araçlardan kurtulmayı başardı. Söz konusu ülkelerde güvenlik tehditlerinin ortadan kaldırılmasından sonra bir istikrar ve ekonomik kalkınma dönemi yaşandı.
Ardından Körfez ülkelerinde İsrail ile ilişkiler de dahil olmak üzere radikal değişiklikler yaşandı. İsrail ile imzalanan anlaşmalar kuşkusuz ABD politikasında büyük bir fark yarattı. Başka Arap ülkeleri de İsrail ile ilişkilerini normalleştirmeye hazırlanıyor. Daha sonra, bir önceki ABD yönetiminin dış politikasından duyulan hoşnutsuzluk nedeniyle Doğu’ya Rusya, Çin ve Hindistan’a açılma adımı atıldı. Bu değişkenler farklı bir tablo çizecek ve ABD-Körfez çıkarlarını etkileyecektir. Beyaz Saray'ın bir sonraki sakini de buna göre hareket etmek zorunda kalacaktır.
ABD-Suudi ilişkilerinde Obama öncesi ve sonrası, Biden öncesi ve sonrası değişmeyen tek şey, Suudi Arabistan'ın DEAŞ terörüne karşı savaşta ve petrol piyasalarının istikrarındaki rolüdür.
Önümüzdeki 4 yıl boyunca Beyaz Saray'ın sahibi Biden olur ve Obama’nın projesini kaldığı yerden tamamlamaya çalışırsa, son 4 yılda meydana gelen bu değişiklikleri okuyabilmekten çok uzak demektir. Bu başarısızlığı da ABD’nin bölge ülkeleriyle olan çıkarlarını olumsuz etkileyecektir.
Biden ile (rahat olacak) İran'ın Suudi Arabistan ve Bahreyn'deki kollarına sağlayacağı yardım veya destek ne olursa olsun bu herhangi bir değişikliğe yol açamayacaktır. Belki Lübnan ve Irak’ta sınırlı bir etkisi olabilir. Zira Biden’ın tamamen çekilme ve içe kapanma politikasını benimsemesi İran’ın bu iki ülkede işini kolaylaştıracaktır. Biden’ın Suudi Arabistan’a baskı yapmak için  kullanabileceği en önemli ve tek araç, Yemen dosyası olabilir.
Türkiye’ye gelince, kendisi ile ilişkileri zaten iyi olmadığı için Biden’ın başkan olması, Müslüman Kardeşlerin bölgede güçlenmesini sağlamayacaktır.
Son değişken, Arap bölgemizin dışında (Avrupa’da) olsa da önümüzdeki dönemde etkili olacaktır.
İran’ın terörü desteklemedeki rolü artık Avrupa ülkeleri için aşikardır.  Avrupa bugün söz konusu terör kollarıyla yüzleşiyor. Kendisini destekleyen sol da şimdi yükselişe geçen sağ ile karşı karşıya bulunuyor. Türkiye artık NATO’dan bağımsız hareket ediyor. Bunların tümü son 4 yılda meydana gelen ve Arap Baharı sırasında Obama yönetiminin kolları olan İran ve Türkiye üzerinde büyük etkisi olan değişikliklerdir.
Kısacası, eski baskı araçları artık mevcut değil. Baskı kartları aynı etkiye sahip değil. Uluslararası ilişkiler eskisi gibi değil. Amerikan solunun Arap dünyamızdaki rolü ifşa oldu. Bütün bunlar baskı yapma kapasitesini ciddi şekilde zayıflatıyor.
Biden'ın bize yönelik açıklamaları ve söylemleri bir yana, bu durum yönetiminin Arap Baharı'nın ikinci safhasını başlatmasına izin vermeyecektir.