Ömer Özkaya
Yazar
TT

Yeni Adam Smith’ler ve Karl Marks’lar aranıyor

Küresel kaostan kurtulmak için başlatılan arama konferansları, yeni bir formatla tekrar başlatılmaktadır. Alanlarında en yaratıcı olan, en geniş bilgi stokuna, en iyi analiz ve öngörü tekniklerine ve isabetine sahip onlarca akademisyen, futurist, fikir adamı toplumsal, siyasal, teknolojik, ekonomik, kültürel, dinsel, felsefi gözlemci ile farklı branşlarda psikologlar, yeni format dahilinde son küresel kaosu irdelemektedir.
Moderatör, “Yeni bir felsefeye ve yeni bir ideolojiye gereksinimimiz var. Küresel kaosun kontrol altına alınması ve en azından yakın geleceğin dizaynı için buradayız. Bu arama konferanslarından yeni bir baş şaman, yeni bir peygamber, yeni bir kutsal kitap ya da onun gibi bir şey, yeni kurucu babalar, yeni küresel lider ya da liderler yani kapsamlı bir konsept bulup çıkarmalı ve her an her şeyin olabileceği ve nerede biteceği belli olmayan savaşları önlemeliyiz. ‘Arama konferansları’ dediğimi vurgulamak durumundayım. Çünkü sorunlarımız belli fakat çözüm yolları ve metodolojisi yok. Her güç odağı, doğal olarak kendi metodunu ve çözümlerini dayatıyor” diyerek konferansın ana temasını vurguladı.
Bir katılımcı:
-Değişimin planlanması ve yönetilmesinden söz ediyoruz. Bu arama konferanslarında diyelim ki çözümler serisi bulduk, bunları bizim Charles ile Klaus’a mı sunacağız? Ya da Biden veya Merkel’e mi? Macron veya Putin'e mi? Yoksa Şi Cinping’e mi? Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’ne mi? Hangi sıfatla böyle arama konferansları serisi başlatıyoruz? Bu heyeti deklere etmeden hangi devletler ve güç odakları dikkate alacaktır? Bu heyetin kimliği ve temsil ettiği arkaplanı -varsa bir arkaplan tabii- nasıl deklare edeceğiz? Politikacıların, askerlerin ve devletleri yönetenlerin zaten çantalarında ülkelerinin ve uluslarının çıkarları için izleyecekleri tüm stratejiler yok mu?
Moderatör:
- Haklısınız sayın X, zaten o stratejiler izlene izlene bugünkü kaosun içine düştük. Tüm güç odakları çıkarlarını maksimize etmek için olağanüstü çaba harcadıkça sistem çöktü.
Katılımcı:
- Fakat sayın moderatör, bu tür konferanslar hep savaşlardan sonra olur ve kaybedenlere fatura kesilir Şimdi hangi güç odakları veya devletler böyle bir teamül ve olanak varken neden bu heyeti dinlesin?
Moderatör:
- Bu heyete düşen görev, alanlarının en iyileri olarak insanlığın önüne savaşlar dışındaki seçenekleri de sermektir. Bu arama konferanslarında ulaşılan çözüm yollarını deklare etmeden ‘böyle gelmiş, böyle gider’ mi diyeceğiz?
Bir başka katılımcı:
-Fakat bizlerin arkadaşlarının bir kısmı, olmaması için çalıştığımız savaşlarda devletlerinin ya da şirketlerinin nasıl daha kazançlı çıkmasını sağlayacak stratejiler ve teknolojiler geliştiriyorlar? Hiç bir aktörün aklına çözüm yollarında anlaşma olasılığı doğal olarak gelmiyor ve gelmeyecek. İnsanlık tarihinde savaşsız sağlanmış küresel konsensüsler yoktur. Büyük güçlerin dayatmaları ile oluşan konsensüsler vardır. Bu her zaman böyle olacaktır. Komünist Cizvit papazların Latin Amerika’da yaptıkları eşitlik deneylerini biliyor musunuz? Bu papazlar toplumsal eşitliği sağlamak için bir topluluğa eşit toprak, eşit hayvan ve eşit araçlar veriyorlar. Bir süre sonra bakıyorlar ki büyük oranda hayvanlar, topraklar ve üretilen ürünler belli ellerde toplanmıştır. Sebebini araştırınca da herkesin eğilimine yönelik unsurları topladığını görmüşler ve deneyi sonlandırmışlardır. Thomas More’un Ütopya’sından çok George Orwell’ın distopik yapıtlarındaki öngörülerini yaşıyoruz. Yani sayın moderatör, bu arama konferansları serisi, Trump’ın bir tweeti kadar ilgi görmeyecektir. Çünkü küresel kadim işleyiş, “savaş ve istediğini al” zerine kurulu. Kadim bir yasa bu. Orman yasaları biraz daha estetize edilmiş olarak insanlar tarafından daha yoğun şekilde kullanılıyor.
Moderatör:
- Sayın katılımcı onun için yeni bir felsefe, yeni bir ideoloji ya da küresel adaleti sağlayacak yeni bir konsept arıyoruz.
Bir başka katılımcı:
-Sayın moderatör, bu küresel tablo ve tarih, ne yazık ki global ekonomik, siyasal, sosyal, iklimsel ve daha bir sürü sorun ile ilgili çözüm önerileri ileri sürmemizi motive etmiyor. Felsefenin ve ideolojilerin çözüm olması mümkün olsaydı zaten bunlardan bol miktarda bulunduğu için sorun yaşanmazdı. "Güç" dediğimiz ruhun işleyiş şekli küresel bir sır mıdır?
Moderatör:
-Arama konferansımız küresel kaosun küresel bir felakete yol açmadan çözülebileceğine ilişkin metotları belirlemeye çalışıyor sayın katılımcılar. Tüm katılımcılar özgür bir şekilde önerilerde bulunabilirler. Fakat tarihe, geçmiş ve bugünkü küresel güç odakları tablosuna bakarak önerilerde bulunmayı ve düşünmeyi bırakmanızı anlayışla karşılamak olanaksızdır. İnsanlık orman yasalarının kısır döngüsünü kırmak zorundadır. Küresel kaosu çözmeye katkıda bulunmayı hedeflediğimiz bu arama konferansları süreci, insanlığı ayakta tutmak ve küresel adaleti sağlamak ve sürekli kılmak için geçmişten bugüne tüm birikimini kullanmak zorundadır. Bu konuda tüm güç odakları ve hatta güçsüzlük odakları önemli oranda manipülasyona yönelmektedir. Küresel kaosun son bulması için öncelikle güç ve güçsüzlük odaklarının manipülasyonlarının saptanması gerekmektedir.
Bir başka katılımcı:
-Umarız ki bir yerlerde Adam Smith, Jean Stuart Mill, Keynes, Hayek veya Marks gibi birileri bu küresel kaosu açma konusunda çalışıyordur. Ve yine umalım ki Engels gibi onlara sponsor olan birileri vardır. Sayın katılımcılar, ben bu konuları rüyamda tartışıyor görsem sabaha çıkmam. Bütün insanlık tarihi boyunca başarılamamış, insanı adalet ve vicdan çizgisinde tutma işlemini bizlerin önerileri nasıl sağlayacak? Peygamberleri bile öldürdü bu insanlık. Ben bu insanların kaos sona erdiğinde yine insan olarak kalacakları konusunda kuşkuluyum. Kurtardığımız insanlık yine çıkarları için acımasızca eylemler yapmaya devam edecektir. Doktorlara acıyorum, bazen, kurtardıkları insanlar, kötülük yapıp başkalarına zarar verdikçe vicdan azabı çekiyorlardır.
-Bu ağır olmadı mı sayın katılımcı?
-Hayır, tam tersine çok yerinde oldu. Tanrı’nın insanın yaratılışına karşı çıkan Şeytan’a verdiği mühleti tartışmak gibi bir şey bu. Bu insanlar böyledir. Bırakın, ağır olsa da fikrimi söyleyeyim.
-Kötülük yapma ya da kötü olma olasılıkları kadar iyilik yapma ya da iyi olma olasılıklarını da dikkate alsanız…
-İnsanlık ve iyilik mi? Ben bu yüzden Adam Smith’e, Frederic Hayek’e hayranım. İnsanı görmezden gelip piyasaya ve orman yasalarına sığındılar ki doğrusu da budur. Piyasa herşeyi düzenler. Bu işi de piyasaya bırakalım.
- Bu bilimsel bir üslup ve yöntem değil, sayın katılımcı. İnsanlığı kurtarmaya çalışıyoruz. Fakat siz de Şeytan gibi insanın kaos yaratacağına inanıyorsunuz.
-Ben Şeytan’ın avukatı olayım o zaman. Sayın moderatör, insanlığa karşı nefret içinde değilim. İnsanlığa güvenmiyorum. Güvenilecek bir varlık değil insan. Bu nedenle insanlığın akıbetinin iyi olması için çaba harcamak yersizdir.
- Tamam sayın katılımcı, siz Şeytan’ın avukatı olunuz. Size de gereksinim duyacağız.
Bir başka katılımcı:
-Bu arama konferansları serisinin başarısı için Ortadoğu'dan başlamak zorundayız. Bu nedenle Ortadoğu’nun tüm yönleri ve her şeyi ile tartışılmasını istiyorum. Dünya'nın düğümü artık burada. Ya yeni bir İskender bulacağız, ya da yeni bir Marks.
-Ben Marks’a da hayranım. Bir kaç basit fakat gereğince tartışılmayan öneri ile dünyanın en meşhur adamı oldu.
-Anlaşıldı mı acaba Marks?
- Anlaşılsa küresel kaoslar olmayacak mı?
- Marks’ın sosyalizmi, Marksist teori ve yaklaşımlar da tartışılacak. Teorileri ve analizleri yetersiz olabilir.
-Alfred Adler’in ruhunu çağıralım. Sorun insanın kendisi. İnsanlığı bu hale Marks getirmedi. İnsanlığı bu hale getiren insanlar değil mi? Eğer konumuz insan olacaksa Tanrı’dan insanın yaratılmadığı zamanların geri getirilmesini dileyelim.