Tevfik Seyf
Suudi yazar ve düşünür
TT

Yaratıcılığın kuluçka merkezleri

Komşumuz Meryem, yüksek teknoloji alanlarındaki yetenekleri erkenden keşfetme çalışmaları kapsamında Kral Abdullah Bilim ve Teknoloji Üniversitesi'nin düzenlediği “Uzay Kampı”ndan geçtiğimiz hafta döndü. Meryem ve tamamı lise öğrencisi olan ekibi, tasarladıkları bir iletişim uydusu modeli ile birinci oldular. Öğrendiğime göre “kampa” Krallıktaki farklı okullardan yaklaşık 300 öğrenci katılmış.

Geçtiğimiz iki yılda art arda gelen bu tür mutlu haberler, genel eğitim öğrencileri arasındaki bilimsel araştırma yarışmalarında gözle görülür bir artış olduğunu ortaya koyuyor. Yarışmaların sayıları son dört ayda sanırım 20’yi aştı. Söz konusu dönemde öğrencilerimizin sunduğu belge ve araştırmaların başlıkları, modern teknolojinin zorluklarını anlama, kendisi ile karşılaştırabilecek ve değerlendirilebilecek gerçek deneyimlerle yüzleşme konusunda derin bir arzuyu ortaya koyuyor.

Bu, Suudi Arabistan toplumu için enderliğine ve önemine uygun şekilde dikkate alınması ve yatırım yapılması gereken değerli bir fırsat. Bu fırsat üç temel unsurdan oluşuyor:

  1. Gençlerin geniş bir kesiminin teknolojinin sırlarını çözme ve yenilikçiler trenine katılma konusundaki net arzusu.
  2. İdari ve eğitim personelinin önemli bir bölümünün, eğitimin amaçlarını sınav ve diploma ile sınırlayan kamu eğitimindeki eski kavramların ötesine geçme arzusu.
  3. Bu tür faaliyetleri desteklemeye istekli birden fazla resmi kurumun varlığı.

Burada özellikle Kral Abdulaziz ve Adamları Yetenek ve Yaratıcılık Vakfı “Mevhiba”, Kral Abdullah Bilim ve Teknoloji Üniversitesi ve ilave olarak Aramco’yu kastediyorum.

Bunlar geçmişte bugün gördüğümüz gibi basit olmayan unsurlar. Ancak yine de çok gerekli gördüğüm bir noktanın altını çizmek istiyorum; Krallık genelinde kamu eğitimi öğrencilerinin sayısı 6 milyona ulaşıyor ve üniversite fakülteleri ve teknik enstitülerde de yaklaşık 1,3 milyon öğrenci bulunuyor. Bunlar bilim yarışmalarına katılanların sayısıyla karşılaştırıldığında çok büyük sayılar. Zira katılımcılar ile ilgili yayınlanan rakamlara göre gördüğüm en büyük katılım sayısı 3 bin yarışmacı. Daha büyük sayıların olması mümkün, ancak bunlar 10 bin yarışmacıyı aşmıyor. Yarışmalara katılımda çeşitli sınıflardaki başarılı ve üstün zekalı öğrencilere mutlak öncelik verildiğini anlıyorum. Ancak bu tür bir tercihin negatif ayrıcalığa dönüşmesinden korkuyorum. Negatif ayrıcalık, ilgiyi yarışmaları kazanan veya yarışmalara aday gösterilen az sayıda öğrenci ile sınırlayan örtülü bir eğilimdir. Bunun yaratıcı ve yenilikçi insan yetiştirme görevini, sayısı binde biri, hatta bu sayının yarısını geçmeyen bir çevreyle sınırlandırdığını biliyoruz.

Bahsi geçen faaliyetlere katılım çemberini toplam öğrenci sayısının en az yüzde 10'unu yani çeşitli eğitim kademelerinden yaklaşık 750 bin öğrenciyi kapsayacak şekilde genişletecek ulusal bir programa ihtiyacımız var. Bu çok büyük bir rakam ama birincisi mümkün, ikincisi gerekli. Gerekli, çünkü yaratıcı ve yenilikçi insanlara yüzmeleri için bir deniz sunacak. Yaratıcılığı teşvik eden uyarıcılardan tamamen yoksun bir toplumda da yaratıcı ya da yenilikçi biri çıkabilir. Ancak bu nadir ve kendisine güvenilemeyecek bir tesadüftür. Yüzlerce, binlerce yenilikçi istiyorsak bilim üreten, bilimsel yaşamla ve teknik trendlerle etkileşim içinde olan bir sosyal ortam oluşturmalıyız. O zaman yetenekli kişi, zeki kişi ve azimli kişi, tutkularını öne çıkaran ve geliştiren, onları bir tutkudan işe, bilgiden paraya dönüştüren bir ortam bulacaktır.

Toplam öğrenci sayısının yüzde 10'unun katılımı, başlı başına çok geniş bir resmi ve sivil çaba gerektiriyor. Bu çaba özellikle şunları içermeli:

  1. İlk ve orta öğretim aşamalarında performans kavramının değiştirilmesi, böylece başarı kriterinin ezberleme ve son sınav değil, olgun düşünme ve yenilikçilik olması.
  2. Ebeveynleri, özellikle okuma ve tartışma yoluyla çocuklarının yeteneklerini teşvik etmeleri için eğitmek. 
  3. İlk ve orta okullarda yaratıcılık için kuluçka merkezleri oluşturulması; yani yenilenen kütüphaneler, bilim ve dil laboratuarları kurulması, araştırma gezileri yapılması ve tartışma oturumları düzenlenmesi.

Bunların, gençlerin yaşamlarında ve eğitim sistemi çalışmalarında, yaratıcılık ve yenilikçiliğin aktif bir odak noktası haline getirilmesi için gerekli eklemeler olduğuna inanıyorum.