Abdulmunim Said
Kahire’de Mısır Gazeteciler İdaresi Meclisi Başkanı ve Kahire Bölgesel Strateji Çalışma Merkezi Yönetim Müdürü
TT

Üç öykü henüz bitmedi

Tarih, büyük ve küçük hikayelerinin sonunu, günler, haftalar, aylar, yıllar, on yıllar, yüzyıllar ve bin yıllar olarak bildiğimiz zamansal dönemlere bağlamaz. Mesele, insanların mütevazi bir şeklide zamanı bölerek değişimi beklemelerinden epey farklı. Öykülerin sonunu ve diğer öykülerin başlangıcını değerlendirmek için bir yılın sonu ve yeni bir yılın başlangıcı en uygunudur.
Bununla birlikte, içinde bulunduğumuz yılın sonunda teste tabi tutulduğunda hepsinin de beklenen sonuna ulaşmadığını göreceğimiz 3 büyük öykü var; Kovid-19, ABD başkanlık seçimleri ve sözde Arap Baharı. Birinci öykü, belki de kamuoyunu sakinleştirmek ve tünelin sonunda bir ışık olduğunu doğrulamak için (bu, yıl sonu ile çakıştı) kendisine uydurma bir son belirledi.Tarihler bilhassa konu objektif bir gerçekle ilgili ise, mesela hastalığın yayılmasını engelleyecek ve güzel günlerin geri dönmesini sağlayacak aşı üretimi gibi genellikle her şeyi daha kesin ve güvenilir yapar. Her zaman beklenene (aşıya) ulaşmanın bir taş atımı uzaklıkta olduğunda ısrar eden ABD Başkanı Donald Trump’ın iyimser tahminlerine rağmen, aşının bulunma tarihi daha önce değil, yapılan tahminlere (yıl sonu) yakın oldu. Zira her gerçekliğin kendi hikayesi vardır. Dünya nasıl ki bu taçlı virüse hazırlıklı değildiyse aşının bulunduğu haberini almaya da aynı ölçüde hazır değildi, en azından kendisi hakkındaki mevcut bilgileri ışığında. Çünkü nihayet bu haber geldiğinde, insanların içecekleri bir hap veya sadece kendilerine enjekte edilecek bir sıvı şeklinde değildi. Aksine, bazıları dünyanın birçok ülkesinde mevcut olmayan, en azından hazır olmayan özel ekipman gerektiren şartlarıyla birlikte geldi. İlk aşının eksi 70 derece soğutmaya ihtiyacı vardı. Daha sonraki aşılarla bu şart hafifledi ama başka şartlarla devam etti. Durum artık orijinal öyküde olduğu gibi kolay değil, daha fazla ekipman ve kompleks dağıtım planları gerektiriyor. Yıl sonu artık söylendiği gibi koronavirüsten kurtulma öyküsünün gerçek bir başlangıcı değil. Sorunu daha karmaşık hale getiren ve öykünün adeta bilimsel kurguya dönmesini sağlayan şey, savaşın diğer tarafının, yani virüsün bu konuda farklı bir görüşü olmasıydı. Mutasyon geçirerek yeni şekiller almaya karar verdi. Bunun üzerine insanlar da virüsün son mutasyonları ile baş edebilmeleri için mevcut aşılarını geliştirilmeye ihtiyaç duyup duymadıkları konusunda anlaşmazlığa düştüler. Sonuç olarak, içinde bulunduğumuz yıl sonuna ulaşırken hasta ve ölüm sayısı artıyor. Ülkelerin hastalıkla başa çıkma konusunda kafaları en az eskisi kadar karışık. Özetle, sonu henüz çok uzak olduğundan virüs hikayesi gelecek yıl da bizimle olacak.
ABD seçimleri öyküsü başlangıcı gibi sonu ile de kendisinden önceki her türlü seçim öyküsüne meydan okudu. 4 yıl önce, 2016 yılının sonunda beklenen öykü, partisinin tarihteki ilk kadın ABD başkanı olarak adlandırdığı Hillary Clinton’un başkanlık öyküsünün başlamasıydı. Fakat orijinal öykü değişmekle kalmadı, başka bir isim başkan oldu: Donald Trump. Onun varlığı, geçmişteki tüm ABD başkanlıklarından tamamen farklı bir başkanlık öyküsü yarattı. Trump, Beyaz Sarayı, ABD’nin iç ve dış ilişkilerini, köklü kurumların ülkesi ABD’nin daha önce hiç bilmediği yöntemlerle yönetti. Bu son öykünün sonu da ilginç başlangıcından farklı değildi. Topal ördek adı verilen içinde bulunduğumuz dönem, böyle olmaktan çok uzak. Topal ördek dönemi, mevcut başkanın evinde oturduğu, seçilmiş başkanın başkanlık yolculuğunda kendisine eşlik edecek ekip ve yapmak istedikleri ile sahayı doldurmaya başladığı, özellikle de Noel ve yıl sonu tatillerine denk geldiği için genel olarak iyimserliğin hakim olduğu bir dönemdir. Ama öykü hiç de o kadar neşeli değildi. Aksine son derece dramatik, hatta bazılarına göre trajikti. Trump, seçmenleri, Cumhuriyetçi ve Demokrat yerel yönetimleri ve gerekirse yargıçları da dava etmeye karar verdi. Bu makalenin yazıldığı birkaç gün öncesine kadar, Trump hala Beyaz Saray'da kalacağını vurguluyordu. Bu sonuncusu, dostlarını, önümüzdeki dönemde kendilerinden yardım beklediği kişileri affetmek veya işleri yürütmek için prosedürel kararlar almak gibi sıra dışı şeyler yapan bir başkandan bile beklenmiyordu. Ama Trump, çok daha fazlasını yaptı. Sanki sonsuza kadar başkan kalacakmış gibi politikalar üretmeye devam etti. Dahası, yardım yasasını iade edip ne danışmanlarına ne de partisine danışmadığı kendi özel isteklerine göre yeniden düzenlenmesini talep ederek Kongre’nin yasalarına da karşı çıktı. 2020 yılı sona erdi, ama Trump ABD siyasetindeki varlığını koruyor. Tarih yeni yılın ilk 20 gününü yazarken de Trump güçlü bir şekilde var olmaya devam edecek. Trump\Biden öyküsü daha sonra, eski öyküyü bitirmeyeceği gibi yeni bir öykünün başlangıcını da yazmayacak.
Korona öyküsü, içinde bulunduğumuz yıl ve önümüzdeki yıl, Trump’ın öyküsü de ilk başkanlık dönemi boyunca sürdü. Arap Baharı öyküsü ise, analistlerin ve gözlemcilerin kendisine neler olduğunu sorguladıkları tam 10 yıl boyunca sürdü. 10 yılın tamamını parçalara ayırıp araştıran bu sorgulamaların verdiği cevaba gelince, söz konusu bahar henüz sona ermedi. Bir gün, bir yıl yoksa 10 yıl mı süreceğini bilmediğimiz yarının, kan ve toprağın iç savaşlar, devletlerin parçalanışı ve ulusların çöküşü ile karıştığı son yıllar boyunca yaşananlar ve şahit olduklarımızdan farklı bir sona tanık olacak.
17 Aralık 2010’da Tunuslu meyve satıcısı Muhammed Buazizi’nin (26 yaşında) belediye binasının önünde kendisini yakmasıyla tohumu atılan öykü, küller altında yanmaya devam ediyor. Öykü çoğunlukla Batı yapımı ve tüm dünyanın Avrupa ve Amerikan demokratik sistemini arzu ettiği fikrine dayanıyor. Böyle olduğu sürece de söz konusu "model" her zaman ilham verici olacak. Öykü bu kadar basit, safça ve gerçekte olup bitenden uzak. Dahası, Arapların kendilerinin meydana gelen olaylarla nasıl başa çıktıkları, Suriye, Yemen, Libya ve Irak'ta bazılarının halen sözde baharın sonuçları olan terörizm, fanatizm ve mezhepçiliğin acısını çektikleri tam anlamıyla görmezden gelindi. Bazılarının da olanlardan ders çıkarma cesaretine sahip olup, katılım ve yetkinliği birleştiren çağdaş dünyaya dahil olmak için 2030 yılını bir tavan olarak belirleyen derin reform programlarıyla ulus devletlerini inşa etmeye giriştikleri bilmezlikten gelindi. Batılı küresel öykü, baharın öyküsünü başladığı yere geri dönmeyi bekleyen sonu açık bırakılmış bir öykü yapıyor. Arap Baharı öyküsünün içinde bulunduğumuz 2020 yılında sona ermediği kesin, ancak iyimser sonu mutlaka bir ya da iki yıl içinde yazılacak. Arap öyküsü, içinde bulunduğumuz yılın yaşadığı acılara bir son vermediğini biliyor, çünkü iyileşmesi için yeniden inşa ve yapılanma, dini ve anayasal reformla geçecek bir 10 yıl daha gerekiyor.