Anlaşmazlıklar ve çatışmalar çok sayıda analize ihtiyaç duyar. Neredeyse hepsi tek bir yörüngede, daha önceden bilinen hatlar ve yönler doğrultusunda gerçekleşir. Uzlaşma ise dün Prens Türki el-Faysal’ın yazdığı gibi, özellikle Arap çatışmalarındaki tarihi arabulucu Şeyh Sabah el-Ahmed gibi arabuluculuğu ve uzlaşmayı sağlayanları selamlayan duygusal bir düşünceden fazlasına ihtiyaç duymaz.
El-Ula’daki uzlaşmanın en büyük önemi, siyasi sınırları artık Arap ülkelerinde olmayan bir bölgede, daha geniş ve daha kapsamlı uzlaşmalara açılan bir kapı olmasıdır. Körfez sadece petrol açısından zengin bir coğrafi bölge ya da Asya'nın kavşaklarındaki stratejik bir koridor değildir, işgal, hırs ve komplo akımları karşısında kararlılığın tarihsel bir sembolüdür. Uzlaşmanın kapsamının belki de en önemli göstergesi Mısır'ın varlığı ve nihai bildirgedeki imzasıdır. Yarın uzlaşma saflarına kimin katılacağını bilmiyoruz. Türkiye de olabilir ya da başka bir taraf da olabilir. Ancak İran’ın kendisi için sürekli düşmanlık ve bölgede istikrarı sağlamaya yönelik tüm girişimleri küçümseme konumunu tercih ettiği açıktır.
El-Ula'da bu göz kamaştırıcı tarihi bir sahneye tanık olduk: Körfez İşbirliği Konseyi’nin gençlerinin oluşturduğu, çobanların bereketi ve gelecek vizyonuna sahip bir nesil. Evlat nesli daha önce babalarının macera ve çılgınlık sınırlarına ulaşan hırslar, korkular ve Kuveyt’in işgali için sunulan bahane gibi komik bahaneler gibi karşılaştığı durumlarla yüzleşiyor. Bugün karşılaşılan en büyük zorluk Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın da söylediği gibi, İran’ın gizlice ve açık bir şeklide izlediği, askerlerinin ve politikacılarının gurur duyduğu yıkıcı politikalardır. Katar uzlaşması, kaderi olan tek bir çerçeve içindeki tek gidişata dönüşten başka bir şey değildir. Kişi deneyimlerinden ders çıkarır ve karşılaştırmalar yapar. Her halükarda uzlaşma, sitem aşamalarının ötesine geçti. Olan oldu. Geçmiş dardır. Gelecek ise sınırı ve sonu olmayan bir genişliktedir.
Arap dünyası, sadece Körfez bölgesini değil, kendini de sakin, provokasyonlar, önlemler ve orada burada çıkan ihanet yangınlarından uzak bir aşamada hissediyor. Körfez, bölgedeki bazı ülkeler gibi izole bir bölge değildir. İçindeki her olay hemen Arap dünyasının geri kalanına yansır. Ayrıca otomatik olarak uluslararası durum ve stratejilere de etki eder. ABD’nin uzlaşmaya aracılık etmedeki rolü de buradan kaynaklanıyor. Zirvenin petrol üretimini artırmaya ilişkin açıklamasıyla ilgili ‘OPEC’ bildirisi de buradan ortaya çıkıyor. Siyaset karşılıklı çıkar ise, o zaman Körfez, bir sonraki duyuruya kadar dünyadaki stratejik çıkarların ekseni olarak kalacak. İran ise bu rolü çalmaya çalışıyor. Tıpkı zamanında Saddam Hüseyin’in yapmaya çalıştığı gibi. Ancak değişiklik, düzenlemeye tabi olmayan tarihi iki engelle karşılaşır. Bunlardan biri Suudi Arabistan Krallığı’nın sembolik konumudur.
İran siyasetini destekleyenlerin, uluslararası alanın El-Ula Zirvesi ve uzlaşmayla ilgili haberleri nasıl ele aldığını, tüm dünyanın Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile Katar Emiri arasındaki kucaklaşmayı nasıl karşıladığını takip etmeleri daha iyi olur. Herkes bunun iki devlet arasındaki ilişkide değil, İşbirliği Konseyi'nin seyrinde yeni bir başlangıç olduğunu anladı. Özellikle Körfez çevresinde, savaş, bölünme ve çatışma haberleriyle dolu bir dünyada uzlaşma, yeni yılda en iyi haber gibi görünüyor.
Uzlaşma, özellikle Körfez çevresinde, savaş, bölünme ve çatışma gündemiyle dolu bir dünyada, insanların geçtiğimiz yıl karamsarlık ve kasvet ile Kudüs'ü tehdit eden açıklamalar ve Aden Havaalanı’nın bombalanması hakkında yazılanlardan farklı olarak yeni yılın en önemli haberi gibi görünüyordu.
TT
Geleceğin kapısı
Daha fazla makale YAZARLAR
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة