Semir Ataullah
Lübnanlı gazeteci - yazar
TT

Kütüphanede Don Kişot’u arama

Uzun zamandır kendime birçok cevabı olan, temel cevabı ise kafa karıştıran bir soru soruyorum: İspanyol yazar Miguel de Cervantes’in Don Kişot romanının ölümsüzlüğünün sırrı nedir? O asla Homeros’un İlyada’sı, Dante’nin Cehennemi, Victor Hugo’nun Sefilleri, Charles Dickens’ın İki Şehrin Hikayesi veya Shakespear’ın insan psikolojisinin derinliklerine yaptığı geziler gibi değil, bunlardan çok daha fazlası. O, kendisine eşlik eden komik arkadaşı Sancho ile La Mancha’dan ayrılarak bir yolculuğa çıkan, yel değirmenlerini kötü kişiler olarak hayal edip onlara savaş açan hayalperest bir adamın çocuk öyküleri gibi saf öyküsüdür.
İzolasyon dönemlerinde derin düşünmeler ve sorgulamalar artar. Bu dönemde Don Kişot’u bir kez daha okurken, cevabı, bu komik, saf ve basit şövalyenin ölümsüzlüğünün nedenini anladığımı fark ettim. Nedeni, hepimizin içinde bir Don Kişot olması. Her insan yaşamının bir evresinde yel değirmenleri ile savaşmayı hayal etmiştir. Her birimiz dünyadaki haksızlıkları sona erdirmeyi, kötülüklere ve kötülere meydan okumayı istemiştir. Hepimiz sonunda aslında yel değirmenleri ile savaştığımızı, mızraklarımızın kağıt ve mürekkepten yapılmış, atlarımızın da Sancho’nun eşeği gibi küçük olduğunu keşfetmişizdir. Ama kahramanlık her halükarda iyi niyetlidir. Okur Don Kişot’a değil ona güler. Zayıflığı ve güçsüzlüğüyle eğlenmez, denediği için onu kutlar. Meydan okumasının başarısız olmasıyla alay etmez, aksine La Mancha’nın şövalyesinin dünya edebiyatına komik bir örnek sunan şövalyelik görevinde biraz da olsa şanslı olmasını temenni eder.
Benzer edebi şaheserlerin kahramanları, yüzlerce yıldır insanlarda çeşitli duygular uyandırıyorlar; hayranlık, coşku, küçümseme ve nefret. Don Kişot farkında olmadan sizde anlayış ve sempati duygularını uyandırıyor. Kendinize karşı acımasız olmamak için ona karşı da acımasızca davranamıyorsunuz. Çünkü siz de kötülerin olmadığı, kötülük, dedikodu, kıskançlık, zayıf ve hastalıklı ruhların belalarından uzak, iyi insanlarla dolu bir dünya hayal etmiştiniz.
Ancak, her çağda ve Miguel de Cervantes’in tüm dünya dillerine çevrilen bu romanı yazdığı 1605 yılında olduğu gibi sonuç hep aynı olacak. Cervantes, Don Kişot’un Cezayirli Hamdi bin Celi’nin yazmış olduğu bir Arap metinden alınmış gerçek bir karakter olduğunu iddia eder. Ancak eleştirmenler bu iddiayı kabul etmeyip, Don Kişot’un sahibinin hayal ürünü bir karakter olduğunda hemfikirler. Ama bu, onun güzelliğini ne olumlu ne de menfi yönde etkilemiyor.