Cemal el-Keşki
TT

Trump derin dünyaya çarpıyor

47. ABD Başkanı Donald Trump göreve geldiğinde, Amerikan politikasında nihai karar verici oldu. Birinci başkan George Washington'dan 46’ıncı başkan Joe Biden'a kadar Amerika Birleşik Devletleri tarihinde benzeri görülmemiş bir siyasi tasavvur sundu.

Trump, Amerikan düşüncesine, şiddetli savaşları söndürme ve potansiyel savaşları önleme kurallarına göre formüle edilmiş yeni bir teori getirdi. Trump, ABD'nin coğrafi akciğerini savaşmadan genişletmeye inanıyor ve bu nedenle Kanada ve Grönland'ın ABD’ye katılımını önerdi ve daha uzağa, Rusya'nın güçlü Çarı Vladimir Putin ile paylaşmak istediği Kuzey Kutbu'na gözlerini dikti.

Trump, Silikon Vadisi şirketleri ve aynı alandaki büyük şirketler tarafından desteklenen yapay zekaya dayalı silahlar ile uzaya nüfuz etmeyi başardığını duyurduktan sonra, “deniz ve okyanuslardaki boğazları” kontrol etmek istedi.

Trump, deniz geçitlerini kontrol etmenin kendisine küresel ticaret üzerinde kontrol sağlayacağını kavradı ve bu, önemsediği ve önceliklerinin en başına koyduğu bir konu. Bu amaçla, rakipler ve düşmanlar veya dostlar ve müttefikler arasında ayrım yapmadan dünyayı benzeri görülmemiş bir ekonomik depremin baskısı altına sokan yüzlerce başkanlık emri imzaladı.

Trump'ın bu teoriyi gerçeğe dönüştürmek istediği açıktı. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra topraklarında hiçbir savaşın çıkmayacağına inanan Avrupa’nın topraklarında, on yıllardan sonra ilk kez yaşanan şiddetli savaşı durdurmak için Rusya ve Ukrayna arasında diyalog önerdi.

Rus nükleer gücü ile çoğu Avrupa ülkesi ve Demokrat başkan Joe Biden yönetimindeki ABD tarafından desteklenen Ukrayna arasında savaş fiilen çıktı. Ancak Trump döneminde ABD, savaşı durdurma ve Trump'ın başkan seçilmeden önce ve sonra çağrıda bulunduğu bir barış stratejisi formüle etme temelinde Biden yönetiminin aksi bir yol izledi. Trump başkan olduğunda bu savaşı birkaç gün içinde durduracağını da söylemişti.

Trump’ın göreve gelmesinin üzerinden beş ay geçti ve savaş durmadı. Aksine, Başkan Trump ve Putin arasındaki doğrudan temaslara, Özel Temsilcisi Steve Witkoff'u Moskova'ya göndermesine, iki taraf arasında son olarak Türkiye’de yapılan doğrudan müzakerelere kadar çeşitli dünya başkentlerinde tekrarlanan toplantılara rağmen savaş daha da yoğunlaştı.

Bu arada, dünya barış konusunda umutlu görünüyordu, ancak bu iyimserlik Trump'ın hayallerinden daha derin bir gerçekliğe tosladı. Coğrafi ve tarihi mirasıyla dünya, eski dünyayı “savaşa bağımlı” olarak gören ve bu bağımlılığı kırması gerektiğini düşünen bir liderin siyasi temenni ve umutlarından daha karmaşıktır.

Bu dünya, atılımları ve Trump'ın arzuladığı barışın elde edilmesini engelleyen katmanlardan ve sağlam temellerden oluşuyor. Eski dünyanın zihninde uzun bir miras var, kontrol, nüfuz genişletme, ihtişam ve imparatorlukları geri getirme ilkelerine dayanan bir miras. ABD Başkanı, ABD'nin son iki yüzyıldır sahip olduğu nüfuzdan kaynaklanan güçlü küresel konumuna rağmen, kendisini derin dünya tarafından örülmüş görünmez iplerle bağlı buldu. Bu dünya onu bu ipleri koparıp atmaktan alıkoyuyor, direniyor, reddediyor ve tereddüt ediyor, bu da Trump'ın vizyonunu gerçekleştirmesini zorlaştırıyor. Nitekim kendisi Rusya-Ukrayna dosyasından çekilebileceğini söyledi ve devam etmesi için her iki tarafın da savaşı durdurma konusunda ciddi olması gibi koşullar koydu. Elbette Trump, derin dünyanın kendisini engellemesinden kaçınmak istiyor.

Bu dünya, Rus tehdidini hâlâ en üst düzeyde dikkate alan, ABD'yi coğrafi olarak uzak gören, onun tarihi Rus-Avrupa sürtüşmesinin boyutunu anlamadığını düşünen eski Avrupa tarafından temsil ediliyor.

Dolayısıyla, Trump'ın Rusya-Ukrayna dosyasındaki hamlelerine rağmen, Avrupa'nın Ukrayna'ya silah, para ve diplomasi yoluyla desteğini artırdığını gördük. Bu ülkelerden bazıları, Rus topraklarına ulaşabilen uzun menzilli füzelerle Ukrayna'yı destekleyeceklerini duyurdular. Böylece Avrupa topraklarındaki savaş kuralları ve düzenlemeleri değişti ve altüst oldu. Savaşın üçüncü dünya savaşına dönüşebileceğine inananlar da var. Nitekim Dmitri Medvedev, Trump'ın son Rus saldırısından duyduğu öfkeye yanıt olarak, üçüncü dünya savaşı çıktığında bu öfkenin haklı olabileceğini söyledi.

Kısacası Trump'ın Beyaz Saray'a yerleşmesinin üzerinden geçen beş ayın ardından, savaş daralmadı, aksine genişledi. Hatta derin uluslararası sistem içindeki gizli güçler, mekanizmalar ve katmanlar nedeniyle savaş uçuruma daha da fazla yaklaşabilir. Bu sistem, derin projesiyle çatışan her türlü fikri engelleyebilecek kendi araçlarına ve hesaplarına sahip. Yine bu sistem, coğrafi, tarihi ve politik değişimlerin büyüklüğünden bağımsız olarak, uluslararası sistemin kurallarını kontrol etmesini sağlayan gizli, görünmez gücünden vazgeçemez.

Slav kardeşlerin topraklarından Ortadoğu'ya geçersek, Trump'ın İsrail'in Gazze'ye yönelik savaşıyla ilgili açıklamaları üzerinde durmalıyız. Bu savaşı durduracağını ve başkan olsaydı, savaşın en başından çıkmayacağını söyledi. Aynı açıklamayı Rusya-Ukrayna savaşıyla ilgili olarak da yapmış ve selefi Joe Biden'ı tüm bu kaosa neden olmakla suçlamıştı.

Trump, “kronik” olarak gördüğü bir savaşı İsrail’in tarafını tutsa da durduracağından çok emindi, bunun durmasının zamanı geldiğini düşünüyordu. Ancak başka bir derin dünya onu şaşırttı. Sorun sadece 365 kilometrekare büyüklüğündeki ve yaklaşık 2,5 milyon Filistinli vatandaşa ev sahipliği yapan küçük Gazze Şeridi değil. Aksine, Şerit bir başlangıç ve fikirlerin, dinlerin ve inançların buluşma noktası ve bu nokta da sırayla, dünyanın tüm ülkeleriyle iç içe geçiyor, Rusya-Ukrayna savaşından daha tehlikeli bir küresel savaşı ateşleyebilecek kıvılcımı temsil ediyor.

Trump'ın görüşleri ve teorileri, derin dünya siyasetinin tuzaklarıyla karşı karşıya kaldı.