Cibril Ubeydi
Libyalı araştırmacı yazar
TT

Capitol baskını hakkında

ABD’nin üçüncü başkanı Thomas Jefferson, Kongre Meclisi yerine Capitol adını kullanan ilk kişiydi. Bina,1812’de patlak veren savaş sırasında Ağustos 1814’te çıkan yangında kısmen yanmıştı. 1954’de Porto Rikolu milliyetçiler Capitol’u basarak, ziyaretçilere ayrılan sergi salonundan Kongre üyelerine ateş açmışlardı. Capitol, Amerika Birleşik Devletleri’nin yasama konseyi binasıdır.  
Birkaç gün önce gerçekleşen Capitol baskını, demokrasi taraftarları için şok edici bir görüntüydü. Kendisi her ne kadar halkın binası ve baskını yapanlar da halkın bir bölümü olsa da söz konusu baskına, bu köklü binanın tarihinde benzeri görülmemiş bir kaos ve şiddet de eşlik etti. Bu tür baskınlara karşı korunaklı olması gereken Capitol Binasına kalabalıkların kolayca girmeleri,   güvenlik zaifiyeti, Ulusal Muhafızlar çağrılıncaya kadar Kongre binasını korumakla görevli güçlerin nerede olduğu, kasıtlı olabilecek güvenlik boşlukları hakkında soru işaretlerini gündeme getirdi.
Capitol baskınından sonra, Trump’ın iktidarı kurallara uygun olarak devretme sözü vermesine ve şiddeti kınamasına rağmen, azmettirici olduğu ve barışçıl iktidar devrini engellediği suçlamalarıyla, özellikle de Demokratların arasından yargılanmasını talep eden sesler yükseldi.
Bu olaya küresel tepkiler de gecikmedi. Bunların başında da İngiltere Başbakanı Boris Johnson’ın, “Trump, insanları Capitol binasına saldırmaya teşvik etti ve şimdiye kadar özgür ve adil bir seçimin sonucu konusunda sürekli şüphe uyandırdı” açıklaması geliyor.
Capitol baskını ayrıca Trump kampında istifalara da yol açtı. İlk önce Ulaştırma Bakanı ve Senato’da Cumhuriyetçi çoğunluğun lideri Mitch McConnell’in eşi Elaine Lan Chao istifa etti. Onu Eğitim Bakanı Betsy DeVos takip etti. Eğitim Bakanı istifa mektubunda,” Trump taraftarlarının gerçekleştirdikleri şiddetli baskın, benim için bir dönüm noktası” ifadesini kullandı.
Doğrusu bu baskın, Trump'ın eylemleri konusunda sessiz kalanlar, sessizce karşı çıkanlar ile itirazlarını yüksek sesle dile getirenler şeklinde Trump’ın Cumhuriyetçi Partisinin kendi içinde kamplaşmalara yol açtı. Cumhuriyetçi isimlerin Trump’ın eylemlerini açıktan kınamaları, Trump’ın azil sürecinin başlatılması ve başkanın yardımcısı aracılığıyla azledilmesine olanak sağlayan Anayasa’nın ek 25. maddesinin işletilmesini talep edenleri de cesaretlendirdi. Ancak, Başkan Yardımcısı Pence orta yolu seçerek, Trump’ın 25. maddenin işletilerek azledilmesi ve yargılanması önünde kapıyı aralık bırakmakla yetindi. Yardımcısının  bu tutumu karşısında Trump, “Sen de mi Pence” diye düşünmüş olabilir. Cumhuriyetçi Senatör Graham’ın kendisini anarşistleri Capitol binasına saldırmaya kışkırtmakla suçlaması, Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun kendisini savunmakta başarısız olması, eski Cumhuriyetçi başkanlardan Bush’un ABD’nin “muz cumhuriyeti” olmadığı açıklamasından sonra müttefikleri tarafından bıçaklanan Jül Sezar’ı hatırlamış olabilir.
Muhalifler ve solcular, bilhassa Trump’ın yenilgiyi kabul etmeyi reddetmesi, ne Yüksek Mahkeme’yi ne de Capitol üyelerini varlığına ikna edemediği  hile veya manipülasyonda diretmesinden sonra Trump ve siyaset dünyasının dışından gelen siyasi bir fenomen olan Trumpizme karşı birleştiler. Bu girişimlerinin başarısız olmasının ardından Trump, kendisine oy veren 71 milyon ABD vatandaşını harekete geçirecek bir konuşma yaparak yeni bir girişimde bulunmaya karar verdi. Ama bu çok büyük sayının içinde Proud Boys gibi hedeflerine ulaşmanın tek yolu olarak şiddete inanan gruplar da bulunuyordu.
Kongre’ye yapılan saldırı ve ayrılıkçı federasyon bayraklarının görülmesi, yalnızca seçimlerde mağlup olmuş bir başkanın destekçileri için tehlikeli bir işaret değil. Aynı zamanda, tüm estetik çabalarına rağmen ABD ulusunun artık bölünmüş yüzünü ortaya çıkardığı için de tehlikeli. Capitol baskınından sonra ABD eskisi gibi olmayacak. Bu konular hızlı bir şekilde ele alınmaz ve ulusal ruh yerine kişisel hırslara öncelik verilmeye devam edilirse, ABD, her biri diğerinden acı iki tehlike ile karşı karşıya kalacak; cumhuriyetçi sistemin bölünmesi veya ulusun dağılması.