Suriye’nin çok sayıdaki sorunlarına bugün bir yenisi ekleniyor. Ganimetten pay isteyenler çok ama kendisi birilerine yetmeyecek kadar az ve küçük. Bu sonuca sayısız olay ve küçük detaydan ulaşılabilir. Bunlar arasında en önemlisi şüphesiz eski partner ve kuzen Rami Mahluf’un başına gelenler. Kendisi hep almaya alışmış ama şimdi Rusya’ya olan borçlar dahil kendisinden vermesi isteniliyor. Son çığlıkları, yeni eğilimini ortaya çıkardı; yaratılana ne kadar güvenebileceğini keşfettikten sonra artık Yaradan’dan istemek.
Doğrusunu söylemek gerekirse, Suriye’de ganimet dağıtımının kültürel bir uzantısı da var. Ne var ki, bu alandaki kazanımların maddi ve siyasi kazanımlardan bile daha kıt olduğu unutulmamalı. Çünkü kalıntılarından başka bir şey kalmayan, Beşşar Esed'in halkına karşı savaşına katkıda bulunan çürümüş partilerin ve fikirlerin tümü, rejimin, vermiş oldukları kredileri ödemesini bekliyorlar. Söz konusu rejimin onlara uzatacağı bir kurtuluş dalı ile bu ölmüş hallerini kurtarabileceklerini sanıyorlar. Arap Sosyalist Baas Partisi artık iktidar partisi sıfatını kaybettiğinden, azalan pastadan geride kalanları yağmalamak isteyenlerin sayısı da arttı.
Borçlular listesi uzun. Rejim tabii ki Velayet-i Fakih’i ile İran’a, azınlıklar ve Maşrık’ın (Levant) birliği konusundaki gayretleri için Rusya’ya, onlarla birlikte Hizbullah ve Iraklı Şii örgütlere borçlu. Ancak aynı zamanda, aşırı sağcı ve aşırı solcular, Suriyeli komünistler ve milliyetçiler, Nasırcılar, bahsi geçen rejimin Aleviliğinin baskısıyla varlığını zayıflattığı resmi Sünni kurumuna da borçlu. Keza sivil toplum içindeki çok sayıda aile ve bölgesel güçlere de.
Fatura kesinlikle çok uzun. Hizbullah, payını İran’a hibe edebilir, ama komünistlerin bugün paylarını hediye edebilecekleri bir Sovyetler Birliği kalmadığı gibi, Nasırcıların da paylarını paylaşacakları esmer kahramanları artık yok. Suriyeli milliyetçilere gelince, Arap milliyetçiliği iddialarına aykırı şeyler söyleyerek zaman zaman müttefiklerinin başlarına küçük işler açıyorlar.
Suriye rejiminin ideolojik kasasının tüm bunlardan parçalar içerdiğine şüphe yok; İslamcı Arapçılık, laik Arapçılık ne İslamcı ne de Arapçı Suriye, faşist söylemler karıştırılmış solcu söylemlerle ABD karşıtlığı… Beşşar Esed bir Osmanlı camiinde yaptığı konuşmada, Arap dilini ve Suriye’nin Arap kimliğini övdü. Ama alışkın olduğumuz safsata ve saçmalıklarıyla Arapların ve dillerinin Suriye’ye gelişlerinin Süryaniceyi oradan kovduğunu söylemeyi reddetti. Vakıflar Bakanı Muhammed Abdusettar el Seyyid ise “Suriye ulusu” fikrini eleştirdi, çünkü asıl olan “Arap ulusudur. Araplık ile İslam birbirinden ayrılamaz.” Gelgelelim rejim yanlısı Suriyeli kadın oyuncu Sulaf Favahirci, Süryanice ve Aramiceyi “ana dillerimiz ve Suriye tarihinin eski kutsal dilleri” olarak tanımladı. Rejimin bu açıklamaları, geçmişte yaşanan bazı olaylar, bilhassa rejimin de desteklediği ve 2016 yılında doruğa ulaşan (daha sonra durdurulan) Araplara ve Urbanlara (Çöl Arapları) yönelik ırkçı kampanya olmasaydı dikkat çekmeyebilirdi. Birkaç gün önce de “Al Modon” sitesi, bölgede kurulan ilk medeniyetlere dayanan Suriye mirasını canlandırma kampanyası kapsamında, Kürtlerin “Nevruz” bayramı gibi bölge ülkelerinde yasaklanmış bayramlardan biri olan, Asur takvimine göre yılbaşına denk gelen ve Süryanilerin kutladığı Akitu Bayramı’nın resmi olarak kutlandığını hatırlattı.
Gerçek şu ki, iç savaşların tarafları, fikirler kendilerini ilgilendiren son şey olsa bile, fikirleri savunmak için savaştıklarını iddia ederler. Sözde kalsa bile, azim ve kararlılıkla bu fikirlere sahip çıkar ve taraftarları olduğunun altını çizerler. Ancak Esed rejimi söz konusu olduğunda, her yerden bir fikir borçlanma, manipüle etme, değiştirme ve farklı formatlardan fikirleri sürekli birbirine karıştırma durumu ile karşı karşıya kalıyoruz.
Bu yüzden rejimin şu en basit soruya bile bir cevabı yok: Biz kimiz? Daha doğrusu bin tarafı memnun edecek bin tane cevabı var. Dahası, aslında bu “biz”e dahi sahip değil, çünkü bedeli ne olursa olsun iktidarını korumanın ötesinde bir kimliği yok. Varlığından bahsedilebilecek tek “biz”, büyük savaş ağasının desteklediği küçük savaş ağalarının kontrolünü devam ettirme arzusu.
Bazı gözlemcileri Suriye’nin İsrail ile anlaşacağını beklemeye iten de işte bu gevşek durum. Bu, ideolojik alacaklıların, gerçekleşmesi durumunda rejimi haklı çıkarmaları gereken bir başka politikası olacak. Dolayısıyla borçlarının ödenmesi taleplerini anlaşmanın tamamlanmasından sonraya ertelemeleri gerekecek.
Bu arada, Rami Mahluf'un elde edemediğini hiçbir partizan ya da ideoloji tarafından elde edilemeyecektir. Rejimin kasası tamamen boşaldı. Rami, artık sadece Allah’a güvendiğini söylerken haklıydı.
Son Haberler
- Florida’da göçmenler için faaliyete geçen yeni bir gözaltı merkezi: Aligator Alcatraz
- Liverpool’un forveti Diogo Jota trafik kazasında hayatını kaybetti
- Bağımsız bir Filistin devleti hayali ‘son savaşlar’ karşısında sallanırken Batı Şeria Abbas'ın girişimleri ile Netanyahu'nun ‘Fethistan ve Hamasistan’a geçit vermeyecekleri’ açıklaması arasında bekleyişte
TT
Rejim yanlısı Suriyelilerin kafası karışık: Biz kimiz?
Daha fazla makale YAZARLAR
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة