Dr. Yasir Abdulaziz
TT

Medya ve savaşın çocukları

Medya ile savaş ve çatışmaların çocukları arasında uzun bir tarihi var. Bu tarihten öğrendiğimiz şey kurban bir çocuğun resminin belki de binlerce kelimeden daha tesirli olabileceği oldu. Ancak bize aynı zamanda bazılarının medyayı çocukları ve trajedilerini suiistimal edecek boyutta kullanabileceğini de gösterdi.
ABD’li bir fotoğrafçı 1972 yılında Napalm bombalarına maruz kaldıktan sonra panik içinde çıplak bir şekilde koşuşturan Vietnamlı bir kızın fotoğrafını çekti. Bu fotoğrafın Vietnam Savaşı’nın sona ermesinin önemli sebeplerinden biri olduğuna dair yaygın bir inanç var.
Kim Phuc adlı kızın bu fotoğrafı, Kuzey Vietnam ile Güney Vietnam arasındaki bu çılgın savaş yüzünden Vietnam halkının çektiği ıstırabın boyutunu gözler önüne seriyor. İki taraf arasındaki savaşa bölgedeki komünist etkisi ile mücadele eden ABD de dahil olmuştu.
Fotoğraf tüm dünyayı etkilemişti. Dönemin ABD Başkanı Richard Nixon o sırada fotoğrafın yalan olduğunu söylese de bu kareyi yakalayan fotoğrafçı, fotoğraf sayesinde adını dünyanın en iyi fotoğrafçıları arasına kazıyarak Pulitzer Ödülü’ne layık görülmüştü. Aynı zamanda Kim de daha sonra barışın bir sembolü haline gelmiş ve Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nün (UNESCO) İyi Niyet Elçisi olmuştu.
1993 yılında etkileyici yeni bir fotoğraf daha ortaya çıktı. Güney Afrikalı fotoğrafçı Kevin Carter, Güney Sudan’a bir iş seyahatine gitmişti. O sırada Güney Sudan’ın çocukları açlıktan kıvranıyordu. Carter yerel sakinlere gıda yardımı yapmak için kurulan bir komplekste devam eden çalışmaları inceliyordu. Orada beslenme yetersizliğinden dolayı incecik kalmış hasta bir kız çocuğu buldu. Çocuğun gıda deposuna ulaşmaya çalışırken acı çektiği gözüküyordu. O sırada arkasında da kendisine saldırmak için doğru zamanı kollayan tünemiş bir akbaba bekliyordu.
Carter o sırada fotoğrafı gerçekten çekmişti. Fotoğraf daha sonra “kartal ve kıtlığın çocuğu” olarak ün kazandı. Fotoğrafçı çektiği kare için Pulitzer Ödülü’nü kazandıktan sonra intihar etse de fotoğraf, özellikle beslenme yetersizliği yüzünden bu ülkedeki çocukların çektikleri acılara ışık tuttuğu için etkisi sürmeye devam etti.
2000 yılında Muhammed Durra’nın fotoğrafı ortaya çıktı. Fotoğraf “El-Aksa İntifadası” sırasında İsrail askerlerinin bu Filistinli küçük çocuğa ve babasına ateş ettiğini gösteriyordu. Bu fotoğraf o dönem tüm dünyada birçok kişinin duygularını harekete geçirdi. İsrail bunun ardından büyük bir kayıp yaşadı. Söz konusu fotoğraf, İsrail yetkililerinin Filistinlilere yönelik insanlık dışı uygulamalarının bir tescili olarak kaldı.
Suriye’nin 10 yıldır yaşadığı trajediye gelince, bu trajedi de savaşların çocuklar üzerindeki etkisi konusunda bize dikkat çekici bir fotoğraf verdi; Türkiye’nin sahillerinden birinde kıyıya vurmuş bir şekilde bulunan Kürt çocuk Aylan’ın fotoğrafı. Aylan boğulduğu sırada yasadışı yollardan Avrupa’ya göç etmeye çalışan ailesi ile birlikteydi.
Silahlı çatışmaların ortasında yerinden edilme ve göç etme olayları sırasında çocukların katledildiği, saldırıya uğradığı veya öldürüldüğü sahneler, medyanın ilgisi ve insanın hayal gücünde bir kilometre taşı olmaya devam ediyor. Bir sahnenin etkisi diğer yüzlerce sahneden daha büyük ve daha güçlü olabiliyor.
Çocuklar, dünyanın dört bir yanındaki silahlı çatışmaların en zayıf halkası olmaya devam ediyor. Bu yüzden bu çatışmalar sırasında dikkatleri çocukların üzerine çekmek dünya kamuoyunda köklü değişimler yapılmasına katkıda bulunuyor. Böylece çatışan tarafların kartları yeniden dağıtılıyor ve ahlaki, kanuni ve siyasi konumları değişiyor. Ancak bu görüntülerin aktarılmasında aşırıya kaçılması, manipüle edilmesi, uydurulması ya da kötüye kullanılması farklı çatışma güçleri tarafından daima başvurulan bir yöntem. Bu da insani krizlerin tehlikelerini daha kötü bir boyuta taşıyor.
Çocukların silahlı çatışmalarda ödediği bedel sadece öldürme, yerinden edilme, işkence ve tecavüz eylemlerine doğrudan maruz kalmakla sınırlı değil. Aynı zamanda insani bir kalkan olarak ya da bazı çatışma taraflarının fikirlerini yaymak için pazarlama ve propaganda aracı olarak da kullanılıyorlar. Bununla da kalmıyor en kanlı haberlerden ve sahnelerden bazılarını alan bir seyirci olarak da acı çekiyorlar.
Kanıtları ile hazırlanan Birleşmiş Milletler (BM) raporları, ölüm veya yaralanmayla sonuçlanan çatışmaların kurbanı olan çocukların sayısının yılda 52 bin ila 184 bin arasında değiştiğini gösteriyor. Ancak meselenin diğer bir boyutu da var; çocuklar her zaman üzerlerine ateş açılan ya da ihlallere uğrayan pasif kurbanlar olmuyor. Zira bazen bir katilin, saldırganın ya da gaspçının yerine geçerek kurban da olabiliyor. BM dünyadaki çocuk asker sayısının yaklaşık 400 bin olduğunu tahmin ediyor. Bazı çocuklar bir dizi silahlı çatışmada, kimi zaman protestolar ve gösteriler gibi daha az şiddetli eylemlerde ve hatta baskı ve mezhepsel çatışmaların ortasında bazı dini etkinliklerde kullanılıyor.
Medya çocuklara, haberlerin başrolleri olduklarında dikkatli yaklaşmalı. Ayrıca kamuoyunu neler olup bittiği konusunda bilgilendirme zorunluluğu ile doğruluğu korumak için gereken mesleki ve ahlaki kıstaslar arasında bir denge kurup izleyici kitlesinin duygularını da dikkate alarak bu çocukların zihinsel sağlığını korumak için gerekli özeni göstermeli.