Ömer Özkaya
Yazar
TT

Yavaş nüfuz eden bir devrim daha: Yapay et üretimi

Bill Gates'in hayvan eti yerine yapay et tüketmenin çevre ve Dünya için daha iyi olacağına yönelik önermesi, halen devam eden GDO'lu (genetiği ile oynanmış) ürünler tartışmasının ardından küresel bir gündem oluşturdu.
Mircae Eliade, beslenmenin dinsel ritüellerden biri olduğunun, insan olmanın da direkt Tanrı ile ilişkili olmak anlamına geldiğinin altını çizer ve "hayvanın öldürülmesi bir ritüel oluşturur, bu da Yabanil Hayvanların Efendisi'nin avcının yalnızca beslenmek için ihtiyacı kadar öldürüp öldürmediğini ve besinin boşa harcanıp harcanmadığını denetlediği" yolunda bir inancı beraberinde getirir, kemiklerin, özellikle de kafatasının hatırı sayılır bir ritüel değeri vardır (bunun nedeni büyük olasılıkla kemiklerin hayvanın "ruhunu" barındırdığına ve Yabanıl Hayvanların Efendisi'nin iskeletten yola çıkarak yeni bir et oluşturacağına inanılmasıdır); bu nedenle kafatası ve uzun kemikler, dalların üstünde veya yüksek yerlerde sergilenir, bazı halklarda öldürülen hayvanın ruhu "Tinsel vatanına" gönderilir."
Bu bağlamda Bill Gates'in yapay et tüketimi ve üretimine yönelik önerisi, "dinsel inançlar ve düşünceler tarihi"nin en altındaki temel taşlardan birini çekmenin yaratacağı sarsıntıyı oluşturacaktır. Homo Sapiens'in attığı bu adım, Yuval Noah Harari'ye yeni işler çıkartacak ve Charles Darwin'in evrim teorisi ile kırdığı döngüyü bir ileri taşıyarak besin zinciri "gerçeğini" ya da teorisini kıracak potansiyeli fazlası ile uhdesinde barındırmaktadır.
Darwin'in evrim teorisi (tartışmalarına girmeden), insanlığın evrim yolu ile döngüsel değil doğrusal bir gelişme içinde olduğunu ileri sürer. Bu durumda insanlık, sonsuzluk kapısını açarak, evren var olduğu sürece varlığını gelişerek yani evrimleşerek sürdürecektir.
Hayvan kesme ve kurban etmenin ibadet ile ilgisi nedeniyle yapay et tüketimi ve üretimi konusu, din sosyolojisi ve psikolojisi ile alakalı bir düzleme girer. Bu nedenle yapay et tartışması uzunca bir süre varlığını sürdürecektir.
Bill Gates'in bilgisayar teknolojilerine yaptığı katkılar, yazılıma ve yazılım ürünleri aracılığı ile bilişime yaptırdığı hamleler nasıl yavaş fakat çok etkili bir süreçte gerçekleşmişse, yapay et tüketimi ve üretimi ile ilgili süreç te aynı şekilde devrimsel bir değişime küresel bir kıtlık olmazsa yavaş yavaş, olursa da çok hızlı yol açacaktır.
GDO'lu ürünlere yönelik çıkışların ve muhalefetin kolayca dinsel bir temel bulmasının "dinin yeniden üretimi ve iletimi" ile doğrudan ilişkisi kurulacaktır. Tohum teknolojileri ile ilgili gelişmelerin, dinsel bir mercekten bakıldığında Tanrı'ya bir meydan okuma gibi lanse edilmesi kolaycılığı ve olasılığı, dinler tarihini ve kutsal kitapları yeniden incelemeyi, bilginin doğası ve güncellenmesi problemini de içeren geniş bir sorunsal alan yaratmaktadır.
Batı'da son altmış yılda en çok araştırılan konulardan birisi de, modernleşme ile birlikte gelişen dinsel tutum ve davranışlar kapsamında dinin mikro topluluklar çerçevesinde atomizasyona uğraması ve "bireysel din üretimi" diyebileceğimiz "dini bireye uydurma" olgusudur. Bu süreç, dini, geleneksel kurumsal yapısı ve din adamlarından koparma ve yeni dinsel çerçeveye oturtma ve yeni önderler üretme gibi "sapma" ya da yeni bir anlayışı ortaya çıkarmıştır.
Bu nedenle batılı sosyologlar Hıristiyanlık bağlamında "dinin yeniden üretimi (tasarımı, "an"la ilgili ve ağırlıklı olarak kehanet içerikli bir şekle bürünmesini) ve iletimi olgusunu incelemektedirler.
Bu konuda çalışan Batılı sosyologlardan Matthew Guest, dinin yeniden üretimi ve iletimi konusunda Auguste Comte'un belirlediği çerçeveyi ciddi takip etmektedir. Guest, Batı'da oluşan ve gelişen "serbest dini piyasa" bağlamında temelde Hristiyanlığın ve genelde dinin yeniden üretimi ve iletimi ve ekonomisi ile ilgili ciddi saptamalar yapmakta ve Batı sosyolojisinin konuya yaklaşımına akademik bir analizle ışık tutmaktadır.
Mircea Eliade'nin dinler tarihi araştırmaları, yapay et tüketimi ve üretimine ilişkin antropolojik tarih hakkında yeterli verileri servis etmektedir. Bazı analiz ve yorumlarla desteklendiğinde insanların geçmişte besin zincirine hasar vermemek için nasıl denetlendiğine dair dinsel kurallar serisi ortaya çıkmaktadır.
Bill Gates'in yapay et tüketimi ve üretimi konusuna girişi, teknolojik geçmişi ve profilinin yanında gelecek inşaa edici bir misyonere dönüşmüş olması nedeniyle stratejik bir anlam kazanmaktadır.
Başta GDO'lu ürünler olmak üzere yapay et tüketimi ve üretimi ile ilgili gelişmelere ve önerilere dinsel referanslarla karşı çıkmak çok derin sosyolojik ve psikolojik kırılmalar oluşturma potansiyelini ne yazık ki giderek fazla oranda beslemektedir.
Konunun din boyutunda Yabanil Hayvanların Efendisi'nin "ihtiyaçtan fazla avlanmak" ile ilgili denetimi, varlıklar arasında yaşamı idame ettirmek için bir nevi kendini feda etme konsensüsü sağlandığına yönelik bir "anlaşma"ya gönderme yapmaktadır.
Nuh Tufanı belki de varlıklar arası yaşamı idame ettirmek için varılan "anlaşma"nın ilk zemini olma özelliğini taşıyabilir. Çünkü Hz. Nuh bağlamında insan, diğer tüm türlerin varlığının devamını garanti altına almakta ve bir nevi tüm varlıkları kendisine borçlandırmaktadır ve bu ilişki, ilahi bir emirle gerçekleşmektedir. Bu husus şu anda geçerli "besin zinciri" sistemini oluşturmuştur. Bu bağlamda ihtiyaç yoksa avlanmayı askıya alacak içerikli bu "anlaşma", bilimsel ve teknolojik gelişmeler sonunda uygulamadan kalkma olasılığı ile karşı karşıyadır.
Bilimsel ve teknolojik gelişmeler insanın ve hatta diğer varlıklarin bir besin zinciri içinde birbirini tüketme "zorunluluğu"nu ortadan kaldırma yetkinliğine ulaşmışsa, bu durumda Dünya'nın ve hatta Evren'in yeniden yorumu acil bir gereksinim olarak belirecektir.
Yapay Güneş üretme konusunda Çin'in yaptığı çalışmalar, GDO'lu ürünler ile ilgili bilimsel ve teknolojik gelişmeler ve Bill Gates' in gündeme getirdiği yapay et tüketimi ve üretimi önerisi tartışmaları, küresel iklim değişikliği ile birlikte değerlendirildiğinde insanlığın Mars'tan önce Dünya'da (mekanından soyutlanmış halde) koloni halinde yaşayacağının verilerini de imal etmektedir.
İleri sürülen besin zincirinin tüm yiyecek ve içeceklerin yapayının üretilmesi ve hatta tüm varlıkların klonlanabilir olması teknolojisi sonucunda ortadan kalkacak olmasının ne tür bir yeni dünya düzeni oluşturacağı fütürisik bir çalışma serisini zorunlu kılmaktadır.
Tüm yiyecek ve içecek maddelerinin yapayının üretilmesi, varlıkların klonlanması ve hatta yapay Güneş, Ay ve Dünya imal edilebilme olasılığı -ki olasılık giderek yükselmektedir- insanlığın geleneksel doğal ortamından koparak yapay bir dünyada tamamen yapay bir yaşam sürmesi olanağı Mars'ta koloni kurmak gibi düşünceleri "gereksiz" hale getirecektir. 
Bill Gates'in yapay et tüketimi ve üretimine yönelik önerisinin gerçekleşmesi tarımsal ürünler için de söz konusu olunca insanın soluyacağı havanın da bileşiminin değiştirilmesi mümkün olabilecektir. Bu da Evren'in her yerinde su, hava gibi temel yaşamsal girdilerin aranmayacağı kolonilerin kurulmasını kolaylaştıracaktır.
İnsanın yaratıcı yani Tanrı bağlamından önemli oranda koparılması olasılığı günümüz insanlığını Eleusis gizemlerine götürür ki, bu, bugüne kadar tümüyle yanlış bilinen, yanlış yorumlanan ve aktarılan kadim Pagan kültürünü tekrar incelemeyi ve bilmeyi zorunlu kılar. Yani "paganizm gerçekte nedir" sorusu şimdi yaşamsal önemdedir. Bu, diğer inanç sistemleri ve dinlerin orjini ve uğradıkları geçmiş üretimleri yani dinler tarihini yeniden stratejik hale getirir.
Roma imparatorluğunun resmi elit "dini" olan Eleusis gizemleriyle Tanrısallığı gözlemleme, görmenin bireysel deneyimine vardıkları visio beatifica olgusu insanı "tanrı" yapan "sırrı" öğretiyordu. Eleusis gizemlerine dönüş yani insanın Tanrı gibi tasarruflarda bulunabileceği bilimsel ve teknolojik yetkinlik safhasına ulaşması durumu tüm elitleri tarih boyunca meşgul etmiştir. Bugünkü Batı medeniyetinin temelinde Eleusis gizemlerinin bulunduğu Batılı entellektuellerin konsensüsüdür.
Bill Gates'in son dönemlerde başta sağlık ve aşı olmak üzere yaptığı çıkışların karşılaştığı tepkileri, bilimi ve teknolojiyi aşırı genelleştirerek bireysel deneyimlerin iptal edilmesinin bir sonucu olarak da görmek gerekmektedir.
Bill Gates'in yapay et tüketimi ve üretimi önerisi, insanı, salt, mutlak insan yapacak ve mutlak insanın Tanrı algısı ilk kez gerçekten hiç bir çeldirici ve sosa bulunmamış zihinsel berraklıkta olabilecektir. Tanrı'yı olduğu gibi algılayabilme yani tüm boyutlarıyla onu bilebilme eşiğine yaklaşmış olmak, en büyük bilimsel, teknolojik ve dinsel devrimdir.
Bill Gates belkide belgesellerde izlediğimiz vahşi diye haklı olarak niteleyebilecegimiz besin döngüsü kavramına en ciddi darbeyi vurmuş, tanrısından ayrılıp gurbete düşmüş insana tanrısını yeniden yalın haliyle kavuşturacak yolu açmış olabilir.
Hristiyanlık tanıtım paketleri gibi iletişim teknikleri ile Hristiyanlığın yayılımını güncellemeye çalışan İngiliz aklının "Tanrı"yı yeniden berraklaştırmayı ve dinin harcı-alem algılama metaasına dönüşmesini engellemeye sebeb olacak dinamikleri üretmesi de bu bağlamda gelişmektedir.
Bill Gates'in yaptığı yapay et çıkışı, çok doğal zannettigimiz yapay dünyayı terketme zamanının geldiğini belki de anons ediyordur.
Matematiksel bir sadeleştirme algoritması gibi çalışan besin döngüsü düzeni ya da düzensizliği, varlıkların birbirini tüketmesinden varlıkların birbirlerini tanımasına ve işbirliğine evrilirse, insanlık ve tüm varlıklar, Tanrı ile aralarına konan mesafeyi kaldırmış olabileceklerdir.
Antik Mısır'da ya da başka toplumlarda gördüğümüz kartal, koyun, şahin, aslan, kedi ve sair hayvan başlı insanların belki de o varlıkların işbirliğinin tarihi seyrini ve Hariri'nin de belirttiği gibi insanın diktatörlüğüne geçişin birer anıtı gibi görülmesi daha yerinde olacaktır.
İnsana tekrar insanlığını ve her varlığa tekrar kendi özgün varlığını iade edecek olan besin döngüsünün kırılarak yiyecek ve içeceklerin yapay üretimi, küresel en büyük devrim olabilir. Bu da sisler içerisine ve ulaşılamayacak göklere yerleştirdiğimiz Tanrı'yı daha görünür ve algılanır hale getirecektir. Bu bağlamda tohum teknolojileri başta olmak üzere yapay besin üretimlerine dinsel referanslarla karşı çıkmak, kutsal kitapları ve metinleri doğru anlamadığımız ve bilmediğimiz gerçeğini gösteriyor olabilir.
Tanrı'yı çok dar bir aralıktan tanımlama ve bilme alışkanlığından vazgeçmek bu bakımdan bir zorunluluktur. Muazzam güçleri elinde tutan imparatorlar ve bilgelerin toplandığı Eleusis gizemleri tarikatı, Tanrı'yı tüm adları ve boyutlarıyla algılama, gözlemleme, görme ve deneyimleme teknikleri ve öğretileri konusunda Batı'da hala geçilememiştir. "Eleusis misterleri yaşıyor ve bazı isimleri sözcüleri gibi istihdam ediyorlarsa, Bill Gates, Elon Musk gibi isimler Eleusis gizemleri tarikatının sözcüleri olabilir mi" deme noktasına gelmemek elde değil.
Bill Gates ve Elon Musk gibi portrelere böyle olağanüstü bir ünvanın yakışıksız kaçacağı düşünülebilir fakat portre ve mesaj örtüşmesi algoritması çalışmaktadır.