Hamad Macid
TT

Husilerle mücadelenin en zor yolu

Yemen'de Humeyni nüfuzu ve etkisine direnmenin en zor ve karmaşık yolu ideolojik yoldur. Siyasi veya askeri yol, askeri güç kullanma veya İran etkisine karşıt siyasi etkiyi güçlendirme yoluyla kendisiyle başa çıkılabileceği için daha az karmaşıktır. İdeolojiye gelince, onu ortadan kaldırmanın, tehlikeli yan etkileri ve olasılıkları olan, oldukça karmaşık mekanizmalar dışında bir yolu yoktur. Aynı karmaşıklık, herhangi bir hatanın acı verici komplikasyonlara yol açacağı bir beyin ameliyatı gibi.
1979’da İran’da iktidarı ele geçiren Humeyni Devrimi, “Mustazafları desteklemek ve müstekbirlere direnmek için devrimi ihraç etme” şeklindeki zehirli ve kurnaz bir slogan kullanarak açıkça Humeyni ideolojisini ihraç etme ilkesini benimsedi. Humeyniciler, askeri veya siyasi nüfuzun önünü açmak için yol kazıyan ve hazırlayan bir buldozer gibi bu ideolojik yolda çalışmaya başladılar. Bu ideolojik yolu 4 Arap başkentini; Şam, Bağdat, Sana ve Beyrut’u ele geçirmek için bir Truva atı gibi kullandılar.
Bu 4 ülke ile başka ülkelerde Humeyni literatürünü yaymanın temellerini attılar. Kontrolleri altına aldıkları ülkelerde mezhepsel demografiyi değiştirdiler. Suriye ve Yemen’de “misyonerlik misyonlarını” yoğunlaştırdılar. Bunun için ideolojik sloganlar taşımayan afişler, etkinlikler ve okullar, hastaneler, kültür ve mesleki rehabilitasyon merkezleri gibi kurumlar kullandılar. “İdeolojik olarak seni destekleyen askeri ve siyasi nüfuzuna da boyun eğer” düşüncesinden yola çıkarak, çocuk ve gençleri dışarıdan iyi görünen ama içi kötülük dolu kamplarla cezp edip istedikleri gibi eğittiler.
Tehlike, Humeynicilerin bu ülkelerde aldatıcı sloganları “Mustazafları destekleme” şemsiyesi altında ideolojik değişim için harcadıkları yoğun çabanın çok ötesinde. Humeynici misyonerlik faaliyetleri, Kuzey Afrika ve Sudan gibi mezhepçi Humeynicilikten çok uzak ülkelere de uzanıyor. Siyasi ve askeri açıdan Humeynicilikten etkilenenlerin desteğiyle bu ülkelerde de Yemen, Irak ve Suriye senaryoları tekrarlanmak isteniyor. En büyük gaye ise İran’ın tüm İslam ülkelerini kontrol altına alması. Dediğimiz gibi Suriye’de bu senaryo uygulandı. Mezhepçi Humeynicilik, Suriye halkına karşı acımasız bir mezhepçi demografik savaş yürüttü. Öldürme, baskı ve yerinden etme uygulamalarıyla kademeli olarak ülkenin kontrolünü ele geçirdi.
Humeyniciliğe karşı olanların bu ideolojik yol ile mücadeleleri sırasında karşılarına çıkan çetin engellerden biri, mezhepçiliğin yol açtığı hassasiyet. Bu anlaşılır bir neden ve bu yüzden dikkatli bir şekilde tasnif etmek, odaklanmak ve hedefi belirlemek gerekiyor. Hedef de kötülükleri ve şeytanlıkları ülkeleri ve kıtaları aşan devrimci ve mezhepçi Humeyniciliktir.