Cihad Azur
Uluslararası Para Fonu (IMF) Ortadoğu ve Orta Asya Bölge Direktörü
TT

Salgından sonra ne olur? Ortadoğu'da toparlanmanın yol haritası

Kovid-19 krizi, Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkeleri ve ekonomileri için büyük bir meydan okuma oluşturdu. Ancak bu kriz aynı zamanda, büyüme düzeyini artırmaya, daha sürdürülebilir ve kapsamlı bir sürece geçişi hızlandırmaya katkıda bulunacak yeni bir kalkınma modeline geçme arayışları için de ender bir fırsat sunuyor. Son zamanlarda aşıların benzeri görülmemiş gelişimiyle birlikte, kademeli olarak "normal hayata" dönme konusundan biraz da olsa iyimser olmayı sağlayan umut işaretleri görüldü. Bununla birlikte, iyileşmeye giden yol hala belirsiz ve bölgedeki birçok ülke yüksek vaka sayılarının yükselmesiyle ikinci dalga ve sınırlı aşı fırsatları ile boğuştuğundan, bazı durumlarda zorluklarla karşılaşıyor. Bu yıl arzu edilen ekonomik iyileşme, salgını kontrol altına alma önlemleri, aşılara erişim ve dağıtımın yanı sıra toparlanmayı desteklemek ve krizin etkilerini hafifletmek için benimsenecek ekonomik politikaların etkinliğine bağlı olacak.
Salgın, bölgedeki birçok ülkede mevcut büyüme modelinin kısıtlamalarına ve zayıf yönlerine ışık tuttu. Bu nedenle, genç nesillerin gelecek özlemlerine ayak uyduran, daha fazla iş fırsatı yaratan, aynı şekilde büyüme kâr paylarının daha adil bir şekilde dağıtılmasını destekleyen, Arap kadınlarının aktif katılımına olanak tanıyan gelişmiş, iddialı bir ekonomik ve sosyal model geliştirmeye başlamak gerekiyor. İlerleme stratejileri, bölgedeki ülkeler ve koşullarına göre farklılık gösterse de, tüm Arap ekonomileri 4 temel ilkeyi göz önünde bulundurmalılar.
Birincisi, bilgi sektörleri ve modern teknolojilerin yanı sıra yenilenebilir ve çevre dostu enerjiye yatırım yaparak geleceğin ekonomilerine geçiş sürecini hızlandırmak. BAE’nin uzay alanındaki son başarısı, Fas ve Suudi Arabistan’ın yenilenebilir enerji alanlarındaki girişimleri gibi bölgedeki birçok ülke bu alanda başarılı girişimler başlatmayı başardı. Pandemi sonrası ekonomik dönüşüm sürecini hızlandırma ihtiyacı konusunda küresel bir fikir birliğinin ortaya çıkmasıyla birlikte, bölge ülkelerinin yeni ekonomi alanlarından fayda elde etmek ve rekabet gücünü artırmak için proaktif olarak dönüşüm politikalarını hızlandırmaları konusundaki ihtiyaçları da artıyor. Bu geçiş, önümüzdeki yıllarda işgücü piyasasının kapısını çalacak milyonlar için yüksek kaliteli iş fırsatları yaratmak, yeni girişimlere ve seçkinlere istenen başarıya ulaşmaları için yer açmak adına bir fırsattır.
İkincisi, insani sermayeye yatırım yaparak ve ekonomik liderlik alanında Arap gençlerine ve kadınlarına yer açarak insanı yeni ekonomi projesinin merkezine yerleştirmek. Teknolojik gelişmelere hızla uyum sağlayabilen gençler, bölgenin en büyük servetini oluşturuyorlar. Bu nedenle, özel sektör öncülüğünde büyüme modeline başarılı bir geçiş yapmak için bu benzersiz insan potansiyelinden yararlanılmalı. Kadınların herkes için daha yüksek yaşam standartlarına sahip modern bir ekonomi inşa etmeye daha aktif katılımını sağlamak da eşit derecede önemli. Kadınların ekonomik faaliyete katılım düzeyini yükseltmek, 10 yıl içinde bin milyar dolardan fazla ek büyümeyi tetikleyebilir. Bunu başarmak için, eğitimin kalitesini iyileştirmek ve işgücü piyasasına girmek isteyenlerin yeni ekonomik modelin sağlayabileceği fırsatları yakalamak konusunda yeterli donanıma sahip olmalarını sağlamak gibi iddialı yatırımlara ihtiyaç var.
Üçüncüsü, ilerleme sürecinin sosyal boyutunu geliştirmek ve özellikle sağlık, eğitim ve sosyal güvenlik ağları alanlarında yeni bir refah sistemi oluşturmak için çalışmak. Ürdün, Mısır ve Fas gibi birçok bölge ülkesi, dinamik ve modern bir ekonomiyi takviye etmek, insan ve toplum gelişimini desteklemek amacıyla kapsamlılığı, verimliliği ve hedeflemeyi artırmak için sosyal sistemlerinde reformlar başlattı. Zira pandemi krizi, en savunmasız grupları ve enformel sektörleri koruyan, daha fazla sosyal adalet sağlayan aktif ve yapıcı bir sosyal koruma sistemi olmadan daha sürdürülebilir ve katılımcı bir ekonomi inşa etme hedefinin başarılı olamayacağını gösterdi.
Dördüncüsü, devletin rolünü yeni aşamanın gereklerine uyarlamak. Kovid-19 kriziyle mücadele, salgının sosyal ve ekonomik etkisini hafifletmek için büyük hükümet müdahalelerini gerektirdi. Suudi Arabistan ve BAE gibi bölgedeki birçok ülke de salgın yönetimi ve aşı dağıtımı konusunda yüksek yeterlilik sergiledi. Mevcut krizden çıkar çıkmaz, devletlerin kendilerini ekonomide yeniden konumlandırmaları, özel sektörün liderlik etmek ve gençlerin isteklerini karşılamak için gereken ölçekte iş fırsatlarını sağlamasına izin vererek, özel sektörün rakibi olmaktan çıkıp katalizör görevi görmeleri için çalışılmalıdır. Bu, özellikle kamu müdahalesinin genellikle piyasadaki çarpıklıklar, eşit olmayan fırsatlar ve sınırlı rekabet ile ilişkilendirildiği bölge ülkeleri için geçerlidir. Bu engelleri kaldırmak ve kamu yönetimini güçlendirmek, büyümeyi teşvik etmek ve insana yakışır iş fırsatları yaratmak için önemli adımlardır.
Bu tür iddialı reformları uygulamak, özellikle mevcut krizin nihai etkileri hakkındaki belirsizlik göz önüne alındığında, toplumun tüm kesimlerinden ve aktif aktörlerinden güçlü bir destek gerektiriyor. Bu reformları başlatmakta gecikmek, gerekli geçişlerin gerçekleştirilmesini zorlaştırmakla kalmayıp, vatandaşların özlemlerinin yerine getirilmemesi riskini de artıracaktır. Oysa iyileşme sürecinin ve herkes için yaşam standartlarını yükselten ve kimseyi geride bırakmayan bir geleceğe hazırlanmanın zamanı geldi.
Sonuç olarak, dünya birinci Kovid-19 salgını yılını arkasında bırakırken, pandemi krizinin bölgeye yönelik uzun vadeli etkileri belirsizliğini koruyor. Pandemi nedeniyle ekonomik uygulamalarda ve toplumsal davranışlarda büyük olasılıkla temel değişiklikler yaşanacak, buna ek olarak, pandemi öncesi zorlukların yeniden ortaya çıkması ve derinleşmesi de muhtemel. "Yeni normal" ile ilgili bu belirsizlik, genellikle büyük krizlerden sonra ortaya çıkan ve hızlanan sosyal meydan okumaları daha da ciddileştiriyor. Bu önemli aşama, daha önceki birçok krizden sonra olduğu gibi, bizi, ekonomik iyileşme sürecini hızlandırmayı, yeni bir 10 yılı boşa harcamaktan kaçınmayı amaçlayan bir iyileşme süreci düzenlemek için yeni bir yaklaşım geliştirmeye davet ediyor.