Askeri gelişmeler bu şekilde devam ederse, Rus-Ukrayna savaşının sonunun başlangıcına sadece birkaç adım uzaklıktayız ve hatta bazıları buna tanık olduğumuzu iddia ediyor.
Rus kuvvetleri tüm cephelerde hızla ilerlerken, Ukrayna kuvvetleri geri çekiliyor. Dahası, Rusya Ukrayna şehirlerine füzeler ve insansız hava araçlarıyla saldırılar düzenliyor, altyapıyı, özellikle de elektrik ve su istasyonlarını bombalayıp yok ediyor. Tüm bunlar, Rus liderliğinin kış gelmeden hedeflerine ulaşma ve Kiev hükümetini Moskova'nın talep ettiği tavizleri imzalaması için müzakere masasına zorlama arzusunda olduğunu gösteriyor.
Öte yandan ABD yönetimi de, savaşı sona erdirmek ve Moskova ile Kiev arasında müzakereleri başlatmak için bir plan hazırlayarak beklenen sona hazırlanmaya başladı. Batı medyasının da doğruladığı gibi plan Moskova ile iş birliği içinde ve Moskova'nın istekleri doğrultusunda hazırlandı.
Başkan Trump'ın Kiev hükümetine yardım eli uzatmayı reddetmesinin, Rus ordusunun cephedeki ilerleyişini hızlandırmayı amaçladığı ve Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy'e teslim olup önceden belirlenmiş ve doğrudan Rus şartlarını kabul etmeye giden yolu izlemekten başka seçenek bırakmadığı açık ve net.
Medyaya sızdırılan savaşı sona erdirme planının şartları, Başkan Trump'ın önceki açıklama ve konuşmalarında ifade ettiği savaş ile ilgili görüşleriyle tamamen tutarlı. Temel dayanağı, Ukrayna'nın savaşı başlattığı, Rusya'yı yenecek askeri kapasiteye sahip olmadığı ve müzakere masasında elinde hiçbir koz olmadığı, Ukrayna Devlet Başkanı'nın itibarını kurtarmak için, bazı küçük değişikliklerle, teslim olmak ve Rus taleplerine boyun eğmekten başka seçeneği olmadığı şeklindedir.
Yorumculara göre, savaşı sona erdirmek, Başkan Trump'ın Nobel Barış Ödülü'nü almasına giden en kısa yol. Bunun anlamı da, önerilen yeni plan barışı sağlamaktan ziyade Başkan Trump'a Nobel Ödülü kazandırmayı ve ele geçirdiği topraklar üzerindeki haklarını tanıyarak Moskova'yı ödüllendirmeyi amaçlıyor. Ayrıca, Moskova'nın dayattığı ve Ukrayna'nın batı sınırında bir NATO ileri üssü haline getirilmesi olasılığını kesin olarak ortadan kaldıran koşulları kabul edilmesi anlamına geliyor. Anlaşmaya göre, ele geçirilen Ukrayna toprakları, Rus ulusal güvenliğini destekleyen ve güçlendiren bir tampon bölge haline gelecek.
Amerikan tutumu şaşırtıcı değil, ancak üç yıldan uzun süren savaş ve binlerce ölü ve yaralının ardından Ukrayna ve NATO için feci sonuçlar doğurabilir. ABD'nin Avrupa'da güvenilir ve uzun vadeli bir müttefik olarak güvenilirliğini zayıflatması da muhtemel. Bu durum, Asya ve Ortadoğu'daki birçok müttefiki bunu dikkate almaya sevk edebilir. Yani Washington'un gelecekteki herhangi bir krizde aynı terk etme politikasını tekrarlayacağı korkusuyla, yeni gerçekler ışığında alternatif güvenlik garantileri arayarak konumlarını yeniden değerlendirmeye itebilir.
Batı Avrupa ve NATO için bu sonuç, iki düzeyde büyük bir stratejik gerilemeyi temsil ediyor; birincisi, Amerikan geri çekilmesi ve ikincisi, Rusya'nın batıya doğru genişlemesinin sahadaki tezahürü. Bu durum, onları kolektif güvenliklerini tamamen yeniden değerlendirmeye ve NATO'nun doğuya doğru genişleme hayalinin bir kabusa dönüştüğü gerçeğiyle yüzleşmeye zorluyor. Batı Avrupa'nın, Amerikan güvenlik şemsiyesine bağımlılıktan uzaklaşarak, öz kaynaklarına dayanan bir alternatif geliştirme çabasıyla karakterize edilen yeni bir siyasi ve askeri aşamaya hazırlanma zamanının geldiği gerçeğiyle de yüzleşmeliler. Başka bir deyişle, Avrupa, Rus sınırlarının kendi topraklarına yakınlığı göz önüne alındığında, caydırıcılık ve çatışma kapasitesine sahip bağımsız askeri yetenekler inşa etmek için savunma harcamalarını eşi benzeri görülmemiş seviyelere çıkararak stratejik bir seferberlik aşamasına girmek zorunda.
Ukrayna'nın askeri yenilgisi ve bir barış anlaşması imzalamaya zorlanması, yalnızca trajedisine son vermekle kalmayacak, aynı zamanda Kiev'in çok ötesine uzanan daha derin stratejik sonuçlara da yol açması bekleniyor. Bunun, uluslararası hukuk ve BM Şartı'na açıkça aykırı olarak, mevcut statükoyu dayatma mantığıyla uyumlu kurallarla yönetilen, daha tehlikeli bir yeni dünya düzeninin ortaya çıkmasına yol açması bekleniyor. Bu nedenle, Ukrayna'nın yıkıntıları üzerinde gerçekleşmesi umut edilen herhangi bir barış -Amerikan garantileriyle bile olsa- ilk fırtınaya dayanamayacak kırılgan bir ateşkesten ibaret olacaktır.