İstemi Yılmaz
TT

Türkiye, Mısır ve normalleşme

Körfez ile Türkiye arasında son günlerde sıcak gelişmeler yaşanıyor. Başrolde, bundan 8 yıl önce Muhammed Mursi’yi askeri darbeyle devirerek devlet başkanlığı koltuğuna oturan Abdulfettah es-Sisi’nin Mısır’ı var. Konu ise Doğu Akdeniz’deki enerji rezervlerinin paylaşımı.
Darbeden sonra köprülerin atıldığı Kahire-Ankara ilişkileri, zaman zaman “normalleşme” haberlerine konu oluyor. İki ülkenin üçüncü veya dördüncü seviye yetkililerinin “Görüşebiliriz” açıklamaları, “Acaba mı?” sorusunu gündeme getiriyor. Ancak bu seferki hamlelerin perde arkasındaki motivasyon farklı. Değişen konjonktür hesaba katıldığında normalleşmenin “sahici” bir tarafı olduğu görülebilir.
Aslında her şey Yunan basınında çıkan bir haberle başladı. Haftalık To Vima gazetesi, Yunanistan, Mısır ve İsrail'in 2 bin 200 kilometrelik EastMed Boru Hattı projesinin güzergahının değişeceğini yazdı. Buna göre, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) baypas edilecekti. “Türkiye'yle sorun yaşanmasının önüne geçmek” gerekçe olarak sunuldu. Güney Kıbrıs, haberi yalanlasa da gerekli diplomatik adımları atarak alelacele Atina ile görüştü. Projenin akıbeti bilinmiyor ancak koronavirüs ve mali kaynak sorunları nedeniyle ertelendiği kesin.
Bahse konu olan projenin Türkiye’nin Libya ile gerçekleştirdiği deniz yetki alanları anlaşmasından sonra olgunlaştırılan ve Ankara’ya karşı kurulan cephenin bir parçası olduğunu hatırlatmakta fayda var. Şaşırtıcı olansa güzergâh değişikliğinin Kahire’nin Atina’ya yaptığı baskıyla gerçekleşmiş olması.
Anlaşmazlık diplomasi koridorlarında konuşulmaya başlar başlamaz, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu “Türkiye'yle Mısır’ın bölgede anlaşma yapabileceği” mesajı vermesiyse basının sevdiği spekülasyonlara kapı araladı. Çok geçmeden Kahire’nin Atina’yla imzaladığı Deniz Yetki Anlaşması uyarınca açıkladığı Münhasır Ekonomik Bölgesi (MEB) haritası gündeme geldi. Sisi yönetiminin ihaleye çıkardığı MEB haritasında, hidrokarbon faaliyetlerini 28'inci meridyenin doğusuna kadar gerçekleştireceğini duyurdu. Bu, açıkça Türkiye’nin 2019’da Birleşmiş Milletler’e bildirdiği yetki alanlarının Mısır tarafından da kabulü anlamına geliyordu. Tartışmalara konu olan 28’inci meridyen sınırının Yunanistan tarafından reddedildiğini söylemeye gerek yok. Kısacası Kahire dört günde iki jest yaparak Ankara’ya “Hazırız” mesajı yolladı.
Tam da bu noktada sorulması gereken iki soru var. Bir, Türkiye Mısır’ın jestine nasıl bir “iyilikle” karşılık verdi? İki, Kahire neden şimdi ve Doğu Akdeniz üzerinden normalleşme çabasına girdi?
İlk sorunun yanıtını henüz bilmiyoruz. Tek seferde akla gelen Türkiye’ye sığınan Müslüman Kardeşlerle ilişkili kimselerin, Mısırlı muhalif çevrelerin veya Ankara’nın direktifleriyle hareket eden siyasi aktörlere desteğin kesilmesi gibi konular. Fakat Türk dışişleri yetkililerinin ifadelerine göre Ankara, sadece Kahire’nin “iyi niyetli adımlarına” karşılık veriyor. Hatta Bakan Çavuşoğlu’nun Sisi’nin 28’inci meridyen hassasiyetinden sonra söz konusu ifadeleri kullandığına dikkat çekiliyor.
Yine de bu durum Türkiye’nin, Sisi’nin gönlünü hoş edecek adımlar atmayacağı anlamına gelmiyor. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, gelişmeler üzerine Bloomberg’e verdiği mülakatta aynen şu sözleri sarf etmişti: “Mısır, halen Arap dünyasının beyni ve kalbi. Bazı ekonomik ve güvenlik sorunları var, biz bunu gayet iyi anlıyoruz.”
İkinci sorunun cevabıysa, değişen konjonktürde saklı. İcraatları merakla beklenen ABD Başkanı Joe Biden, göreve gelir gelmez Ortadoğu’da Trump dönemi dengelerini yavaş bir şekilde değiştireceğini gösterdi. İran’ı müzakere masasına davet etti ve medyanın üzerinde baskı kurduğu Suudi Arabistan ile arasındaki Kaşıkçı hesabını kapattı. İki hamle de Biden’ın Ortadoğu tasavvurunun “düşmanlıktan dengeye” geçeceğinin göstergesi. Artık İran rejimi hedef tahtasında değil. Dahası, “çatışmasızlık” her şeyden daha fazla istenen bir çeşit Amerikan politikası.
Bugün geldiğimiz noktada Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias’ın Kahire’ye yaptığı ziyaret “harita skandalını” sonlandırmış gibi gözüküyor. Harita, 28’inci meridyenin doğu sınırında durması için dikey olarak kesilerek revize edildi.
Peki Ankara-Kahire hattında normalleşme başlamadan bitti mi?
Kesin hükümlü konuşmak için erken. Washington’ın Riyad gibi bir müttefikini dahi hedef alabildiği bir Ortadoğu’da, Mısır-Türkiye iş birliği Amerika’dan çok iki ülkenin çıkarlarına hizmet edecektir.