Abdurrahman Raşid
Suudi Arabistan’lı gazeteci. Şarku’l Avsat’ın eski genel yayın yönetmeni
TT

Erdoğan teslim mi oldu?

Türklerin toplu uzlaşma istemeleri tesadüf değil. Uzlaşma istiyorlar çünkü ABD gibi müttefiklerini, Avrupa ve Körfez'deki önemli pazarlarını kaybettiler. İş adamları ve diplomatlarının yerini Asya ve Afrika'ya yayılmış ve oradaki savaşları yöneten askeri kuvvetleri aldı. Bölgesel çatışma ticaretinden elde ettikleri tüm maddi kazançlar ve milyarca dolar, ABD yaptırımları sonucunda hızla buharlaştı.
Türkiye Cumhurbaşkanı, İstanbul'u sınır ötesi düşmanca faaliyetleri için bir karargâh haline getiren misafirleri Müslüman Kardeşler'i desteklemeyi bıraktığında, pek çok kişi gibi ben de şaşırmadım.
Fakat görünen o ki Türkiye, Kuzey Irak, Suriye, Libya’nın başkenti Trablus, Lübnan’ın Trablus şehri, Mısır, Suudi Arabistan, Ermenistan ve diğerlerine karşı düşmanca faaliyetleri ve savaşı sürdüremeyeceği için bu aşamada tükenmiş ve teslim olmuş görünüyor. Bu çılgın ve maliyetli askeri projelerin finansmanı çok azaldı ve iç kayıplar da arttı.
Erdoğan Türkiyesi değişti mi yoksa bu, dengesini yeniden sağlaması için geçici bir durak mı? Arap Erdoğancılar, misyonun başarısız olduğuna ikna oldular mı?
Türk bölgesel ekseni, Müslüman Kardeşler’in Mısır'dan çıkması, Tunus'ta Nahda’nın kuşatılması, Kuzey Suriye'yi kontrol edememesi, İsrail ile özel ilişkisini kaybetmesi, Sudan’da müttefiki Beşir rejiminin devrilmesi, yeni Amerikan yönetimi ile ilişkisinin zayıflaması nedeniyle savaşlarını kaybetti. Bütün bunlar dış mali finansman ve politik desteğin boyutu ne olursa olsun kolayca telafi edilemeyecek büyük bir kayıplar grubudur. Ankara'nın 2014'ten günümüze her geçen yıl ardı ardına maçlar kaybettiğini keşfetmesi görece uzun bir zaman aldı. Bu nedenle, önceki gün, geri adım attığını yani yedi yıl süren başarısız bir diplomatik, medya ve hatta güvenlik savaşından sonra Mısır ile uzlaşmak istediğini gösteren belirtiler ortaya çıktı.
Ankara ittifakı bir 7 yıl daha devam etseydi bile, Mısır’ın içini etkileme ve siyasi değişimi tetikleme kapasitesi zayıf kalacaktı. Bu, Erdoğan'a yenilmez bir başkan imajı çizmek isteyenlere yönelik yeni bir darbedir. Nitekim kendisi daha önce Rusya ile anlaştıktan sonra Suriye muhalefetini desteklemekten vazgeçmişti. Yine bir hata yaparak dini gruplar pahasına İran rejimini desteklemiş ve bu, dini liderlik projesinin başarısız olmasının faktörlerinden biri olmuştu. Şimdi de Mısırlı ve diğer Arap Müslüman Kardeşler üyelerinden kurtuluyor.
Aslında bizim için en önemli husus Müslüman Kardeşler'i ve onlara sadık Türk medyasını durdurması, daha sonra belki de yüzlercesini ülkesinden ihraç etmesi ve bir kısmını teslim etmesi, ilişkilerin geri dönmesi değil. Bütün bunlardan daha önemlisi, yeni bir Erdoğan ve politikasında gerçek bir değişiklik ile karşı karşıya olup olmadığımızdır.
Çok sevinmeyelim, büyük olasılıkla son 10 yılda kendisini tanıdığımız gibi olmaya devam edecek ve belki de siyasi mücadelelerini bu kez farklı yollardan sürdürecek. Erdoğan’ın pişmanlığının samimi olmasını, bölgesel emellerinden vazgeçmesini, sürdürdüğü savaşları durdurmasını, parçalanmış ve yoksul bölgeye barış içinde yaşama ve kendini kalkınmaya adama fırsatı vermesini umut ediyoruz.