Hüseyin Şubukşi
TT

Ürdün olayı!

Ürdün'de yaşanalar ehemmiyetinde ötürü hala basındaki yerini koruyor. Nitekim sahnenin gizemini ve yansımalarını deşifre için yoğun ve mantıklı girişimlerde bulunuluyor. Fakat bu seferki sahne öncekilere nazaran oldukça farklı görünüyor. Ürdün'de iktidar ailesine bağlı olan taraflara eşi görülmemiş şekilde bir suçlama kampanyası yürütülüyor. Ürdün güvenliğinin ve istikrarının yanı sıra rejimin varlığını tehdit eden ciddi siyasi zorluklara yabancı değil. Ürdünlüler, Nasır hareketinin kendilerine yönelik tehdidini ve rejimi değiştirme arzusunu hala unutmadılar. Ürdün bundan önce Suriye ve Irak şubeleriyle Baas Partisi'nin ciddi zorluklarıyla karşı karşıya kaldı. Ardından ‘Kara Eylül’ olarak bilinen olayda, Filistin Kurtuluş Örgütü bünyesindeki gruplarla Ürdün başkentinin sokaklarında savaş patlak verdi.
İsrail'in ‘Ürdün'ü Filistinliler için alternatif bir vatan kılma tehdidi’ ise varlığını sürdürdü. Ürdün, halkı ve yönetim kurumları ile bununla yüzleşmeye devam etti. Nihayetinde Ürdün rejimi tüm bu tehlikeli ve yıkıcı zorluklardan kurtuldu. Bu çetin sınavlar ülkenin gücünü, birliğini ve bütünlüğünü artırdı.
Ürdün yakın zamanda kuruluşunun yüzüncü yılını kutlamaya hazırlanıyor. Fakat kutlamaya tehlikeli ve benzeri görülmemiş bir siyasi kriz de eşlik ediyor. Burada, “yabancı gündemler”, “dış güçler”, “ülke güvenliğine ve istikrarına karşı komplo”, “idari sistemlerin çöküşü ve yayılması” gibi ifadelerin kullanılması dikkat çekicidir. Ürdün, dünya üzerindeki diğer ülkeler gibi, korona salgınının patlak vermesi sonrasında mali durumun bozulmasıyla birlikte büyük ekonomik zorluklardan geçiyor. Ayrıca çevresindeki güvenlik ve siyasi durumda da bir bozulma var. Özellikle Suriye'de yaşananlar ve bunların sonuçları ülke ekonomisi için ciddi bir sorun oluşturmaktadır. Diğer taraftan içeriden ve dışarıdan köktendinci terör gruplarının tehditleri devam ediyor. İsrail ve Filistin’de düzenlenecek seçimlerden sonra siyasi sahnede bir değişim bekleniyor.
Bu satırların yazıldığı ana kadar Ürdün'de olanların ayrıntıları hala belirsizliğini koruyor ve bu konudaki bilgiler oldukça sınırlı. Bundan dolayı etrafta çokça yanlış haber ve bilgi dolaşıyor. İsrail’in, Filistinliler için ulusal bir vatan fikrini tamamen ortadan kaldırmak gibi gizlemediği birtakım hedefleri var. Benzer bir durum İran için geçerli. Eski Ürdün Başbakanı Fayiz et-Taravine, bir televizyon röportajında, İran’ın Ürdün'de, Fars hilalini tamamlamak adına yürüttüğü kendi devrimci, mezhepçi projeleri olduğunu ifade etti. Ürdün Kralı 2. Abdullah uzun zaman önce buna dikkat çekmişti. Öte yandan Müslüman Kardeşler her ne kadar yasaklanmış olsa da gayri resmi bir şekilde ülkedeki varlığını sürdürüyor. Bu örgüt, siyasi sahnedeki herhangi bir kargaşayı sokakta kendi lehine kullanmaktadır ve bunu yaparken bilinen güçler tarafından desteklenmektedir.
Ürdün'deki siyasi sahne, aslında ülkenin kendi iç gündemidir. Ancak, Ürdün'de yaşanabilecek herhangi bir kargaşadan yararlanan taraflar göz önüne alındığında meselenin bölgesel düzeyde muazzam bir ilgiyi cezbettiği görülüyor. Önümüzdeki günlerde, hükümetin yayınlayacağı resmi bilgilerle birlikte belirsizlik ortadan kalkacak. Zamanın iyi değerlendirilmesi gerekiyor. Ürdün hassas bir aşamadan geçiyor. Dürüst Arap liderleri de bunun için Ürdün’ün istikrarı ve güvenliği konusundaki desteklerini hızlıca ilan ettiler.