Tevfik Seyf
Suudi yazar ve düşünür
TT

Mutluluk eğitimi

Ramazan ayı bana, geçen yılın başında hayatını kaybeden yazar ve toplum liderlerinden olan arkadaşım Necip el-Zamil’i hatırlatıyor. Her zaman bu derin düşünen, tutkulu, güler yüzlü adamın arkadaşlığından dolayı şanslı olduğumu hissetmişimdir.
Merhum Necib, mutluluğun pahalı ve zahmetli bir şey olmadığına ve olmaması gerektiğine inanıyordu. Çünkü başkalarını mutlu ederseniz mutlu olursunuz. Yabancı veya tanıdık olup olmadığı fark etmeksizin gördüğünüz kişileri tebessümle karşılayın. Muhtemelen onlar da size gülümseyeceklerdir.
Şimdi bir toplantıya, gruba, topluluğa veya pazara girdiğinizi ve tüm yüzlerin gülümsediğini hayal edin. İyimser ve umutlu hissetmeyecek misiniz? Bu manzarayla işyerinde, markette ve evde karşılaştığınızı hayal edin, hayat daha güzel olmaz mıydı? Herhangi bir bedeli ve külfeti olmayan bu mutluluk, genç ve yaşlı herkes tarafından ulaşılabilirdir. Günün her saatinde gülen yüzler görmek istiyorsanız günün her saatinde tebessüm edin.
Üzgün ​​ve kasvetli yüzleri olanların pek çok mazereti vardır. Bunlardan bazıları mantıklı, bazıları komik ya da en azından zayıftır. Yüzünde herhangi bir ifadenin veya anlamın izinin okunmadığı bir arkadaşıma insanlarla karşılaştığında neden gülümsemediğini sordum ve bana, bunun insanın itibarını düşürdüğünü söyledi. Bir gün bir arkadaşımın, oğlunun evliliği için kendisini tebrik etmeye gelen birini selamlamak zorunda kalmamak için uzaklaştığını gördüm. Kendisini bu hususta uyardım, fakat bunun kibirli birine karşı bir tür kibir göstermek olduğunu söyledi ve bu davranışını haklı çıkarmaya çalıştı. Oysa daha kibar ve güler yüzle bu kimseyi karşılamış olsaydı mutluluğa daha yakın olurdu. Bir gün çocuklarına herkesin kendisini tebrik etmeye geldiğini anlatabilirdi. Fakat şimdi böyle bir şey olmayacak, çünkü davranışında gurur duyabileceği hiçbir şey yoktu.
Öte yandan hayatın acılarla dolu olduğu ve dünyayı düzeltemeyeceğimiz doğru, fakat bedenlerimizi ve duygularımızı kontrol edebiliriz. Yüzümüzü karanlık ya da aydınlık kılan bizleriz. Allah’a hamdolsun, yüzümüz ve kalplerimiz var. İnsanları, bizi gördükleri gibi görebiliyoruz. İçinde bulunduğumuz ortamı cenazeye çevirmeyin. Sevdiklerinizi kaybedebilirsiniz. Hastanede, ailesinin kendisini ziyaret etmediğini söyleyen bir hasta gördüm. Orada bulunan yakınıyla konuşunca bana, ailesinin kendisine çokça ziyarette bulunduğunu, fakat onları sık sık kınaması ve babaları hakkında söylediği kötü şeyler nedeniyle ziyareti kestiklerini söyledi. Peki suçlu kim? Kim kendine zulmediyor?
İnsanların kederli hallerinizde size sempati duyduğunu görürseniz, bilin ki siz tebessüm ederken de sizi sevecekler. İnsanları öfkeli ve asık bir suratla karşıladığınız zaman size saygı gösterdiğini görüyorsanız, onların sizin itibarınıza saygı duyduklarını değil, bilakis sizden gelecek kötülükten korktuklarını bilin.
İnsanların çoğu (ben onlardan biriyim) Necip el-Zamil’in gençliğinden beri hasta olduğunu bilmiyordu. Kendisi bu hastalık sebebiyle hayatını kaybetti, fakat yüzünden tebessümü eksik etmedi. İnsanlara sevgi ve neşeyle yaklaşırdı. İnsanlar da onu bundan dolayı çok severdi. Benim de sizin de Necip el-Zamil gibi gülümseyebilecek birçok insan tanıdığımızı biliyorum. Fakat onlar asık bir suratla insanları karşılamayı tercih ediyorlar. Bugün Necip’i hatırlayıp andığımız gibi, onları hatırlayan ve anan kimse var mı? Bugün Necip’ten bahsederken, onlardan bahseden kimse var mı?