Memun Fendi
TT

Gazze dünyanın bakışını mı değiştirdi?

Özellikleri şekillenen yeni bir dünyada, bir grup genç, Filistin ve İsrail içini, bölgesel ortam ve küresel bilinci değiştirmeyi başardı. Peki, bu gerçekten oldu mu ve nasıl oldu?
İşgalci İsrail’in kaba kuvvetine karşı direnişiyle Gazze, dikkate alınması gereken küresel bir durum yarattı. Bu kez çatışma aynı değil ve aynı araçları kullanmıyor. Profesyonel gençlerin yönettiği bir mücadele, Demir Kubbe’nin gücünü ve kapasitesini, İsrail’in kendisini ilkel roketlerden koruma yeteneğini sorgulanır hale getirdi. Gazze halkı, Binyamin Netanyahu'nun ve onunla birlikte aşırılıkçı söylemin İsrail içini birleştirme yeteneğinin de sorgulanmasını sağladılar. Netanyahu, yeteneklerini sorgulayan muhalefet ile artık onun şişinmelerine inanmayan daha geniş bir kamuoyu karşısında içeride ne yapacağını bilemez bir halde görünüyor.
Gazzeli gençler, Netanyahu'yu İsrail'i korumakla görevli ve güvenliğinin birinci garantörü ABD önünde de çıkmaza düşürdü. ABD Başkanı Joe Biden'ın İsrail'in kendini koruma hakkına ilişkin açıklamalarına rağmen, ilk kez bir Amerikan başkanının kendi partisi içindeki ilerici kanadın güçlü bir baskısına maruz kaldığını görüyoruz. Demokrat Parti içindeki bu ilerici kanat, Michigan eyaleti Temsilciler Meclisi üyesi Filistinli Rashida Tlaib veya Minnesotalı Müslüman üye İlhan Omar değil, New York’tan seçilen Latin Alexandria Ocasio-Cortez, Biden’ın o olmadan yönetemeyeceği ilerici kanadın manevi babası Yahudi asıllı Bernie Sanders tarafından yönetiliyor. Demokrat Parti içindeki bu yeni farkındalık, ABD başkanının İsrail'e mutlak destek veren bir beyanda bulunmak konusunda elini kolunu bağladı. Geçmişte olduğu gibi, Netanyahu'nun Washington'da kendisine sonuna kadar açık bir kapı bulmasını zorlaştırdı. Netanyahu artık Barack Obama’ya yaptığı gibi başkanının etrafından dolaşıp, Kongre'ye doğrudan hitap edecek durumda değil. Kongre kapıları da neredeyse kapandı ve tüm bunlar Gazze gençliğinin küresel düzeyde geliştirdiği yeni etik duruş sayesinde.
Gazze'de yaşananlar dikkat çekicidir ki aynı zamanda, Araplar arasındaki Hamas Hareketi’ni "terörist" ya da bir Müslüman Kardeşler grubu olarak görüp, fark gözetmeme durumunun bazı dayanaklarını tamamen ortadan kaldırdı. Gazze'deki direniş, Arap dünyasında direnişi destekleme konusunda İslamcı, liberal ve aralarında yer alan akımlar arasındaki ideolojik bölünmeleri -riske girip- sona erdirdi demeyelim de aşmayı başardı. Ayırıcı ideolojik çizgiler arasındaki bu çözülme geçici olsa da esas olarak dikkat edilmesi gereken, bir değişimin gerçekleşmiş olduğu ve bir Arap liberalin artık geçmişte olduğu gibi Hamas Hareketi’ni eleştiremeyeceğidir.
Halk bazındaki bu değişim, resmi Arap söyleminde de yeni pozisyonlar yarattı. Mısır’ı örnek verecek olursak; Ahmed Ömer Haşem tarafından verilen ve Mısır devlet televizyonun naklettiği son Cuma hutbesinin, Mısır liderliğinin devletin söyleminin direnişi destekleyen popüler söylemle özdeşleştiğine dair açık bir mesaj olduğunu görürüz. Ahmed Ömer Haşem kimi zaman farklı çıkışlar yapan bir Ezher şeyhi değil, aksine o resmi iktidar kurumunun oğludur. Aynı şekilde uluslararası bir İslami sembol olan Ezher minberinden okunacak bir hutbenin etkisinin, Malezya’dan Endonezya, Afrika ve Latin Amerika’ya kadar uzanacağı biliniyor. Bu, ciddi siyasi sonuçları nedeniyle kendisine çok dikkatli bakmamız gereken bir değişim.
Körfez’den okyanusa kadar Arapların bu seferki pozisyonu farklı. Bu, Filistin direnişinin popüler Arap destek tabanının dirençli hale geldiğine dair İsrail'e net bir mesajdır. Geçmişte İsrail'in Arap kamuoyunda gerçekleştirmeyi başardığı bazı sızıntılara güvenmenin, bir tür yalancı gebelik gibi olduğuna dair gönderilmiş bir mesajdır. Bu mesaj, siyasi açıdan çıkmaz içinde olan İsrail içini bölgede olup bitenleri yeniden okumaya zorluyor.
Gazze’deki durum, daha geniş Filistin iç kesimlerine de yeni bir gerçeklik dayattı. İşgal altındaki Filistinliler ile 48 Arapları arasındaki bölünmeyi aşan bir durum yarattı. Nitekim Um el- Fahm’dan, Akka, Yafa ve Hayfa’ya İsrail içindeki Arap şehirleri protestolara tanık oldu. Kısacası Gazze, yeni bir Filistin gerçeğini de empoze etti.
Bu yeni gerçeklik, tüm Filistinlileri bu kriz sona erdikten sonra birkaç konuyu gözden geçirmeye zorluyor. Zira Gazze gençliği örneğin; Ramallah’ın zayıflığını, Otoritenin tüm oluşumlarıyla onu aşan bir halkı ne kadar yönetebildiğini ortaya çıkardı. Söz konusu liderlikler artık onları aşan ve geride bırakan bir aşama için uygun değiller, bu ise yeni liderliklerin ortaya çıkışının habercisi olabilir.
Gazzeli gençlerin söylemlerinde bu kez; çatışmanın, insan hakları, etik ve hukuki boyutuna odaklanmaya karar vermelerinin onlara uluslararası destek sağlaması ve yalnızca mali destek isteyenler grubundan çıkarması dikkat çekici. Gençler bu kez, direnişi kucaklayan halk tabanını korumak için ahlaki ve etik desteğe odaklandı.
Basitçe söylemek gerekirse, Gazzeli gençler Filistin-İsrail ihtilafını özüne geri döndürdü; Apartheid'i resmi bir politika olarak benimseyen işgalci bir devlet karşısında küresel vicdan tarafından terk edilmiş savunmasız bir halk. Tam da bu nokta, Oslo Anlaşmaları’nı ve sonrasını atlayarak çatışmayı ilk aşamalarına geri götürüyor.
Gazze gençliği, ABD'yi, çatışmanın taraflarını ağaçtan indirmeye yardımcı olacak bölgesel partnerler aramaya zorluyor. Bahsettiğimiz partnerler de ateşkes sürecine katılmak dışında artık önlerinde başka seçenek kalmayan Mısır ve Ürdün.
Filistinlilerin sahada yaptıkları, Filistin ve İsrail'de göz ardı edilemeyecek bir yerel gerçekliği empoze etti. Popüler ve resmî ideolojik sınırları aşan yeni bir bölgesel gerçeklik empoze etti. Ayrıca Yeni Zelanda'dan Avrupa ve ABD’ye halk protestolarını tetikleyen yeni bir küresel gerçekliği empoze etti. Bütün bunlarda, İsrail yanlısı lobilerin gündemini kontrol etmekte önemli bir role sahip oldukları geleneksel medyanın ötesine geçen sosyal medyanın payı büyük.
Özetle; siyaset, köken olarak yereldir ve herhangi bir ciddi yerel eylem dünyayı değiştirebilir. Gazze'deki gençlerin yaptığı da bu.