Memun Fendi
TT

İşgal ve özgürlük hakkında

Gazze'ye açılan savaş Filistinlilerin özgür bir halk olduğunu, ne düşünsel ne de zihinsel olarak işgal altında olmadıklarını, sadece topraklarının işgal altında olduğunu ortaya çıkardı. İsraillilere gelince, asıl işgal altında olan halkın onlar oldukları aşikar oldu. İsrail toplumu, Nazizm ile benzersiz deneyimleri sonucunda kurbanın celladıyla özdeşleşmesinden kaynaklanan bir nefret tarihi ile fertleri içten işgal altında olan bir toplum. Bu yüzden Filistin halkına karşı çirkin bir nefret ve ırkçılıkla dolular. İsrailliler Holokost'ta yaşadıkları trajediden başka bir şey görmüyorlar, her gün bize bunu hatırlatırken, Gazze'de bomba ve roketleri ile çocuk ve kadınları öldürüyor, evleri yerle bir ediyorlar.
Filistinli ise bunun tam aksi, o yalnızca toprağı işgal edilmiş, ama içeriden ruhu özgür bir insan. İnsanın içten işgal altında olduğunu hissetmesi, bir bilseniz ne kadar zordur. İnsanın normal doğasını, kişinin haksızlık ve adalet kavramlarına yönelik hislerini çarpıklaştırır.
Sömürgeci ve kolonyal deneyimlerin çoğunda, her zaman aklın ve ruhun işgal edilmesi temeldir. Afrika'daki Fransız sömürgeciliği, diş fırçalamak ve işgal edilen halkı yavaş yavaş rutin ve olağan bir davranış haline gelen günlük uygulamalara alıştırmakla başlardı. Bu uygulamalara ve sömürgeci fikirleri kabullenmeye alıştırma süreci, bireyi içten sömürgeleştirir ve böylece yeni alıştığı şeylere direnme fikri ortadan kalkar.
İngiltere’nin Sudan'ı işgal deneyiminde de İngilizler, Sudan'ı yönetmek ve idare etmek için Mısırlı askerleri kullanmıştı. İşgalci güç ile işgal altındaki halk ile aynı din ve kültüre sahip yöneticiler arasındaki bu yakınlaşma, işgal altında olanların işgalin doğasını anlamasını zorlaştıran bir kafa karışıklığına yol açmıştı.
Filistin insanının Filistin içinde, işgal altındaki topraklarda ve göç ettiği ülkelerde devam eden direnişi, İsrail'in 70 yılı aşkın süredir denemeye çalıştığı zihinsel işgal ve sömürgeleştirme sürecinin başarısız olduğunu her gün kanıtlıyor. Ayrıca, Filistinlilerin zaman geçtikçe topraklarını unutacaklarına dair sözler, ne sahada ne de Filistin ruhunda kendisine yeşerecek bir toprak bulamadı. Filistinliler toprakla ilgili hikayelerini çocuklarına, torunlarına ve onların torunlarına teslim ettiler. Siber dünyada elektronik fırtınalar olarak bilinen medya savaşlarında tanık olduğumuz 30 yaşın altındaki Filistinlilerin söylemlerinde bu, açıkça görülüyordu.
Filistinli gençlerin Facebook, Twitter, YouTube ve Clubhouse'daki söylemleri, konuşmaları ve tartışmaları mantıklı, tutarlı ve etkileyiciydi.
Filistinli gençler, Filistin meselesini insani bir mesele olarak sunmaktan vazgeçtiler. Artık onu hukuki ve insani bir mesele, işgal altındaki silahsız bir halkı insanlığın ulaştığı en modern ölümcül  imha silahlarıyla vuran gaspçı bir işgalci meselesi olarak sunmaya başladılar. İşgal, işgal altında bir halk, kaynağı Güney Afrika'daki apartheid deneyimi olan ırkçı bir siyaset meselesi olarak takdim eder oldular.
Batı, ister İngiltere ve Fransa'nın deneyimlerindeki sömürgecilik ve yıkıcılık, isterse dünyanın geri kalanıyla birlikte  Güney Afrika'da ortadan kaldırmayı başardığı apartheid olsun, bu kaynakları iyi biliyor ve anlıyor.
Filistinli gençler direnişin Hamas’tan ibaret olduğu ve Hamas’ın da bir terör örgütü olduğu söylemini çökerttiler. Filistinliler, işgalin seksenli yılların sonunda sahneye çıkan Hamas’tan önce de güzel olmadığı, aksine Hamas’tan sonra olduğu gibi çirkin olduğu düşüncesini sundular. Yani  mesele, Hamas değil, asıl mesele işgal. Zaman düzeyinde durum bu. Mekan düzeyine gelince, Hamas’ın bulunmadığı Batı Şeria hatta İsrail içindeki Filistin toprakları da en çirkin ırkçı ayrımcılığa maruz kalıyorlar. Hamas, neden değil sonuç. Bu sadece bir örnek.
Buradaki temel fikir şu; farklı direniş stratejileri benimseyerek toprak işgali ile başa çıkmak mümkün, asıl zor olan zihinlerin işgal altında olmasıdır. Akıl hapishanesi fiziksel hapishaneden daha ağırdır. Toprağı kontrol etmek şeklindeki doğrudan işgal, insanlar için dolaylı olan zihin işgali ve sömürgeciliğinden daha az tehlikelidir. 
İç işgalin, bu makalede açıklamaya yeterince yer olmayan daha geniş boyutları ve anlamları vardır. Bu nedenle sözün özü, İsrailliler akıl hastalıklarından ve bir zamanlar kurban olan ama bundan onu insanlığa ve insanların normal doğasına yaklaştıracak hiçbir şey öğrenmeyen cellat zihniyetinden kurtulmalılar. Zihin işgali, toprak işgalinden çok daha tehlikelidir, konunun özü ve temeli budur.