Hasan Ebu Talib
TT

Mısır'ın Afrika Boynuzu'na dönüşü

Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi’nin 27 Mayıs'ta Cibuti'ye yaptığı ziyaret, Etiyopya’nın Benishangul Bölgesi’ndeki barajın işletilmesiyle ilgili herhangi bir bağlayıcı yasal anlaşmayı imzalamayı reddetmesi nedeniyle iki ülke arasındaki ilişkilerde yaşanan gerilime ilişkin bir dizi soruyu gündeme getirdi.
Afrika Boynuzu'ndaki koşullar, bir bütün olarak es-Sisi'nin Cibuti ziyaretinin sonuçlarının ve etkilerinin okunmasını etkiliyor. Bir Mısır cumhurbaşkanı ilk kez Afrika’daki bu Arap ülkesini ziyaret etmektedir. Burası, Babu'l-Mendeb Boğazı'nın batı kıyısındaki coğrafi konumunun yanı sıra Kızıldeniz'i güneyden kontrol eden geçit olması nedeniyle oldukça önemlidir. Ayrıca Mısır için önemli bir ekonomik tesis olan Süveyş Kanalı ve küresel seyrüsefer için belirleyici bir unsuru temsil etmektedir.
Mısır ve Cibuti yaklaşık 4 bin kilometrelik coğrafi uzaklığa rağmen arasındaki koordinasyon, Afrika Boynuzu'nu istikrara kavuşturma ve Kızıldeniz'in güvenliği için oldukça önemli bir husustur ve her iki tarafın çıkarlarını temsil etmektedir. Bu bağlamda taraflar arasında görüşmelerin gerçekleştiği ve bazı önlemler üzerinde uzlaşıldığı duyuruldu.
Bölgesel güvenlik alanında, Cibuti'nin birden fazla askeri üsse ev sahipliği yaparak uluslararası ticarette oynadığı rolü görmezden gelmek zordur. Bunlardan ilki ve en büyüğü Fransız, sonuncusu Çin üssüdür. Bu, Çin’in sınırları dışında kurduğu bu ilk askeri üssüdür. Burada gözlem noktalarının yanı sıra terörle ve korsanlıkla mücadele için kurulan uluslararası misyonlar da vardır. Afrika Boynuzu'ndaki durum ile Arap Denizi ve Hint Okyanusu'ndaki uluslararası rekabet söz konusu üs ve gözlem noktalarının inşasıyla yakından ilişkilidir. Aynı bağlamda Mısır da Cibuti'de kendisi için bir dayanak arıyor.
Mısır ve Cibuti arasındaki ilişkilerin derinleştirilmesi yalnızca ekonomik ve ticari olarak değil, güvenlik ve baraj kriziyle ilgili diğer siyasi boyutları da içerek faydalı bir seçenek gibi görünüyor. Nitekim baraj krizi, adil ve bağlayıcı bir anlaşmaya ulaşılmasını engellemesinin ve güvenliği tehdit etmesinin yanı sıra Etiyopya'nın pozisyonunun reddedilmesiyle doğrudan ilgili olmayanlar da dahil olmak üzere tarafların çıkarını kötü etkiliyor. Abdulfettah es-Sisi ve Ömer Gulle, bundan dolayı bağlayıcı bir yasal anlaşmanın gerekliliği üzerinde anlaştılar ve verimli müzakerelerin önceliğini belirterek olası fırsatların kaçmaması için uyarıda bulundular. Cibuti'nin bu tutumu, Mısır-Sudan hareketi için bir desteği temsil ederken, diğer taraftan Etiyopya'nın reddedici pozisyonunun karşısında durmaktadır.
Mısır'ın kapsamlı, müzakereci ve barışçıl çözümün elden kaçırılmasına karşı yaptığı uyarı iyi biliniyor. Yapılan uyarı, uzun yıllardır bölgede devam eden istikrarsız durumla ilgilidir ve bu durum stratejik sabır politikasını tüketilmesinin ardından hangi seviyede olursa olsun başka alternatiflere başvurulmasına yol açacaktır. Buradaki askeri ve güvenlik düzeylerinde yaşanan bazı gelişmeler, bir yandan müzakere dışı alternatiflerle, öte yandan Afrika Boynuzu ve Nil Havzası’ndaki güç dengesinin yeniden yapılanmasıyla ilgili görünmektedir. Mısır ve Sudan güçlerinin karada, denizde ve havadaki askeri tatbikatları da bunlar arasında yer almaktadır. Tatbikatlar, Cumhurbaşkanı Sisi’nin Cibuti'yi ziyaret ettiği gün başladı. Bunun öncesinde geçen mart ayında, “Nil Kartalları 2” tatbikatı gerçekleştirildi. Ayrıca Mısır, Kenya, Uganda, Burundi ve Sudan ile çeşitli askeri, güvenlik ve istihbarat anlaşmaları imzaladı.
Mısır'ın bu yöndeki hamleleri, genel olarak Afrika'ya ve özel olarak ise Afrika Boynuzu ve Nil Havzası bölgelerine yönelimlerinde önemli bir değişiklik olduğunu göstermektedir. Bu iki bölge gerek karşılıklı etki ve büyük zorluklar gerekse Mısır’ın çıkarları üzerindeki etkisi dolayısıyla birbirleriyle bağlantılıdır. Mısır'ın bu yaklaşımı, pratikte güç dengesinde önemli bir düzenlemeye ve Mısır'ın önemli bir rol aldığı yeni bir denge haritasının yeniden inşasına yol açmaktadır.
Addis Ababa, Mısır’ın bu yeni yönelimlerinin, Kızıldeniz ve Kuzey Afrika'daki uzun vadeli hedeflerini etkileyen büyük bir sorun olduğunu fark etti. Bu, Sisi'nin Cibuti ziyaretinin ertesi günü, Etiyopya’da iktidar partisinin Başbakan Abiy Ahmed başkanlığında toplanan yürütme komitesinin ardından yapılan açıklamada açık bir şekilde dile getirildi. Bu açıklamada, Etiyopya'nın amacının Kızıldeniz'de nüfuzunu yeniden temin etmek ve Eritre ile karşılıklı çıkarlara dayalı ilişkileri yeniden kurmak olduğunu belirtildi. “Afrika Boynuzu'ndaki durumu izleyenlerin Etiyopya’nın burasıyla ilişkilerinin gelişmesinden memnun olmadıklarına” dikkat çekilen açıklamada, Addis Ababa'nın jeopolitik önemini sınırlandırmaya çalışan bölgesel tarafların olduğuna işaret edildi.
Mısırlı gözlemciler, ‘barajın işletilmesine ilişkin anlaşmanın reddedilmesi ve bölünmeler, iç savaşlar ve etnik çatışmalarla dolu Etiyopya gerçeğinin yanı sıra Tigray bölgesinde meydana gelen insan trajediler, Eritre güçlerinin bölgenin bazı alanlarını askeri olarak kontrol altına almasına izin verilmesi ve buradaki Etiyopyalılarının onurunun zedelenmesi’ gibi durumlar ışığında ilgili açıklamayı okuduklarında, Addis Ababa'nın Nil Nehri'nin suları üzerinde mutlak egemenlik iddiasındaki ısrarının uzun vadeli stratejisinin bir parçası olduğu kanaatine sahip oldular. Dolayısıyla Etiyopyalı yöneticilere, hiçbir şekilde sağlam bir zemine oturmayan hayaller yoluyla hareket etmeyi bıraktırarak, gerçeği olduğu haliyle görme yeteneğini geri kazandırma zorluğu devam ediyor.