İmil Emin
Mısırlı yazar
TT

Suudi Arabistan-Maskat… Gelecek yolu

Umman Sultanı Heysem bin Tarık’ın geçtiğimiz günlerde Suudi Arabistan’a yaptığı ziyaret, iki ülkedeki iki kardeş halkı birbirine bağlayan diplomatik ve dostluk ilişkilerinin derinliğini ortaya çıkardı. Yine bu ziyaret, gelecek yolunda atılmış olumlu ve özgün bir adımdır. Zira gelecek yolu, geçmiş dönemlerden özellikle de Körfez İşbirliği Konseyi döneminden farklı bir işbirliğine ve yardımlaşmaya ihtiyaç duymaktadır.
Her şeyden önce ülke liderleri düzeyinde yapılan ve sağduyu, bilgi ve öngörü içeren ziyaretlerin, koordinasyon düzeyini artırdığı, yeni işbirliği alanlarını açtığı ve gelecek haritalarını çizdiği söylenebilir.
Yine Umman Sultanı’nın ziyareti ve Riyad’daki dostları tarafından kendisine verilen ödül, büyük bir kardeş olarak Suudi Arabistan’ın inceliğini yansıttığı söylenebilir. Aynı zamanda bu ziyaret ve ödül, zor ve değişen koşullarda Basra Körfezi’nden Ortadoğu’ya uzanan sıkıntılı zamanlarda ortak bir tutum sergilemeye çalışan dostluğu da yansıtmaktadır.
Belki de okur, Kral Selman bin Abdülaziz’in Sultan Kabus bin Said’in vefatı dolayısıyla taziyelerini sunmak için 2020 yılında Umman’a yaptığı ziyareti hatırlıyordur. Bu ziyaret, halk nezdinde büyük bir etki meydana getirmişti. Herkes, Suudi Arabistan’ın sevgi ve muhabbetine tanık olmuştu.
Hiç şüphesiz geleceğe yönelik geniş umutlara ve son on yılda sekteye uğrayan Körfez ortak işbirliği konusunda büyük olanaklara yer vermesi, bu ziyaretin en faydalı ve güzel yönüdür. Ancak iyi niyet sahipleri, Körfez gemisiyle güvenli limana doğru ilerleyebilir.
Söz konusu ziyaret, bu coğrafyaya daha fazla endişe ve korku getirecek olası rüzgâr kaynaklarının yakınında yer alan bölgenin geleceğiyle ilgili birçok soruyu gündeme getiriyor. Bu da demek oluyor ki rasyonel hesaplara çok acil ihtiyaç vardır. Objektif beklentiler ve gelecekteki işbirliği planları netleşmelidir.
Basra Körfezi, 2000 yılından beri tabiri caizse artık bir 20 yıl yaşadı. Jeostratejik dönüşümler, savaşlar ve bazı ülkelerde değişen liderler, bölgenin haritalarını, gerçeklerini ve eğilimlerini etkiledi.
Aynı zamanda dünyanın bu bölgesi, küresel değişim rüzgarlarından, değişen küresel kutuplaşmalardan ve çatışmalardan uzak kalamadı. Bu durum, Körfez ülkelerinin uluslararası arenadaki varlığı konusunda en ufak bir anlaşmazlık olmadan şu an ve gelecekteki zorluklara karşı koymak için benzersiz bir Körfez işbirliğini zorunlu kılmaktadır.  
Umman Sultanlığı, bölgesel anlamda sorun çıkartmayan, aksine barış feneri olmaya gayret gösteren ve çatışan tarafları imkanları ölçüsünde uzlaştırmaya çalışan sakin ve düzgün bir yönetim olarak tanındı. Umman, Sultan Kabus döneminde bu konuda çoğu kez başarılı oldu. İşte Sultan Heysem bin Tarık da dostları ayırmaya değil de birleştirmeye çalışan aynı kardeşlik yolunda ilerliyor.
Suudi Arabistan’a gelince onun durumuna bakmak yeterlidir. Zira Suudi Arabistan, Körfez bölgesinde ve Ortadoğu’da merkezi bir konuma sahiptir. Ayrıca ekonomik dönüşümlerin yaşamın özünü temsil ettiği ve ülkelerin geleceğini resmettiği bir zamanda ekonomik gücünün yanı sıra Suudi Arabistan, dünya çevresindeki yaklaşık 2 milyar Müslümanın nezdinde vicdani ve manevi bir etkiye de sahiptir.
Belki de iki ülkeyi yöneten ileri görüşlü ruh, kaderin ortak yönlerinden birisidir. Nitekim Suudi Arabistan, ülkeyi muasır medeniyetler seviyesine taşıyan Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın öncülük ettiği 2030 Vizyonu aracılığıyla gelecek haritasını çiziyor. Sultan Heysem’in Neom Adası’nda ağırlanması, hem asalet ve çağdaşlık hem de modernite ve soylu Arap ruhunu muhafaza etme konusunda nasıl canlı bir örnek olunduğuyla ilgili son derece anlamlı bir durumdur. Öyle ki Neom Adası’nı beğenen Sultan Heysem, 2030 Vizyonu’nun uluslararası bir gelişme olduğunu belirterek bunun bölgesel ve küresel anlamda etkisinin olacağını dile getirdi.
Umman’a gelince Sultan Heysem, ülkenin coğrafi konumundan, stratejik öneminden ve imkanlarından yararlanarak sultanlığı farklı bir bölgeye taşımaya çalışan 2040 Vizyonu’na öncülük ediyor.
Bu ziyaret, hem dikkat çekici hem de önemli bir zamanda gerçekleşti. Zira Afganistan’dan çekilen Amerikan güçleri, öyle ya da böyle Irak’tan da çekilecek gibi duruyor. Bu da İran dosyasındaki dönüşümlerin yanı sıra enerji piyasalarında da köklü değişimlerin meydana geldiği bir zamanda bölgenin düzeni ve geleceği konusunda soru işaretlerine yol açmaktadır.  
Kısacası Suudi Arabistan-Umman işbirliği, Körfez’in geleceği için doğru bir adımdır.