Semir Ataullah
Lübnanlı gazeteci - yazar
TT

Çünkü bir şaheser

İlyada Destanı tarihteki ilk ve en önemli şiirsel destan mıdır? Peki onu, Homeros isimli âmâ bir Yunan’ın yazdığı doğru mu? Öyle olduğu söyleniyor. Ayrıca 12 şair tarafından yazıldığı da söyleniyor. Açıklandığı asır, ortaya çıktığı zamandan 12 asır uzaklıkta. O halde doğrusu nerede? Hiçbir dönem ya da mekanda değil. Atina tarihinin bir noktasında bir ya da bir düzine adam, insanlığa tarihin en güzel destanlarını bıraktı. İçinde şövalyelik, cesaret, ihanet, zayıflık ve kıskançlık var. Faslı ‘doktorun’ sırt çantasındaki ilaçlar gibi her türlü tanrı ve tanrıçayı barındırıyor. Savaşlar, çatışmalar, kan ve kayıplar var. En güzel duygusal yazılar ve şiirleri içeriyor. İçinde aşk hikayeleri var. Güzel ama onuru olmayan bir büyücü kadın var. Dedikodu, entrikalar, komplolar, aldatmalar ve söylentiler içeriyor. Şiir var. Ona işkence ediyorum, yalan söylüyorum, inanıyorum.  Bu destanda aşk acısı ve derin bir pişmanlık var: “Burada namusu ve şerefi olmayan bir kadın için ölümle boğuşuyoruz.”
Fakat Homeros ayrıntılarda ısrar ediyor: Romanlarda, destanlarda olduğu gibi… Ne coşkulu bir şair ve büyüleyici bir hatip: “Böylece savaş tanrısı Mars, denizlerin efendisinin üzerine azap kamçısını indirdiği o karanlık günleri hatırlayana kadar neredeyse Neptün'ü fark etmeyecekti. Böylece kalbi çarpacak, ruhu titreyecek, sendeleyecek, rüzgarı gidecek ve dikenleri ezilecek.”
Bu hâlâ yaşamakta olan metnin kaç bin yıl öncesine ait olduğunun bir önemi yok. Burada önemli olan, bunun da edebiyatta, klasiklerde, ölümsüz eserlerdeki başyapıtlar gibi olduğunu anlamaktır. Ömrü her yeni gelen nesille yenileniyor. Ne dili eskiyor ne de görkemi azalıyor: “İşte Odisseus’un her zaman dişlerini karıştırdığı mızraklar ve her zaman can aldığı kılıçlar ve onu koruyan ve kurtaran eski kalkanlar. Sonra işte duvarda asılı duran, parıldayan ve etraflarında dans eden o büyük ruhlar.”
İlyada Destanı’nı 20 yaşında okursanız 30’da tekrar okursunuz, 30 yaşında okursanız 70 yaşında okur, 70 yaşında okursanız artık bir daha okumazsınız. Çünkü artık onu ezberlemiş ve hafızanızın her yerine kazımış olursunuz. Ve onun uğrunda bir savaş başlatmayı ve ayaklarının dibinde Helenistler ve Truvalılar arasındaki ateşkesin yapılmasını, ada halklarının onun için bir şarkı söylemesini, gemi direklerinin kanla uğurlanmasını, zirvelerin zaferle karşılanmasını hak eden yiğit bir kadının tutkusu ve gözyaşları var.
İlyada Destanı’nın sırrı budur. Kartallar gibi yüzen bu körün gözlerine çarpan güçlü dalgaların ve kayaların üstünde, kelimelerin vadilerinde, mitlerin yollarında ve tüm hassas düşünceleriyle insan ruhunun derinliklerinde; ünlem işaretleri ve ah vahlarla yazılmış.