Mina Ureybi
TT

Biden, Kazimi ile görüşerek Irak'a ne sunabilir?

ABD Başkanı Joe Biden, Irak Başbakanı Mustafa el-Kazimi’yi 26 Temmuz'da Beyaz Saray'da kabul edecek ve bu Biden'ın göreve başlamasından bu yana ikili arasındaki ilk görüşme olacak. Bu görüşmeyle Irak Başbakanı yeni bir dış destek elde edecek. Kazimi Irak başbakanları arasında eşi benzeri görülmemiş geniş bir uluslararası destek kazanan başbakanlardan. Geçtiğimiz aylarda Riyad ve Abu Dabi'den Londra ve Vatikan'a kadar önemli siyasi başkentlerde ağırlandı. Son olarak da Brüksel'de hem destek hem de NATO Genel Sekreteri Jens Stolenberg'den NATO'nun Irak'taki misyonlarına devam edeceğine dair güvence aldı.
Ancak, Biden'ın göreve gelmesinden bu yana Iraklı bir yetkilinin ilk ziyareti olan Kazimi'nin Beyaz Saray ziyareti özel bir önem taşıyor. Irak, ülkede yeniden etkin olmayı amaçlayan terörist gruplarla mücadele etmek için silahlı kuvvetlerini destekleme konusunda halen ABD'ye bağımlı. Geniş bir iç desteğe sahip olmayan ve Washington'un desteği olmadan ayakta kalamayacak bir siyasi sistemi meşrulaştırmak için Bağdat’ın gözü Washington'da. Irak-ABD zirvesi aynı zamanda İran'a bağlı güçlerin Irak'taki Amerikan ve Batı nüfuzunu sona erdirme çabalarının yoğunlaştığı bir zamanda geliyor. Ziyaret, bu güçlerin ve Washington'un diğer muhaliflerinin ABD'yi Afganistan ve Irak'ta askeri ve siyasi olarak başarısız göstermek için mevcut tüm yolları araştırdığı bir zamanda gerçekleşecek. Herkes ABD'nin Afganistan'dan çekilmesini, Taliban'ın kayda değer ilerlemesini ve bunun bölgenin güvenliğini nasıl etkileyeceğini gözlemliyor. Hem Kazimi hem de Biden’ın yaklaşmakta olan görüşmeleri aracılığıyla ulaşmaya çalışacakları siyasi kazanımlar var. Toplantının Irak Başbakanı için önemi, Kazimi'nin seçimlere katılmayı düşünmese bile kendisini yeniden iktidara getirmesini umduğu Irak'taki yaklaşan yasama seçimlerinden 3 ay önce gelmesi. Kazimi, toplantıdan sonra çabalarını öven ve ABD'nin kendisine verdiği desteği teyit eden ortak bir açıklama yapılmasını umuyor. Daha fazla maddi destek alabilirse tabii ki memnuniyetle karşılanacak, ancak bu beklenmiyor.
Biden'a gelince, ülkede askeri varlığını genişletmeye kararlı olmasa bile Irak sahnesini etkileme kapasitesini göstermeye çalışacak. Ayrıca, ülkesinin terörle mücadele ve DEAŞ'ın terörü tekrar yaymasına izin vermeme taahhüdünü tekit etmesi de bekleniyor. Ancak ABD'nin Irak'taki çıkarlarını düzenli olarak hedef almaya başlayan İran'a bağlı silahlı gruplara karşı ülkesinin tutumunu belirleyip belirlemeyeceği belli değil.
Iraklılar ise bu ziyaretin Iraklı politikacılara değil, bir ülke olarak Irak'a neler sunabileceğini sorguluyorlar. ABD yönetimi ülkenin istikrarlaşmasını ve toparlanmasını sağlama konusundaki çabasında ciddiyse, Irak'ı desteklemesi için pek çok fırsat var. Biden-Kazimi görüşmesinde sunulması gereken bazı özel talepler var. Bunların ilki, Iraklıların öldürülmesinden ve Bağdat'ta Tahran'ın ajandasının uygulanmasından sorumlu milislere karşı sessiz kalmamak. Washington, üyeleri resmi olarak Irak hükümetinden maaş alan, ama devletin çıkarlarına aykırı hareket eden milislerin yayılmasını onaylamadığını açıkça belirtmeli. İkincisi, Biden Irak'taki yolsuzluğun boyutunu ortaya çıkarabilir, özellikle de ülkeden çalınan milyarlar genellikle Washington'un takip edilmesine ve izlenmesine katkıda bulunabileceği dolar cinsinden olduğu için. Üçüncüsü, Biden, Irak'taki seçimlerin dürüstlüğünü ve tarafsızlığını sağlamak için gerekli önlemleri belirleyebilir, aksi takdirde sonuçlarını tanımama tehdidinde bulunabilir. Yine ABD, bugün Irak'taki yaygın Kovid-19 salgınıyla mücadele için de destek sağlayabilir.
Ancak Biden'ın bu tür hamleler yapması pek olası değil. Kazimi ile ABD'nin bölgedeki hesaplarını yeniden gözden geçirdiği, Afganistan'daki askeri varlığını sona erdirmesiyle aynı ana denk gelen bir zamanda görüşüyor. Biden'ın selefi Barack Obama'nın yolunu izlediği, ABD'nin Irak işgalinin geride bıraktığı karmaşık sorunlara uygulanabilir çözümler bulmakla kendisini ve yönetimini meşgul etmek istemediği açıkça ortaya çıktı. Ancak Biden aynı zamanda, İran yanlısı milislerin mevzilerini vurarak selefi Donald Trump'ın yolunu da izledi, bu da Washington yönetiminin bu grupların oluşturduğu tehlikeyi kabul ettiğini gösteriyor.
Somut destek olmadan ve Kazimi'nin Washington'da elde etmesi beklenen destek açıklamaları bir yana, Kazimi'nin siyasi durumu, özellikle Sadr Hareketinin lideri Mukteda es-Sadr'ın hükümetine desteğine bağlı olduğu, bir sonraki hükümeti kuracaksa yine onun desteğine ihtiyacı olacağı için çok zorlaştı. Mukteda Sadr, yıllardır Sağlık Bakanlığı'nı üstlenen ve bazılarının geçen hafta Nasıriye'deki el-Hüseyin Hastanesi'nde çıkan trajik yangından sorumlu tuttukları Sadr Hareketine yönelik sert eleştirilerin ardından Ekim ayında yapılacak seçimlere katılmama kararı aldı. Geçen Perşembe günü yaptığı kısa bir konuşmada Sadr, “Mevcut ve gelecekteki hükümette bize mensup olduğunu iddia edenler dahil herkesten elimi çektiğimi açıklıyorum” dedi ve “herkesi ya güçsüz ya da ihmalkar” addetti. Sadr'ın yaklaşan seçimlerde Irak parlamentosunda en fazla sandalyeye sahip olması bekleniyordu. Lideri olduğu Sairun İttifakı şu anda parlamentoda 329 sandalyeden 54'üne sahip. Sadr seçimleri boykot etme pozisyonundan geri adım atmazsa, eski başbakan Nuri el-Maliki veya Bedir Tugayı lideri Hadi el-Amiri gibi İran'a sadık güçler ve şahsiyetler seçimlerde öne geçip bir sonraki hükümeti kontrol edebilirler. Irak'taki iç siyasetin ayrıntılarının, artık çoğu ABD yetkilisini ilgilendirmemesi Kazimi için bir şansızlık. ABD bölgede hesaplarını gözden geçiriyor, Kazimi, Irak istikrara kavuşmadan Ortadoğu'nun istikrara kavuşmasının imkansız olduğuna onu ikna etmeli. Gerçekten de son yıllarda ortaya çıkan bu. ABD, terörizm ve İran'ın bölgedeki genişlemesiyle mücadele çabasında ciddiyse, Irak bu stratejiyi gerçekleştirmenin en önemli parçasıdır. Ancak duyduğumuz ve bazen güçlü kanıtlarını gördüğümüz komplo teorileri geçerliyse, neo-muhafazakarların Irak'ı içine ittiği yaratıcı kaos devam ediyor ve duruma hakim olmayı sürdürüyor. 11 Eylül 2001 saldırılarından 20 yıl sonra, ABD terörizmin her türünü yenebilecek mi, yoksa militanlara ve anarşistlere yeni bir kisve altında da olsa yeniden yayılmaları için yeni bir fırsat mı verecek? Cevabı Irak'taki politikası gösterecek.