Nebil Amr
Filistinli siyasetçi ve yazar
TT

Filistinliler İsrailliler ile doğrudan bir yola mı giriyor?

Filistinliler arabulucuların İsrail ile kronik çatışmaları ile ilişkili herhangi bir meselede ve hatta çözüm odaklı olmak yerine krizleri yönetmek olarak adlandırılan durumlarda ilerleme kaydetme konusundaki mütevazı yeteneklerinden nihayet vazgeçtiler. Çünkü arabulucular, Filistinlilerin İsrail ile ilişkilerindeki küçük büyük her konuda abartılı müdahalelerde bulunmalarına rağmen uzlaşı sağlamada tamamen başarısız oldular.
Arabulucuların en büyüğü ve en faal olanı ABD. Filistin’in yönetim olarak güveninin ve bağımlılığının artmasına rağmen ABD’nin gösterdiği çabaların toplamı, Filistinlilerin asgari ihtiyaçları karşısında yetersiz görünüyor. Gerek başlangıçta bol bol verilen ancak sonunda mütevazı bir hale bürünen ekonomik destek konusunda, gerekse bir sonraki aşamanın siyasetten tamamen arınmış, ekonomik çözümler olmasına zemin hazırlayacak bir dizi acil önlemle değiştirilmek üzere masadan kaldırılan siyasi yolda çabaları yetersiz.
ABD’li arabulucu Filistinlilere karşı İsrail'le var olan dosyaların Joe Biden yönetiminin şu an gündeminde yer almadığı konusunda netti. Bu da Filistinli yetkilileri yeni olmasa da farklı seçenekleri düşünmeye yöneltti. “İki nokta arasındaki en kısa mesafe düz bir çizgidir” sözünden hareketle İsrail’e doğrudan yönelme emareleri gözükmeye başladı. Nitekim onlarca yılı faydasız girişimlerle yiyip bitiren, hatta beklenen sonuçların tam tersine yol açan arabulucuların dolambaçlı yollarında vakit kaybetmeye gerek yoktu.
İsrailliler, önceden de şimdi de Filistinlilere aracılara güvenmekten vazgeçmelerini tavsiye ediyorlar. Veren de engelleyen de kendileri oldukları sürece Filistinlilere “Doğrudan Ra's en-Naba’ya gelin. ABD’lilerde bulduğunuzdan daha iyisini bizde bulacaksınız” diyorlar.
Bazı Filistinliler İsrail’e doğrudan gitmeyi onaylanmış bir politika olmadan bir seçenek olarak görse de bu risksiz değil. Batı Şeria ve Gazze'deki şiddetli krizlerin ağırlığı altında ezilmiş ve bölünmüş Filistinliler, her gün İsraillilerden kendilerine ne verdiklerini ve neleri esirgediklerini aşırı titiz bir şekilde belirten açık mektuplar alıyorlar. Verilen şeyler sadece yaşam ve namaz kolaylıkları. Esirgenen şeyler ise hayalini kurdukları şeyler: Bağımsızlık ve devlet.
Bu durum karar vermekten sorumlu Filistinli yetkilileri iki ateşin arasında bırakıyor. Vizyonlarına göre kendi çıkarlarına olan herhangi bir şeyi taahhüt etmekten kaçınmaya devam eden aracıların ateşi ve Filistinlilerin bugünü ve geleceğinde çıtayı düşürmeye devam eden İsrailli düşmanın ateşi. Filistinlilerin bundan sonra hangi tarafa yaslanacaklarını seçmeleri gerekiyor.
Filistinlilerin, üzerlerine bazı umutlar inşa edecekleri avantajlar sağlayamayacaklarını bilerek arabuluculara tutunmalarının tek gerekçesi, arabulucuların kendileriyle düşmanları arasında ince de olsa bir tampon oluşturmalarıydı. Arabulucular bir çözüme ulaşmak için ciddi bir çalışma aşamasındaydılar. İsrail'in yalnızlaştırmaya yönelik devamlı çabası karşısında Filistinlileri desteklediler. Ancak Eski ABD Başkanı Donald Trump döneminde kaybolan bu destek, Biden döneminde Filistinlileri siyasi bahislerde umutsuzluk durumundan çıkarmak için yeterli değil.
Başarısız arabulucuların ateşi ile baskıcı İsraillilerin ateşi arasında Oslo’nun mantığına, mekanizmalarına ve şartlarına alışmış olan Filistinliler tüm bunlardan farklı üçüncü bir yola gidecek mi?
Herhangi bir Filistinli yetkili bu soruya yanıt vermeye yanaşmadı.