Fayez Sara
Suriyeli gazeteci-yazar
TT

Suriye... Tek parça mı paramparça mı?

Suriyeliler ülkelerinin geleceğini düşündüklerinde, çoğu, gelecekte tek parça halinde bir Suriye görüyor. Suriye halkının tüm bileşenleri arasında bu fikre sahip kimseler bulunuyor. Tüm etnik, dini ve mezhepsel gruplar arasında bu fikri savunan kimseleri bulabilirsiniz. Hepsi de bu fikirlerini yakın tarihe, Suriye’nin tek otorite ve tek bayrağa sahip olduğu 2011 yılı öncesine dayandırıyor. Rejimin, değişim talep edenlere ve ülkenin ve vatandaşların geleceği için daha fazla özgürlük, adalet ve eşitlik isteyenlere savaş açmasından önceki zamanlara… Bu tarihten sonra, özellikle savaşa teşvik eden bölgesel ve uluslararası unsurların doğrudan ve dolaylı olarak yaptıkları müdahalelerle Suriye’deki savaş giderek şiddetlendi.
Suriyelilerin tek devlete, tek bayrağa, tek otoriteye ait olmaya alışmaları, gelecekte tek bir parça olmaya yönelmelerinin tek nedeni değil. Bilakis bunun tarih, ilgi alanları ve kültür dahil olmak üzere birçok nedeni var. Suriye’de, her ne kadar detaylarında farklılıklar olsa da aynı fikri benimseyen bir siyasi kültür ve o kültüre ait örgütsel ifadeler var. Bu siyasi kültürde tek parça Suriye fikriyle çelişen herhangi bir yaklaşım yok. Bağımsızlıktan sonra ülkeyi yöneten tüm siyasi rejimler, aralarındaki farklılıklara rağmen aynı çizgide durmuş ve tek parça Suriye fikrini vurgulamışlardır.
Baba ve oğul Esed yönetimi altındaki Baas rejimi teorik olarak tek parça Suriye fikrinden ayrılmamış olsa bile, Suriye’ye kendileriyle alakalı bir isim vererek ülkeyi “Esad'ın Suriye'si” olarak adlandırdı. Suriyelilerle ilişkilerinde en üst düzeyde güç ve boyun eğdirmeye dayalı baskıcı bir rejim yarattı. Ülkeyi mezhep siyasetine göre yönetti. Halkın tüm bileşenleri üzerinde zorla hakimiyet sağladı. Rejimi korumak için halkın bileşenlerine karşı veya bu bileşenlerin arasında çatışmalar oluşturdu. Suriye iç savaşında son on yılda yaşanan gelişmelerin de teyit ettiği üzere rejime karşı yapılan her isyanı patlayıcı bir unsura dönüştürdü. Özellikle iki hususta belirleyici bir rol oynadı; Birincisi, çatışmanın militarize edilerek herkesin muharebe meydanlarına itilmesi, ikincisi ise mezhepçi, dinsel ve milliyetçi fanatizmin derinleşmesi ve gerilimin had safhaya ulaşması.
Şu an Suriye’de doğal olarak birçok taraf var. Bir taraf, bazen çelişkili olsa da çok sayıda saikten dolayı rejimin politikalarına uyum sağlayan, onunla iş birliği yapan ve rejimin iyiliği için çalışan, özellikle de Esad'ın müttefikleri olan Ruslar, İranlılar ve Suriye'de savaşması için toplanan milislerden oluşuyor. Bir taraf, ABD ve Türkiye de dahil olmak üzere Suriye halkının dostları arasında sayılan bölgesel ve uluslararası güçlerden oluşuyor. Diğer bir taraf ise, DEAŞ ve El Nusra da dahil olmak üzere aşırılık yanlısı ve terörist gruplar ile muhalefete bağlı İslami yönelimli silahlı oluşumlardan oluşuyor. Yaşananlar sonucunda Suriye'de birçok fiili otorite kurulmuş durumda.
Bunların en önemlisi şu üç tanesidir;
İlki, kuzeydoğu Suriye otoritesidir. Haseke, Deyrizor, Rakka ve Halep vilayetlerinin bazı kısımlarını kontrol eder ve “Suriye Demokratik Güçleri (SDG) tarafından yönetilir. Bu güçlerin ana çekirdeği, Amerikan koruması ve desteği alan Kürt Demokratik Birlik Partisi (PYD)’dir.
İkinci fiili otorite, kuzeybatı Suriye otoritesidir. Halep, Rakka, İdlib ve Lazkiye vilayetlerinin bazı kısımlarını kontrol eder. Türk kuvvetleri tarafından, konuşlanma alanlarında doğrudan veya Ulusal Koalisyon, Suriye Geçici Hükümeti, muhalefete bağlı silahlı oluşumlardaki müttefikleri aracılığıyla veya El Nusra cephesinin halka dönük yüzü olan Heyet Tahrir El Şam ve onun Kurtuluş Hükümeti aracılığıyla dolaylı olarak yönetilmektedir.
Üçüncü fiili otorite, Esad'ın otoritesidir ve kontrolü sahil de dahil olmak üzere ülkenin güneyi ve merkezi boyunca Halep'e kadar uzanır. Esed rejiminin bu alandaki kontrolü, Ruslar, İranlılar ve İran'a bağlı Şii milisler tarafından paylaşıldığı için sınırlıdır.
Fiili otoritelerin temel özellikleri, varlıklarını koruyan ve o ülkelere ait silahlı kuvvetler de dahil olmak üzere onlara çeşitli şekillerde destek sağlayan müttefik bir dış devlete tamamen bağımlı olmalarıdır. Ülke içinde milislerine ve dış devletlerle derin bir bağı bulunan yerel organlara güvenirler. Bu üç otorite de kendi bölgeleri üzerinde şu ya da bu şekilde kontrol eksikliği yaşıyor. Yetkililerin zaman zaman yaptığı açıklamalara göre bu durum DEAŞ’ın her alanda ortaya çıkmasına ve faaliyet göstermesine yol açıyor. Üç bölgenin sakinleri de kötüleşen güvenlik, ekonomik ve sosyal koşullardan, kötü yönetimden ve yolsuzluktan muzdaripler.
Fırat’ın doğusu ve kuzeybatı Suriye’de açıkça görülen, bu fiili otoritelerin yönetimi altında yaşananlar, bunlardan herhangi birinin siyasi bir varlığa dönüşmesinin imkânsız olduğunu göstermektedir. Amerikalı ve Türk destekçiler, Kuzey Suriye’deki iki farklı bölgeden birbiriyle ilişkili iki taraf üzerine bahse girmekten daha çok tek bir Suriye varlığına yönelik bir çözüme odaklanıyorlar.
Esad rejimi, umut edilen Suriye’nin tesis edilmesi için gerekli siyasi gücün kendilerinde olmasını gerektiren üç noktaya güvense de mevcut hali ile Doğu Fırat ve kuzeybatı Suriye’deki örneklerden pek de farklı bir durum arz etmiyor. Bu üç nokta; tek parça Suriye’nin kendilerine miras kalması, Rusların bölgesel ve uluslararası ilişkilerin normalleştirmesi için gösterdikleri istisnai çabalar ve uluslararası kuruluşlarda halen devam eden uluslararası tanınma. Ancak bu noktalar, rejimin kötüleşen koşullarının, politikalarının ve uygulamalarının yol açtığı, cezasız kalınması mümkün olmayan suçların üstesinden gelmek için yeterli değildir.
Suriye meselesinin incelikleri, özellikle mevcut fiili otoriteler, Suriye’nin tek parça haline gelmesi için çözüm bulunması ve işleri tek bir Suriyeli otoritenin ele alması olasılığı için bir siyasi tarafı seçmenin ne kadar zor olduğunu gösteriyor. Suriye'ye müdahale eden bölgesel ve uluslararası güçlerin, ister Suriye’deki gibi şiddetli çatışmalardan muzdarip grupların bölünmesinden dolayı, isterse de Lübnan ve Irak’ta olduğu gibi keskin ayrılıklara sahip gruplardan oluşan toplum yapısının siyasal krizler sebebiyle bölünmesinden dolayı oluşacak olan yeni bir fiili otoriteye karşı çıkmaları ise tek parça Suriye ihtimalini güçlendiriyor. Irak Kürdistan bölgesinin durumu, gerçekte uzun yıllar devlet olarak kaldıktan sonra 2017 yılında bir referandum yaparak artık resmi bir devlet olduğunu ilan etmesinin bölgesel ve uluslararası güçlerin reddetmesi sonucu neler yaşanacağına örnek gösterilebilir. 2017 referandumu, Kürtlerin her zaman güçlü bir müttefik ve destekçi olarak gördükleri ABD’nin katıldığı ve önderlik ettiği gizli bir anlaşma ile engellenmişti.
Suriye'de çözüm konusunda bölgesel-uluslararası uzlaşmaya varılana, taraflar arasında güç birliği yapmak ve yeni ve tek parça halinde bir Suriye’nin kurulması döneminde birlikte ve uyum içinde çalışmak için bir formül bulunana kadar bu fiili otoritelerin görevde kalacaklarını söylememiz gerekir. Tek parça Suriye’nin geleceğinde bu fili otoriteler olmayacak. Esed rejimi ve benzerleri de olmayacak. Çünkü artık bunların zamanı geçti.