Abdullah Utaybi
Suudi Arabistanlı yazar. İslami akımlar araştırmacısı
TT

Ilımlı Taliban ve radikal örgütler

Washington, ABD’yi hedef alan 11 Eylül 2001 terör saldırılarının ardından Afganistan'ı sığınak olarak kullanan el-Kaide'ye karşı şiddetli bir savaş başlattı.  Taliban’ın varlığı bunu yapmasının önüne geçmedi. Başkan George W. Bush TV ekranlarına çıkarak "el-Kaide’nin Afgan sığınağında kalmasına izin veren" Taliban’ın egemenliğinin sona erdiğini duyurdu.
Başkan Biden, yaşananların 20’inci yıl dönümünden iki ay önce Afganistan'dan çekilmeye ve ülkeyi artık ılımlı bir dini hareket addedildiği ve Doha'da imzaladığı anlaşmalara uyacağı için Taliban Hareketi’ne bırakmaya karar verdi. Geri çekilme sürecindeki ABD-Taliban koordinasyonu dikkatleri çekmeli. Nitekim bu Biden ve yetkililerinin açıklamalarında açıkça ifade edildi. Meslektaşımız Huda Salih’in Al-Arabiya’nın internet sitesinde yayınlandığına göre ABD'nin geri çekilmesinin düzenlenmesiyle ilgili tavsiyelerin bir kısmının, İran’da ikamet eden Şura Konseyi Başkanı ve müftüsü, el-Kaide’nin üçüncü adamı Ebu Hafs el-Moritani’den alınması paradoksal. El Kaide lideri özetle “ABD içinde bulunduğu çıkmazdan çıkmak ve doğru yola yönlendirmesi için kendisine fikirlerini sorduklarında Amerikalılara duyduğu sevgiden değil,  Taliban ve Afganistan’ın çıkarına olduğu için doğru yolu gösterdiğini” söylüyor.
Taliban, geri çekilmeyi örtbas etmek için geniş çaplı olarak ılımlı bir hareket şeklinde pazarlanıyor. Bu siyasi ve geçici bir adım olarak anlaşılabilir. Ancak siyaset oyunları ve zorunlulukları tarihin mantığını ve eşyanın doğasını değiştirmez. Ya Taliban yerel bir köktendinci hareketten bir siyasal İslam grubuna evrilirse?     
Kabil Havalimanı saldırısının ardından Biden ve bazı yetkilileri Taliban ile koordinasyonun üst düzeyde olduğunun altını çizdiler. Ancak terörün arkasında daha küçük örgütler var ve DEAŞ-Horasan ve Hakkani Ağı’nın adı sıklıkla geçiyor. Gelecekte başkalarının da adı geçecek. Bu bağlamda önemli olan, köktendinci hareketler arasında ayrım yapma ve bazılarını ılımlı, bazılarını aşırıcı olarak sınıflandırma bahsinin Mısır, Suriye ve birçok ülkede başarısızlığı kanıtlanmış bir bahis olmasıdır. Deneyimler mevcuttur ve tarih kendisine tanıktır.
ABD’nin çekilme hakkına kimse itiraz edemez. Bu karar konusunda ABD'de bir oybirliği var. Ama bu şekilde değil. İster askeri operasyonlar isterse üstünlüğün Taliban'da olduğu ve ABD’nin kendisinden iş birliği ve kolaylık sağlamasını istediği tahliye girişimleri açısından olsun istihbarat raporlarında itiraf edilen büyük hatalarla olmamalıydı. 
Çekilme henüz tamamlanmadan önce hızla Afganistan'da insan hakları, kadın hakları ve diğer Batılı insani değerlerden bahsetmeye geçiş yapılması garip. Görünen o ki bundan maksat, tarihte, felsefede ve siyasette henüz kapatılma zamanı gelmemiş ve şartları tamamlanmamış olan bir sayfayı kapatmak.
Siyaset oyunlarını anlamak iyi bir şeydir. Ancak bu herhangi bir şekilde Batılı bir siyasi taraf, insan hakları örgütü ya da medya kurumu bunu yaptı diye onların peşine takılmak ve bu oyunlara katılmak anlamına gelmez. Zira köktendinci tehdit, ilk etapta Müslüman ülkeleri ve halkları hedef alıyor. Bu nedenle meydana gelen tüm irrasyonel dalgalanmalara karşı uyanık ve tetikte olmak, bunların boyutlarını ve gelecekteki etkilerini dikkatlice okumak bu ülkelerin görevidir.
Afganistan’daki geniş alanı Arap ve İslam ülkelerine karşı kullanabilecek köktendinci tehlikeyi hafife almak, Arap ve İslam dünyasındaki ülkeleri ve siyasi sistemleri tehdit eden yeni bir köktendinci bahara zemin hazırlamaya ortak olmaktır. Mesele, sadece bir siyasi yaklaşımdan ve ona hızlı tepki vermekle yetinmekten, gelişmelerle etkileşime girmekten daha derin ve karmaşık.
“Yalın tehlike”, örtülmek istenen, araştırmacıların ifşa etmemesi, inceleyenlerin atıfta bulunmaması için kendisi hakkında sistematik bir dezenformasyon uygulanan bazı net sahneler ve yakın tehlikeleri tarif eden Peygamberimizin bir ifadesidir. Şimdi olup bitenler de böyle bir anlamı ortaya çıkaran tarihi anlardan biri. Tüm senaryolarında gelecekteki yıkıcı tehlikesinin büyüklüğüne rağmen, kendisine yönelik bilimsel ve medyatik yaklaşım, bu manalarının ve sonuçlarının ayrımına varacak seviyede değil.
Hiçbir siyasi liderin kararlarında siyasi rakibinin arkasına saklanıp, uygulamada parmağı olmamasına rağmen sorumluluğu ona atfetmesi iyi değildir. Siyasetçilerin kendilerine tanıdıkları alana göre hareket eden "ordu generallerinin" kararlarının arkasına saklanması da...
İsimler anlamların aksini ispatlamaz. Bu nedenle bazı siyasi İslam gruplarında meydana gelen değişiklikler, sadece ve sadece biçimseldir ve çok geçmeden yok olacak geçici çıkarlar içindir.      
Kaos, Afganistan'da mevcut aşamanın en belirgin sloganıdır. Bazı Batılı ülke liderleri kaosun büyüklüğünden ve ABD'nin Afganistan'dan çekilmesinin neden olduğu kafa karışıklığının boyutundan bahsediyorlar. Hiç kimse siyasal İslam ve dini şiddet grupları kadar kaostan yararlanamaz. Bunun en iyi delili, hatırlarsak, Arap Baharı olarak bilinen dönemde Mısır'da yaşananlardır. Sina'daki terör örgütlerinden Hamas Hareketi’ne, Lübnan Hizbullahı’ndan Mısır'daki tüm İslamcılara, içerideki ve dışarıdaki tüm köktendinci gruplar, sınırsız Batı desteğinin gölgesinde iktidarı ele geçirmesi için Müslüman Kardeşler cemaati ile mükemmel bir uyum ve koordinasyon içinde hareket ettiler. Bu dönem halen yakındır ve hatıraları da canlıdır.
ABD ve Taliban arasındaki mevcut durum geçici bir ateşkese benziyor. Bu ateşkes sona ermeden herhangi bir gerçek veya etkili bir değişim hakkında hüküm vermek mümkün değil. Ancak ideolojinin gücüne dikkat edilmeli, mantıkla ya da gerçeklikle desteklenmeyen bir siyasi ya da medyatik arzu nedeniyle işler bir uçtan diğerine değişmez. Tarihin hareketi bu kadar basit bir şekilde ele alınamayacak kadar tehlikelidir.
Taliban Hareketi, politikaları, yönelimleri ve kararları Afgan halkının ve dünyanın nezdinde yargılanacak. Bu mesele sadece kendi elinde ve kararları alacak olan da o. Önündeki seçenekler açık ve net.
Bazı Arap ülkeleri, özellikle pratik deneyime sahip olanlar, bu yanan bölgelerle başa çıkarken önceki deneyimlerden yararlanabilirler. Ya da sahneyi anlamak, gelişmelerini izlemek ve algılamak, ardından da etkilemek için geleceğe dönük vizyonlar oluşturmak amacıyla bilimsel bir uzmanlık ile diğerlerinden ayrılabilirler.