Ömer Özkaya
Yazar
TT

Mission impossible or possible

Gerçeklerin öğreticiliği tüm üniversite ve akademilerin müfredatından üstündür. Dünya’nın bu niteliğini bilmeyenlerin kalem ve klavyeleri nesnel durumu hep pass geçerler. Çünkü "gerçekler"i pinpon topu gibi oynatanlar, stratejik, askerî ve diplomatik "sihirbazlar"dır. Dillerinde "gerçekler" vardır. Bu "gerçekler" ile "büyülenenler" allame-i cihan olarak kibirden bir sfenks gibi dururlar.
Afganistan jeopolitiğini ve jeostratejisini algılamayan sayısız figürün bu noktadaki "usta”lığını "stratejik sihirbazların" olağanüstü "algı köreltici" maharetine bağlamak yerinde olur. Tarihsel gerçekler de bu yöndedir. Motto da tarihseldir: "Kente sihirbaz geldiyse, evde mutlaka bir nöbetçi bırakın ki sizler temaşada iken, birikimler uçup gitmesin". Bu mottonun güncel versiyonu "Dimyat’a pirince giderken, evdeki bulgurdan olmayın" şeklindedir.
Afganistan'daki "sihirbaz"ı görmeyen ve bu ülkeye kilitlenen "beyinler" hâlâ algı köreltici bir stratejik senaryoyu görememektedirler.
Batı için Roma İmparatorluğu’ndan beri Çin ve Hindistan’a ulaşma azmi ve hırsını tarih yazmaktadır. Bunun için de Ortadoğu ve merkezî Asya’nın aşılması gerekmektedir. Sorun ve strateji sarmalının başladığı yerler Libya, Mısır, Suriye, Lübnan, Türkiye, Irak, İran, Tunus, Cezayir ve tüm Ortadoğu’dur.
Dün sadece Batı'nın aşmaya çalıştığı bu Jeopolitik parkuru bugün Çin ve küresel gruplar, Avrupa ve nerdeyse tüm aktörler de "aşmak" için odaklanmışlardır.
Afganistan üzerinden tüm dünyanın şekillendirilmekte olduğu gerçeğini bilenler için, "asıl işler" "evin içinde" olmaktadır. Bunun için de birçok ülke önlemler almaktadır. Bu önlemlerin en stratejik olanları Julian Assange ve Edward Snowden dosyaları ile başlamaktadır.
Bu bağlamda "Çin gerçeği" ile ilk karşı karşıya gelenler Türkler’dir. Fakat Türklerin buradaki tarihsel birikimi başka ülkeler tarafından ele geçirilmiştir. Konunun uzmanları başta Orhun Yazı-Anıtları olmak üzere Çin ile ilgili tüm verileri toplamış, değerlendirmiş ve stratejiyi örmüştür. Bu eşsiz jeopolitiğin jeostrajesini yıllardır işleyenlerin ve işletenlerin buldukları manivelalar sıradan fakat sonuçları sıradışıdır.
Dr. Joseph Sisco’nun jeopolitik.ve jeostratejik alış veriş merkezinden strateji satın almak için adım atmışsanız, James Spain’in ve Alexander Haig’in yürüttüğü yeni küresel jeostratejik haritalar operasyonlarını izlemişseniz Afganistan'da sürpriz hiç bir gelişmenin olmadığını bilirsiniz.
Caspar Weinberger’in nerdeyse kırk yıl önce deklare ettiği "ABD dünyanın jandarması olmak zorunda değildir, NATO’da sorumluluk ve yükümlülükler diğer üye ülkeler (Avrupa) tarafından da paylaşılmalıdır” talebini daha yenilerde Trump’ın çok ticarî bir deyimle ifade etmesinin anlamını pas geçmemek gerekmektedir.
Diplomaside ABD’nin menfaatlerini öncelemeyen ülkelerin ve liderlerinin strateji bilmediği kabul edilir. Küresel ligde yer almanın kuralları vardır: "Paktsal yükümlülükler öncelikli, ülkesel menfaatler mutlaka ihmal edilir" yasası en önemlisidir. Strateji, tarih bilgisi, askerî deha ve diplomasi ikincil üyeler için burada devreye girer.
Aslanı aslan ve bilge yapan ise coğrafyanın yerlisi olmayanın, coğrafyanın cahili olacağını bilmek ve payı buna göre bölüştürmektir. "Av"ı paylaştırmada temel kural, bütün avı aslana verip onun takdirini beklemektedir ki bu da doğadaki en eski yasadır. Yine bilge aslan bilir ki avı adil bölmezse önüne av yakalayıp getiren yavaş yavaş yok olur. Bu durumda aslanın dersini iyi okumuş olması ön koşuldur.
Bu konuda çok ünlü Suudi bir politikacı, "ABD’ye çok bağlandınız" diyen ülkenin dış işleri bakanına, "Dünya’da, doğa, strateji, diplomasi, istihbarat, akıl ve gücünü ve haddini bilmek gibi kavramlar var. Stratejik işbirliği demek yükümlülük ve menfaat dengesi demektir" yanıtını verir.
“Aslan, aslanın kurdudur, aslanın kurdu olmaya kalkmayın” diyen kadim okullar, aslan olmanın külfetine ve maliyetine dikkat çekerler. Küresel hegemonya kavramı aslanların oyununu ifade eder. Afganistan’da olan da budur. Fakat nasıl bir oyun? Bilinmeyen, oyunun niteliği ve cinsidir.
Ormanın yeniden dizaynını içeren bu oyun için yüzyıldır hazırlananlar var. Humeyni Rejimi’ne geçiş, Irak-İran Savaşı, Kuveyt’in işgali, Irak'ın bölünmesi, SSCB’nin Afganistan’ı işgali, Kıbrıs Barış Harekâtı, Yunanistan’ın NATO’ya dönüşü, Türkiye’de afyon ekiminin yasaklanması, Türkiye’nin AB kapısında bekletilmesi, Balkanların ufalanması, radikal dinsel örgütlerin yaygınlaşması, SSCB’nin dağılması, Türkiye ile İslam ülkelerinin yakınlaşması, Ortadoğu ve Orta Asya da "etnik" kartların masaya sürülmesi gibi çok sayıda madde bu dosyanın konusu.
Stratejinin bin bir türlüsünün aynı anda devreye alınıp kullanıldığı bir süreçte ne olup bittiğini anlamak için İngiliz istihbaratı gibi sahada olmak, Fransız akademisyenler gibi derinlikli çalışmak, Almanlar gibi teknik analiz yapmak, Ruslar gibi etnik dinsel yarıklar aramak, Çinliler gibi gözetmek ve Amerikalılar gibi vizyona sahip olmak gerekmektedir.
Kâr ve zarar çok karmaşık akıl oyunları içerir. Yenilgi ve galibiyet de. ABD, NATO ve bileşenlerinin Afganistan'da oyunu kaybedip karşı oyuncuyu kazandıklarını saptamak olanı biteni açıklamaya çok az da olsa yetecek verileri sağlamaktadır.
Bunun yanı sıra mümkün olandan mı "possible" yoksa mümkün olmayandan mı "impossible" kazanmak gerektiğini senarize etmek, yüksek strateji ve akıl işidir ki çok üst ligdir.
Sonuç olarak oynadığınız oyun, psikolojinizi ele verir: Skora dayalı bir oyun ise oynadığınız, kısa vadeli işlem yapıyorsunuz demektir. Afganistan'ı ele alış ve analiz tarzınız da aklınızın nasıl çalıştığını ortaya koyar. Yüksek rütbeli akıllar hem süreçlerden, hem organize edilmiş "yenilgilerden" ve "galibiyetler” den hem de skordan kazanırlar. Maçı verip karşı takımı almak daha büyük ve organize akıl işidir. Özellikle iktisat ve finans tarihinde bu stratejinin örnekleri çoktur.
Mission impossible ise, rafine akıl rafine işler ve sonuçlar söz konusudur. Mission possible ise büyük olasılıkla sıradan süreçler ve sonuçlar ana üründür. Kâr da bu durumda ihmal edilebilir.
Misyon organize edilmiş, jeostratejisi titizlikle örülmüş bir mission impossible ise bilenle yenilgiye uğranılır ve bilmeyenle galip bile gelinmez.
Dolayısıyla "sihirbazlar çetesi" oyunu bilinen çok derinlikli oyunlardan değildir. Çok az bilinen çok katmanlı ve çok derinlikli ve bir o kadar da çok yenilikçi boyutları olan özgün bir oyundur. Daha da ilginci ise en büyük sihirbazın "sihir yapmıyorum" diyerek sahneden çekilmesidir ki asıl "sihir" buradadır.
Küresel bir konsept değişikliği devrededir. SSCB’de Brejnev’in Komünist Partisi Genel Sekreterliği’ne gelmesi ile cari konsept iptal edilmiştir. SSCB’nin bir "Konsept kazası" olduğu, Çin’in "mission" için gerekli tüm niteliklere sahip olduğu ortaya çıktığında "Bir kuşak bir yol" projesi ile değişen konsepte uygun Ortadoğu ve Orta Asya merkezli fakat daha küresel yeni dizayn işleme alınmıştır.
Yine bazı riskler vardır. Rusya’nın İran’la birlikte veya İran’a rağmen Hürmüz Körfezi’nde boy göstermesi şu anda en büyük stratejik tehlikedir.
Bunun yanında tarihte ölü doğan büyük veya Birleşik Arap Cumhuriyeti yani Mısır, Suriye ve Irak birleşimi de göz ardı edilemeyen potansiyel risktir ki Mısır, Suriye ve Irak şimdi bu birleşme için daha iyi koşullara sahiptir.
ABD, Çin Türkiye, Suudi Arabistan, İran, Rusya ve Mısır ile İsrail’in ayrı ayrı yürüttükleri diplomatik parkurlar, Birleşik Arap Cumhuriyeti gibi en beklenilmeyen seçeneği yan diplomatik girişim olarak üretebilir.
Afganistan’daki mega oyunun bölgesel ve küresel komplikasyonları henüz öngörülmemiş ve üzerinde bölge ülkelerinin çok azının çalıştığı bir çok jeopolitik senaryoyu da gündeme getirecektir.
Küresel tabloda en ana hat "nitelikli" mültecilerle takviye edilen Avrupa ve bu Avrupa’ya gidecek lojistik terminallerin kontrolünü ele geçirmek olarak öne çıkmaktadır.
Bu bağlamda Yunanistan, İtalya, İspanya ve Türkiye gibi mülteci güzergâhları, diğer Avrupa’nın işgücü ve alt toplumsal kesimlerini destekleyici nüfusun uyum sağlama merkezleri işlevini görebilir.
Bu tablo ilerleyen süreçte önemli ölçüde Avrupa’nın sosyal, sosyoekonomik, sosyokültürel ve sosyosiyasal yapısını yeniden dizayn etme hedefinin ne kadar nitelikli olduğunu da teyit etmektedir.
Ortadoğu ve Orta Asya’daki mega oyunda, AB, ABD, İngiltere ve Rusya’nın Akdeniz ve Doğu Akdeniz jeopolitiği konusunda kaba bir ön konsensüs içinde oldukları teşhis edilebilir.
Bölgesel ve küresel mutabakata bağlananların en başında, Akdeniz ve Doğu Akdeniz ön konsensüsü olduğu görülmektedir.
Doğu ve Orta Avrupa’daki Rus girişimlerinin küresel parselasyonda Rusya'nın elindeki jeostratejik kozlar olarak tanımlandığı da analiz edilebilir.
Şimdi tüm bölgesel ve küresel oyuncular Ortadoğu ve Orta Asya’ya ağırlıklı ve nitelikli ilgi göstermek için düğmeye basmış durumdadır. Bu aynı zamanda hangi ülkelerin, yerel hangi sektörlere ve aktörlere neden yatırım yaptıklarını da açıklayan bir argümanlar topluluğunu ortaya çıkarıyor.
Jeopolitik ve jeostratejik panodaki hareketlilik, borsa salonlarındaki broker davranışlarını ve seansları aratmayacaktır. Önce, “Büyük açık” filmini izlemeyi öneririz.