Abdullah Raddadi
Suudi araştırmacı ve ekonomi uzmanı
TT

NFT çılgınlığı

220 yıldır varlığını sürdüren Christie's Müzayede Evi geçtiğimiz mart ayında, ‘Beeple’ lakabıyla bilinen Mike Winkelmann’ın dijital bir tablosunu 69 milyon dolardan fazla bir fiyata sattı. Bu, bir dijital tablonun şu ana kadar satıldığı en yüksek meblağ olma özelliğini taşıyor. Söz konusu tablo, arama motorlarından kaydedilebilecek ve herkesin bir kopyasını alıp sosyal medyada veya diğer sitelerde kullanabileceği dijital bir resimden başka bir şey değil. Ancak Christie's Müzayede Evi’nin aslında sattığı şey, alıcının bu dijital tablonun sahibi olduğunu kanıtlamasını sağlayan Non-Fungible Token (NFT) olarak bilinen eşsiz bir jeton. Peki, dijital varlıkların mülkiyetlerini satmaya olanak tanıyan NFT’ler nedir?
NFT’ler takas edilemeyen jetonlar anlamına geliyor. Bunlar blockchain (ya da blok zinciri) teknolojisi kullanılarak şifrelenmiş özel jetonlardır. Bu jetonlar son zamanlarda fotoğraf, video, müzik ve benzeri dijital sanatları bir araya toplamak ve mühürlemek için kullanılıyor. Söz konusu jetonlara bu sanatların mülkiyet belgesi olarak bakılabilir. Bunarla dijital ürünler alınıp satılabilir ve bireyler mülkiyetlerini kanıtlayabilir. Tıpkı bitcoin, ethereum ve diğer dijital para birimlerinde olduğu gibi bu dijital ürünler de blok zinciri teknolojisi tarafından sağlanan şifreleme sistemini kullanıyor. Bu nedenle sahtesinin yapılması imkansız olan tek bir jetona bağlanıyor. Bu yüzden tabiri caizse NTF'ler "dijital olarak satın alınan varlıkların" mülkiyetini kanıtlamak için kullanılan bir tür dijital varlıklardır.
Her ne kadar bu jetonlar (ve temsil ettikleri dijital varlıklar), blok zinciri teknolojilerini esas alan dijital varlıklar olmaları bakımından kripto paralara benzese de birkaç yönden farklılıklara sahipler. Bu farklılıklardan ilki, bu jetonların takas edilemez olması. Örneğin binlerce bitcoin var ve bir bitcoin kendi biriminde takas edilebilirken NTF'lerin her biri dijital bir ürünü temsil eden özel jetonlardır. Bu da eşsizliğinden dolayı fiyatlarının artırılmasını mümkün kılıyor. Aynı zamanda bu jetonlar yarım veya çeyrek şeklinde satın alınabilen dijital para birimlerindeki gibi bölünemiyor. NTF'ler, yıllarca mülkiyeti ispatlanamayan fotoğraf, şarkı ve benzeri dijital ürünlerin mülkiyetine çözüm bulmak açısından mantıklı görünse de bu pazarda yaşananlar adeta çılgınlık. Zira birini dijital bir fotoğraf için milyonlarca dolar ödemeye iten şey nedir? Yağlıboya tabloları, antikalar ve benzeri somut sanat eserlerinin fiyatları NTF'lerin fiyatlarından daha yüksek olsa da bunlar başka alternatifi olmayan, dokunulabilir parçalar iken dijital eserlerin basit bir şekilde sayısız kopyası yapılabilir. Bunun cevabı, insanın her iki sanat türünde de mülkiyet arzusunun aynı olması olabilir. Nitekim somut sanat eserlerini satın alan çoğu kişi bir sanat eserine sahip olmasıyla övünmek ister. Görünen o ki dijital sanat eserlerini satın alan kişiler için de aynı şey geçerli.
Bu çılgınlık, NTF satan birçok platformda görülüyor. CNN News, Amerikan Ulusal Basketbol Birliği (NBA) ve bunun gibi prestij sahibi pek çok kuruluş çok sayıda NFT sattı ve milyonlarca dolar kazandı. Visa şirketi de 150 bin dolar ödeyerek bir resim satın aldı. Şirket yaptığı bir açıklamada,  gelecek vaat eden bu pazarın bir parçası olmak istediğini bildirdi. Bu jetonların satın alınmasına ve pazarlanmasına birçok ünlü de katıldı. Bu da delilik olarak tanımlanabilecek bir akınla fiyatların fırlamasına neden oldu.
Geçtiğimiz mart ayında (yani altı ay önce) yayınlanan bir haberde, medya kuruluşlarından biri, NFT piyasası 2020 yılında yüzde 299 büyüyerek 250 milyon doları aştıktan sonra bu jetonlara olan akını çılgınlık olarak nitelendirmişti. Ancak bu rakam geçen ayki rakamla kıyaslandığında devede kulak kalıyor. Zira ağustos ayında OpenSea platformundaki NFT işlemleri, bir önceki aya göre 10 kat daha fazla artarak 3,4 milyar doları aştı. Bu rakam, ileride ulaşılabilecek fiyatlar ile kıyaslandığında gülünç kalabilir.
Bu pazara şüpheyle yaklaşanlar, fiyatların uçuşunun çok sayıda insanın bol zamana ve paraya sahip olmasının sonucu olduğu görüşündeler. Zira yeni tip koronavirüs (Kovid-19) çok fazla boş vakit yarattı ve sebep olduğu etkileri de birçok kişinin birikiminin artmasına yol açtı. Ayrıca bir analist, salgına yönelik küresel bir hükümet desteği olması nedeniyle likiditedeki artışın, kredi almayı kolaylaştıran düşük faiz oranları sayesinde gerçek yatırım yapma fırsatı olmayan bireylerin likiditesini artırma etkisi olduğunu öne sürdü.
Şu an NFT’ler konusunda yaşananlar küresel çılgınlık. Bu, 2017 yılında hiçbir şeye dayanmayan para birimleri için insanların varlıklarını kaybetmesiyle sonuçlanan ilk kripto para dalgalarına benziyor. Bununla birlikte bu jetonlar dijital kazanımları büyük ölçüde etkileyebilir ve dijital dünyada başta oyun ve sanat olmak üzere yeni pazarlar açabilir. İnsanların NFT’lere karşı hevesi söndüğünde şu anki fiyat balonu da patlayabilir. Ancak faydası; dijital dünyada uzun süredir kayıp olan dijital mülkiyetleri koruyarak devam edebilir.