Tevfik Seyf
Suudi yazar ve düşünür
TT

Kin tutma davranışı

Bu hafta aldığım en ilgi çekici yanıt, sahibinin; “Filan köydeki sağlık merkezi ya da sokağın asfaltlanması Arap birliğinden daha mı önemli?” şeklindeki kınayıcı sorusuydu.

Bu soru, geçen haftaki makalede yol bakımı, elektrik ve su şebekelerinin işletilmesi vb. gibi kamu hizmetlerinin siyasallaştırılmasını kınayan bir ifadeyle ilgiliydi. Makale, hayatın ve sorunlarının siyasallaştırılmasının reformu imkansız hale getirdiğini iddia ediyordu.

Sağlık merkezinin Arap birliğinden daha önemli olduğunu söyleyerek yanıt verecektim, ama ifadenin yanlış anlaşılmasından korktum. Bu yüzden bunun yerine soruyu soran kişiye başka bir soru yönelttim; köyünün meselelerini umursamayan birinin, Arap birliği gibi büyük bir projeyle, öylesine konuşmadan veya televizyonda söylenenleri tekrarlamadan, farkındalık ve katkıda bulunma isteğiyle birleşen bir kaygıyla ciddi olarak ilgileneceğini düşünüyor musunuz?

Görünüşe göre nasıl cevap vereceğim konusunda tereddüt etmem yerinde olmuş, zira biraz sonra kendime şunu sordum; bir insanın köyünün meseleleriyle pek ilgilenmeyip, çok uzak bir ülkenin meseleleriyle derinden ilgilenmesinde ne sorun olabilir? Köyleri hakkında tek bir kelime bile yazmayan, bilgilerini sakinlerine sunmayan, lakin araştırmaları hem Doğu hem de Batı dünyasının ilgisini çeken bilim adamları ve alimler olduğunu gördük ve okuduk.  Söylemek istediğim, köyünün birliği, yolları veya sağlık merkezi ile ilgilenmese bile, birinin Arap birliğiyle ilgilenmesinin pek de olası dışı değildir. Bu ne olasılık dışı ne de utanç vericidir, çünkü insanların kaygıları ve meşguliyetleri, zevkleri ve anıları farklıdır.

Bu düşünce beni cevap konusunda tereddüde sevk etti. Ama aynı zamanda tanınmış Bahreynli düşünür Dr. Muhammed Cabir el-Ensari'nin bu hikâyenin başka bir yönünü ortaya koyduğunu da hatırlattı ve bunun dinlemeye değer olduğunu düşünüyorum. Ensari, hayatının baharında olan genç bir adamın, gerçek veya hayali bir savaşta şehitlik uğruna ailesini terk etmeye istekli olabileceğini söylüyor. Ancak aynı kişi, evinden çıkıp kapısının önündeki sokağı temizlemeye yanaşmayabilir.

- Bu hikâyelerin ortak noktası nedir?

Ortak nokta, siyasi kültürdür, yani bireyin kamusal meselelere ilişkin algısı ve kamusal alanda, yani ülke yönetiminde bir aktör olarak rolüdür. Geçen haftaki makalede yol, elektrik ve sağlık merkezi kaygısı, yukarıdaki örnekte sokağı temizlemeye eşdeğerdir. İlk örnekte siyasetçileri ve devlet adamlarını karalamaksa, ikinci örnekteki savaşa katılmaya hazır olmayla eşdeğerdir.

Ensari, “kin tutmak”tan nefrete dayalı bir tür siyasi kültürün içeriği olarak bahsetmiştir; bu da aynı bağlamda bireyin veya grubun kamusal konulardaki ve kamusal alandaki aktörler hakkındaki tutumunu etkiler.

“Kin tutma” kavramı, bireyin çelişki, muhalefet ve kopuş içeren pozisyonlara odaklanmasında ve hoşgörülü, iyi, çoğulcu pozisyonları kabul eden veya orta yol tutan pozisyonları ihmal etmesinde kendini gösteren belirli bir uygulama alanına karşılık gelir.

Ensari'nin bu görüşü, örneğin Suriye meselesi hakkında konuşanların çok geniş bir kesiminin duruşunu açıklıyor. Geçen hafta açıkladığım gibi, destekledikleri ve savundukları kişiler gibi Suriye vatandaşı olmalarına rağmen, düşman olarak nitelendirdikleri kişilere karşı ifadeleri sert ve acımasızdı.

Kin tutma davranışı, farklı olan diğerini çoğunlukla kötü olarak görmek, her zaman kötü durumda olmasını dilemek ve tüm eylemlerini, sözlerini ve davranışlarını halkın gözündeki imajını zedeleyecek şekilde yorumlamak anlamına gelir.

Genel buluşmalarda konuşmacıların ve sosyal medya platformlarında yazarların, bazıları mantıksız veya çelişkili olsa bile, duydukları her kusuru sıralayıp nefret ettikleri kişilere mal ettiklerini duyar ve okursunuz.

Nefret -nedeni ne olursa olsun- gözlemcinin zihninin görmesini engelleyecek biçimde gerçeği örter, gerçekleri görmesini ve mantıklı bir fikir dizisine bağlı kalmasını engeller. Bu, dinleyicilerine zarar vermeden önce gözlemciye zarar verir. Başkalarına kin tutmak yerine, Allah'a onlara doğru yolu göstermesi için dua edin; belki duanız dönüp sizi de bulur.