Velid Haduri
Enerji konusunda uzman, Iraklı yazar
TT

Siyasi tartışmalar, Biden'ın reform ve sürdürülebilir enerji bütçesinin kabulünü engelliyor

ABD Senatosu Çoğunluk lideri Charles Schumer 23 Eylül'de yaptığı açıklamada Beyaz Saray ile Senato ve Temsilciler Meclisi'nin, Biden yönetiminin alternatif enerji, altyapı, istihdam olanaklarını artırma,  sağlık sigortasının kapsamını genişletme, toplumun zayıf kesimlerine yardım programları ile modern bir Amerikan ekonomisi tesis etmek için önerdiği devasa bütçe harcamalarını karşılayacak "yapı" üzerinde anlaşmaya vardığını duyurdu. Toplam değeri 3,5 trilyon dolar olan reform programlarının bir trilyon doları sürdürülebilir enerjilere tahsis edildi.
Senatör Schumer'e göre "yapısal" anlaşma, Senato ve Temsilciler Meclisi'ndeki ilgili komitelerin başkanlarından her birinin Beyaz Saray ile bu büyük meblağın nasıl toplanacağı ve devletin genel bütçesine nasıl ödeneceği konusunda varmış oldukları mutabakattan oluşuyor. Ancak Başkan Biden, partisinin Senato’daki grubunun lideri tarafından yapılan bu açıklamadan 24 saat sonra hızla gerekli onayları ve ardından oylamayı geciktirebilecek bir "çıkmaz" olduğunu duyurdu. Başkan Biden'ın sosyal ve ekonomik ajandasını hayata geçirmeyi amaçlayan bütçenin bu ay sonundan önce Kongre'de oylanması gerekiyordu.
Senato'nun eylül ayı başlarında Başkan Biden'ın programının ve bütçesinin (reformlar ve sürdürülebilir enerjiler) tamamını onayladığını belirtmekte fayda var. Ardından Temsilciler Meclisi sürdürülebilir enerji programları bütçesini onayladı. Ancak liberal Demokratlar, bütçenin tamamına ilişkin nihai oylamadan önce ek istişareler gerçekleştirmek istediler. Zira Temsilciler Meclisi üyeleri, gelecek yılın sonbaharında ara seçimlere katılacaklar. Bu nedenle üyeler yeniden seçilememe korkusuyla, yaklaşan ara seçimlerden önce vatandaşlara ek yüksek vergiler yükleme konusunda tereddütteler.
Bazı Demokrat senatörler ile Beyaz Saray arasındaki anlaşmazlık (Cumhuriyetçi senatörlerin eleştirilerinden bahsetmiyoruz bile), sağlık sigortası bütçesinin kapsamı, iklimi iyileştirme taahhüdünün içeriği, yaşlılara ve çocuklara yönelik bakım hizmetleri konusundaki fikir ayrılıkları, ABD yönetiminin söz konusu bütçenin makul bir süreden önce onaylanmayıp gecikmesi kaygısına ve paniğine kapılmasına yol açtı. Makul süre ile kastımız kasım ayında Glasgow'da yapılacak BM İklim Konferansı (COP-26). Bütçenin daha önce kabul edilmemesi, Washington'ın konferans sırasında net bir çevre-iklim politikasının liderliğini, dolayısıyla etkili bir rol oynama gücünü kaybetmesine yol açabilir.
ABD Başkanı ve yönetimi geçtiğimiz aylarda, iklim-çevre politikasının aşağıdakileri içeren ancak bunlarla sınırlı olmayan ana hatlarını açıklamıştı.
Biden, 2030 yılına kadar yeni, sıfır emisyonlu otomobillerin ABD'deki tüm araç satışlarının yaklaşık yüzde 50'sini oluşturmasını talep etti. Ayrıca ABD genelinde elektrikli ve hibrit otomobillerin bataryaları için şarj istasyonları yapmak amacıyla 7 buçuk milyar dolar tahsis edilmesi çağrısında bulundu. Bu arada Biden, parti içinden gelen baskı sonucu ülkesindeki petrol boru hattı projelerini durdururken OPEC + grubundan piyasalardaki petrol arzını artırmasını istedi. Yerel düzeyde de ABD pazarında benzin fiyatlarında indirim talep etti.
Biden'ın 2030 yılına kadar ABD'deki yeni otomobil satışlarının yarısını sıfır emisyonlu otomobil satışlarının oluşturmasıyla ilgili yürütme emrini imzaladığını belirtmekte fayda var. Şarj istasyonları konusu ise Senato tarafından onaylanan bütçe taslağı içinde yer alıyor. OPEC + grubundan arz artışı talebine gelince; üretici ülkeler, özellikle vaka sayılarının bir bölgeden diğerine herhangi bir uyarı olmaksızın bir yükselip bir gerilediği Kovid-19 pandemisi sırasında arz ve talep faktörlerini dikkate almak ve fiyat trendinin istikrarını korumak için oldukça çok çalışıyorlar. Bu da üretici ülkelerin çalkantılı piyasaların gölgesinde temkinli bir politika benimsemesini gerektiriyor. Bu noktada Başkan Biden'ın Beyaz Saray'daki ilk kararlarından birinin, Kanada’dan kıtasal kumlu petrol taşıyarak ABD’nin petrol ihtiyacını besleyecek, daha sonra da Meksika Körfezi üzerinden ihraç edecek devasa "Keystone" boru hattının inşası çalışmalarını durdurma kararı olması dikkate değer. Yerel benzin fiyatına gelince; bu diğer ülkelerle doğrudan ilişkisi olmayan, tamamen ABD'yi ilgilendiren içerisiyle ilgili bir karar. ABD yönetiminin vergiler yoluyla benzin fiyatını artırması veya düşürmesi mümkün. ABD'deki benzin fiyatının galon başına yaklaşık 3 dolar veya litre başına yaklaşık 1 dolar olduğunu belirtmekte fayda var. Bu, bazı OPEC ülkeleri hariç, dünyadaki en düşük benzin fiyatlarından biri.
Bütçedeki ulaşım konusu, yol ve köprü altyapısının inşasıyla bağlantılı. 2017 yılında yapılan bir araştırmaya göre ABD'de ulaşım sektöründen kaynaklanan emisyonların küresel ısınma üzerindeki etkisi, elektrik santrallerinden kaynaklanan toplam emisyonlardan fazla. Bu araştırma, yeni ulaşım projelerinin modelleri ve maliyetleri hakkında çok fazla tartışma yarattı.
Biden yönetimi, iklimi iyileştirmeye ve küresel ısınmayı azaltmaya öncelik veriyor. Ancak aynı zamanda Hazine Bakanı Janet Yellen de dahil olmak üzere birçok Amerikalı ekonomistin önerdiği gibi karbon vergisi uygulamasını kabul etmiyor. Yönetimin karbon vergisine karşı olmasının nedeni, petrol üretim maliyetlerini artıracak olması ve bunun da benzin fiyatlarında artış anlamına gelmesi. Amerikan tüketicisinin düşük benzin fiyatlarına bağlılığı ve bu tür kararlar alan politikacılara yönelik olumsuz tepkileri göz önüne alınırsa bu, Amerikan başkanlarının atmaktan korkacağı bir adım.
Biden'ın bir yandan yerel petrol endüstrisini baskı altına alma, diğer yandan OPEC'ten üretimi artırmayı talep etme ve aynı zamanda elektrikli otomobil satışlarını destekleme gibi çelişkili kararları, büyük bir kafa karışıklığına ve Biden'ın enerji politikalarına yönelik şiddetli eleştirilere yol açtı. Bu çelişki ve eleştirilerin işaret ettiği şey, çıkar ve görüşlerin çakışmasından dolayı enerji geçiş aşamasının karşı karşıya olduğu zorluk ve karmaşıklıktır.