Mişari Zeydi
Suudi Arabistanlı gazeteci- yazar
TT

Merzuki Batı’yı ülkesine karşı kışkırtıyor... Şaşırdık mı?

Munsif Merzuki, bildiğimiz gibi, Tunus'taki Arap Baharı'nın başı ve İhvan’ın bir müttefiki. Bir süredir ortalıkta yoktu. Tunus'ta Gannuşi liderliğindeki Nahda Hareketi’nin çöküşünden sonra onu geçen hafta Paris’te düzenlenen eylemde sokaklarda görmek bizi şaşırttı. Bu eylemde Merzuki, “Tüm Tunus halkı darbeyi reddediyor. Fransız hükümeti de darbeyi reddetmeli” dedi. Ünlü Burgiba Caddesi de dâhil olmak üzere Tunus sokaklarında gördüğümüz insanlar sanki Tayvan’dan getirildi!
Son olarak, Allah akıl fikir versin, Fransa'yı takdir ederek şöyle dedi: "Demokratik bir Fransa, diktatör bir rejimin yanında duramaz."
Tunus Dışişleri Bakanlığı, Merzuki'nin zırvalarına, "Ülkemiz, egemenliğine ve ulusal kararının bağımsızlığına sıkı sıkıya bağlıdır" diyerek yanıt verdi.
Tunus Dışişleri Bakanlığı -akıllı bir gönderme yaparak- “Tunus, Tahliye Günü’nün 58. yıldönümünü anmaya hazırlanıyor. Bu gün, Tunus halkının Fransız sömürgeciliğine karşı ulusal kurtuluş savaşında gösterdiği azmin ve kararlılığın devam ettiğinin bir simgesi” açıklaması yaptı.
İronik olan şu ki, siyasal İslam grupları, popüler bir müttefik arayışında olanlar ve onların gemilerine binmiş solcular ve fırsatçı politikacılar, her daim muhaliflerini Batı'nın ajanları ve Amerika, Fransa ve İngiltere'nin araçları olmakla suçlar. En azından kasvetli Obama döneminden beri Batı, İhvan’a, onların yönetimi altındakilere ve onları takip eden siyasetçilere açıktan desteğini gizlemiyor.
Sanki onlara helal olan, başkasına haram! Tarihin sayfalarını karıştıranlar İhvan’ın Batı ile ilişkisinin tarihini ve aralarındaki karşılıklı desteği görecektir. Bunun için örgütün kurucusu Hasan el-Benna ve haleflerinin İngiliz yetkilileri, Süveyş Şirketi ve daha sonra Amerikalılarla ilişkilerini okumak yeterlidir.
Suudi yazar ve araştırmacı Ali el-Amim, bu haftaki ‘Solu tahrip etme komploları’ başlıklı makalesinde, El-Benna'nın damadı ve İhvan’ın Batı büyükelçisi Said Ramazan'ın Amerikan istihbaratıyla ilişkisini kaleme alarak şunları yazdı:
“Said Ramazan’ın Amerikan istihbaratıyla ilişkisi 1940’lı yıllara dayanıyor. ABD’ye ilk ziyaretini bu tarihlerde yapmıştı. Amerikan istihbaratıyla irtibatını sağlayan kişinin oryantalist ve İngiliz casusu James Hayworth Dunn olması ve bu ziyareti de onun ayarlamış olması muhtemeldir. Seyyid Kutub ile Amerikan istihbaratı arasında irtibat sağlayan kişi yine James Hayworth Dunn (veya İslam'ı seçtikten sonra Şeyh Cemaleddin Dunn) olduğunu belirtmekte fayda var.”
Sonra Seyyid Kutub ile Dunn’un araları açıldı.
Arap Baharı'nın ortasında, Tunuslu İhvan’ın önderi Raşid Gannuşi’nin ABD’de yaptığı konferanslarda bölgedeki tüm İhvan mensuplarını kışkırttığını, Batı’ya olumlu bir İsrail politikası sözü verdiğini ve ABD’den, ‘Körfez Krallıklarına’ demokrasi getirmesini istediğini hatırlıyoruz. Tüm bunlardan sonra Körfez ülkelerinin Gannuşi’yi neden sevmediğini anlamışsınızdır.
Munsif Merzuki’nin Batı'yı ülkesine karşı kışkırtması, İhvan’ın ve müttefiklerinin bir özelliği. Ne şimdi ne de geçmişte bu davranışta hiçbir yanlış görmezler.