Ömer Özkaya
Yazar
TT

Harut ve Marut Çin'de

-Bu kadar römorka gereksinim var mı Sayın Clark?
-Sektör büyüyor. Yeni yeni devasa gemiler yapılıyor. Devasa gemi sayısı arttıkça römork yapımı da aynı hızla artmalıdır. Denizcilikte kuraldır bu. Devasa gemilerde yine çok sayıda filikaya da gereksinim vardır.
-Savaş lojistiğinden de söz etmiştim geçen ziyaretimde.
-Süper bir tasarımdır savaş lojistiği, köprünü, bazı stratejik fabrikalarını ve kritik unsurlarını ordu beraberinde taşımak zorundadır.
-Römorklarınız o kadar çok sayıdaki sanki atıl kapasite yaratıyorsunuz.
-Ordu mantığı ile hareket etmek gerekiyor. Ordular tüm jeostratejik tehdit ve tehlikelerin aynı anda gerçekleşeceği öngörülerek asker, silah, mühimmat, araç, gereç, personel ve sair donanımlar temin ederler. Çoğu hiç kullanılmadan hurdaya çıkarılır. Denizcilikte ve birçok sektörde de böyledir. Resmin tümünde stratejik eksiklikler bulunamaz. Bilinen kuraldır: Marketiniz ekmek fırını ile yan yana olsa da ekmek bulundurmak zorundasınızdır.
-Gemi veya gemilerin mega boyutlarda olmasının gerçekten stratejik yönü baskın mıdır?
-Basit gerçekler var: Navlun maliyetleri, yakıt, personel gibi temel öğelerin yanında genel olarak maliyetler minimuma çekilir. Yüzlerce defada yapacağınız nakliyeyi bir defada yapmak muazzam bir iştir. Ayrıca meteorolojik verilerin isabet oranı o kadar yükseldi ki okyanuslarda ve denizlerde meteorolojik sürprizler istisna haline gelmiştir.
"İstisnalar kaideyi bozmaz" mottosu denizcilikte ve aslında birçok sektörde "İstisnalar radikal şekilde tahrip eder" şeklinde güncellenmiştir. Yani istisna sayılacak durumlara hazır değilseniz normal gelişmeler göğüslenememektedir. Bu durumda "İstisna nedir" sorusunun yanıtı stratejik hale gelmektedir.
Tarihsel süreçler göz önüne alınırsa rasathaneler yani gözlem merkezleri istisnalar ve sürprizlere yakalanmamak için kurulmuşlardır. Meteorolojik olgular da dahil olmak üzere dünyada ve evrende hiç bir olay bir anda patlak vermemektedir.
Bu nedenle tarihte gökyüzünü yakın takip yeryüzünde olacakları bire bir bilebilmek için yapılmıştır. Çünkü yeryüzündeki tüm gerçekleşecek olayların, olguların ve sürprizlerin ilk izlerini gökyüzünü izleyerek bulabilmek mümkündür.
İşin ilginç yanı insanlık gökyüzüne bakarak yeryüzünde neler olabileceğini kadim zamanlarda çok iyi bilmesine rağmen sonraları uzayı gözlemleme işlemini terk ederek doğal ve insansal felaketleri öngöremez hale gelmiştir.
-Buna gerçekten inanıyor musunuz?
-Tabi ki inanmıyorum.
-O halde neden böyle konuşuyorsunuz?
-Çünkü böyle olduğunu biliyorum. İnsanlık kadim geçmişini unutunca uzayın derinliklerinde kaybolmuş gibi davranmaktadır. Bugün çok küçümsenen ve şarlatanlık olarak kabul edilen medyumluk, falcılık ve büyücülük geçmişte muazzam bilimlerdi. Sonra unutuldu. En basitinden el falını irdeleyelim: Kadim zamanlarda el falı bakabilmek için biyokimyayı, fiziği, astronomiyi, anatomiyi, fizyolojiyi, psikolojiyi, sosyolojiyi ve politikayı yani tarihi çok iyi bilmeniz gerekmekteydi. Biyokimya ile astronomi, fizyoloji ile psikoloji, politika ile psikoloji gibi birbirini etkileyen, kan ve doku bağlamında bunun bireyde meydana getirdiği değişimleri ve olası sonuçlarını öngörmek mümkündü. Yani bilimlerin birbirleri ile ilişkileri insanların, toplumların, şirketlerin ve devletlerin davranışlarının bilimlerle etkileşimleri gelecekte olacakları öngörmeyi değil bire bir bilmeyi sağlamaktaydı. Bu muazzam bilimler unutuldu ne yazık ki. Bugün bu kadim bilimler bağlamından kopartılarak genel olarak şarlatanlık düzeyine indirgenmiştir.
Çok önemli olan bu alanda bugün bilim de gerekli rehberliği yapmamaktadır. Çünkü çok kullandığımız fakat genel olarak uygulayamadığımız multidisipliner dediğimiz bilimin çoklu eşzamanlı tatbiki olgusu başarılamamaktadır.
Konumuz mega gemiler idi.
-Şimdi denizcilik tarihi ve tarihe özel bir ilginiz olduğu ortaya çıktı. Amerika’nın keşfi ile ilgili spekülasyonlara denizcilik tarihi bağlamında nasıl yaklaşmak gerekmektedir?
-Asıl soru Amerika’da yaşayanlar, Avrupa’yı, Afrika'yı ve Asya'yı keşfetselerdi Dünya'nın bugünkü tablosu nasıl olurdu? İkinci soru ise Amerika’da yaşayan halklar neleri unuttu da dünyadan bihaber oldular? Sayısız soru sormak mümkün fakat son olarak özellikle Kuzey ve Güney Amerika’nın keşfi ve sonrasında gelişen olaylar kurgu tarihin anlattığı gibi midir?
Denizcilik insan psikolojisini en hızlı değiştiren mesleklerden biridir. Ayrıca insandaki maskeler en hızlı şekilde bilinmezliklerle dolu denizlerde düşer. Ya da insanın asıl yüzü gerçek tehlikelerin birden ve hızla belirdiği denizlerde ortaya çıkar. Krallardan aldıkları altınlarla keşfe çıkan her an kahramana dönüşebilecek keşifçiler kabul edileceği üzere kurgu bir sefer günlüğü yazabilirler ki bu anlaşmalı anlam dediğimiz metoda denk gelmektedir.
Mega gemilerden bahsediyorsak mega devletlerden de eş zamanlı söz ediyoruz demektir. Süper güçler dediğimiz mega devletler de mega gemiler gibidir. Mega gemilerde filika seçimi mega devletlerde müttefik seçimi ile aynı olabilir. Mega gemilerin uğrak ve olası uğrak limanları ile mega devletlerin jeopolitik ve jeostratejik hedefleri kapsamında kalan ülkeler ciddi benzerlikler arz eder.
-Bu konuda yapılmış araştırmalar ve yazılmış kitaplar ilginç bilgiler içermektedir. Mega gemilerin tasarımlarını yeniden irdelemeye tâbi tutarsak neler önerirsiniz?
-Küresel ısınmanın klimatoloji biliminin önemini artırdığı bir dönemde doğal olarak okyanuslar ve denizler meteorolojik olarak öngörülemez yeni durumlarla karşılaşacaklardır. Klimatoloji, hava, kara ve denizlerdeki olası değişimleri ileri derecede fütüristik boyutlu bakarak özellikle deniz ve hava taşımacılığının karşılaşacağı sorunları belirlemektedir.
Bir Kuşak Bir Yol projesinin en stratejik noktası, deniz ve hava taşımacılığında meteorolojik değişimler ve volkanik patlamalar sonucu oluşabilecek engelleri kara ve demiryolları ile aşabilecek bir boyutunun da olmasıdır. Bir Kuşak Bir Yol tasarımının güncel jeopolitik ve jeostratejik içlemiyle iklim değişikliğinin sonuçları aynı tabloda birlikte okunursa birbirini yedekleyen çok sayıda alternatif güzergaha gereksinim olduğu ortadadır.
Okyanuslar ve denizler olağanüstü tsunami ve fırtınalara, gökyüzü ise çok çeşitli sürprizlere sürekli olarak gebedir. Bunun yanı sıra bireyler, toplumlar, çeşitli örgütler, şirketler ve devletler sürekli eylemler, çeşitli ataklar, projeler ve savaşlar planlarlar. İki farklı olgu aslında bilmeden birbirini besler ve bazen engeller.
-Mega gemilerin inşasının değişik sonuçları oluyor diyorsunuz.
-Sadece mega gemilerin değil mega olan tüm yapıların dünyada ve evrende başka unsurları etkilediğini ve tetiklediğini belirtiyorum. ABD NASA’yı niye kurdu. CERN’de niye hadron çarpıştırıcısı ile çok farklı deneyler, araştırmalar yapılıyor? Kuantum fiziği niye neredeyse tüm ana bilim dallarının öncüsü haline gelmektedir? Tarihte de mega yapılar mega dönüşümlere sebep olmadı mı? Vizyon geliştikçe ve büyüdükçe, Tanrı güzergâhı, yani kullanılacak teknik araçlar ve gereçler parkını genişletir.
-Mega yapılardaki en önemli, en stratejik nokta nedir?
-Büyüklükler çok sayıda gereksinimi aynı anda, çok daha uygun maliyetlerle sağlamalı ve tasarrufu aynı oranda artırmalıdır. Tabii yeni vizyonlara da temel olmalıdır. Sadece görkem bazlı mega yapılar işlevsizdir. İşlevsiz yapılar kullananları da işlevsizleştirir. Mega yapılarda temel yasa budur.
-Titanik işlevsiz miydi?
-Titanik’te eğlence ve gemi içi lüks, seyrüsefer güvenliğinin önüne geçmişti. Neredeyse tek handikapı budur. Güzergahın yaratacağı seyrüsefer riskleri tam olarak belirlenmemiştir. Bununla birlikte Titanik hava ve deniz taşımacılığında birçok gelişmenin geometrik oranda olmasının yolunu açmıştır.
-Mega gemilerin seyrüseferi ile mega devletlerin seyrüseferi arasındaki korelasyonların tümünü şimdi anlatsanız da yazamam. Fakat bu bağlamda Harut ve Marut yani Bağdat’taki büyücüler ile ilgili ne söylersiniz?
-Harut ve Marut hedefe nasıl ulaşılacağı konusunda sonsuz denilebilecek bilgilere sahiptirler. Yani mega gemiler veya irili ufaklı tüm varlıklar hedeflerine nasıl ulaşabilirler ve istediklerini nasıl elde edebilirler sorularına yanıtların nasıl bulunacağını bu varlıklardan öğrenmişlerdir, fakat şimdi çok yüksek oranda unutmuşlardır.
Harut ve Marut istihbarat biliminin kurucu babalarıdır. Çünkü hedeflere ulaşmak ve istediğini elde etmek iki şekilde mümkündür. İlki birileri size umduklarınızı bağışlar ki irade dışı bir gelişmedir. Diğeri de hedeflerinizi ve elde etmek istediklerinizi erişebilmek için bilgiye, habere yani genel anlamıyla istihbarata gereksiniminiz vardır. Bunun ise güncel anlamdaki büyücülük ile malum olduğu üzere bir ilgisi yoktur. Harut ve Marut ise büyücü değillerdir.
İnsanlara araştırmayı, bilgi elde etmeyi ve bilgiyi nasıl kullanacaklarını, nasıl hayatta kalınacağını, yönetimi ve yöneticiliği, göksel olaylardan nasıl çıkarımlar yapılacağını yani astronomi ile yaşam korelasyonunu ve aslında tüm bilimleri isteklerimizi elde etmede nasıl kullanacağımızı öğreten bilim insanları olarak görmek gerekir Harut ile Marut’u.
Ortadoğu tüm öncü medeniyetlerin kaynağı ve coğrafyasıdır. Asya’nın da önemi buradadır. Çin, Türk, Pers, Hind, Sümer, Mısır ve Arap uygarlıkları öncü ve yaratıcı vasıfları ile rehberdirler.
Ortadoğu’da  Harut ve Marut ile yeni bir uygarlıklar serisi başlıyor. Bugün hala bu bölge yani Babil’in yani “Tanrının Kapısı”nın bulunduğu coğrafyadaki duruma rağmen kadim bilimlerin ve kadim kitapların izleri aranmaktadır.
Harut ve Marut’un evi Babil’dedir. Fakat onlar mobildir. Dün Silikon Vadisi’ndeyken bugün Şanghay’dadırlar, Güney Kore’dedirler.
Bunu şunun için ifade ettim: Bir yerde mega bir tasarım ve inşaa varsa Harut ve Marut oradadır. Bugün Çin diye metamega bir gemi inşaa ediliyor. Ve bu inşaa tüm bireyleri, toplumları, şirketleri ve devletleri yer altı ve üstü tüm emtiaları etkiliyor. Böyle küresel etkilerin olduğu yerde istihbaratın ve birçok ilmin kurucu babaları yani Harut ve Marut bulunur.
Dünya her zaman birden çok mega gemilere gereksinim duymuştur. Mega gemilerin sayısının artması ilerleme için kaçınılmazdır ve en gerekli koşuldur. İlerlemek gelişmek ise sonsuzluk kavramı ile sıkı ilişki içindedir. Ayrıca insan zihni sonsuzluğun deneyimlendiği önemli bir organıdır. İnsan zihnini açan sonsuzlukta kaybolmuş varlık hissini ortadan kaldıran bilimdir. Bilimin kurucu babalarının bugün Çin’de olması eksen kayması değil aynı eksene yeni mega modüllerin eklenmesidir. Eksenden mega modüller düşüyorsa düşmeyenlerin ders alınacağı paneller var demektir.
-Direk Çin’i irdeleyelim de diyebilirdik.
-Mega gemi inşaası derken Çin resmi açıktı. Mega gemiler için öncelikle kendi limanında ve birçok limanda römorklar hazırlamak gerekir. Bunlar siyasal, ekonomik, toplumsal, kültürel, dinsel, diplomatik, askerî, teknolojik, bilimsel, entellektüel, ideolojik, felsefî, edebî, fikrî, sanatsal, folklorik, mizahi ve demokratik römorklardır.
Mega gemileri güzergahta tutan römorklardır. Bu römorkların çoğu mega geminin etrafında yoksa, yeni mega gemiler inşaa edilir. Fonksiyon yitimi mutlaka başka bir mega gemide kendine yer bulur. Ayrıca her zaman aynı niteliklerde mega gemilerin eş zamanlı olarak Küre’de hareket halinde olması bir başka gerekliliktir.
-Yani…
-Harut ve Marut Çin’de de bir merkez kurmuş bulunmaktadır. Tarihte kralların medyumları, falcıları, yıldız bilimcileri, astronomi bilginleri, simyacıları, kimyacıları gibi sayısız yardımcıları olurdu. Zamanla bilimlerin yozlaşması bu bilimlerle iştigal edenleri de yozlaştırdı. Karşımıza bugünkü bilimsel çürüme çıktı. Oysa bir medyum, bir falcı, bir şaman bir büyücü multidisipliner olmak zorundaydı. Master algoritma olmak durumundaydı. Bugün magazinel birer malzemeye dönüştüler maalesef.
Çin denilen mega geminin Jeopolitik ve jeostratejik dizaynı ilk defa öncekilerle mukayese kabul etmeyecek büyüklüktedir. Çin'in aldığı mesafe Harut ve Marut’la yani bilimle mümkün olmuştur. Netflix’teki House of Cards filmindeki projenin adi “Amerika Çalışıyor” repliğini Çin’e uyarlarsak, "Çin Çalışıyor."