Abdurrahman Şalkam
TT

Başarısız devletlerin reformu

Alınıp verilen her nefeste paradokslar yaşar. Umut şiddetli umutsuzlukla iç içedir. Doktor, yazmış olduğu reçetede yanlış yaptığı bir duruma tanık olabilir.
Afganistan Devlet Başkanı Eşref Gani, Bayan Clare Lockhart ile birlikte yazdığı “Başarısız Devletlerin Reformu” kitabının sahibidir. 21 Eylül 2014'te Afganistan Devlet Başkanı olarak seçildi. Foreign Policy Dergisi tarafından dünyanın en iyi 100 düşünüründen biri olarak değerlendirildi. Kabil Üniversitesi, Kaliforniya Berkeley Üniversitesi ve Johns Hopkins Üniversitesi'nde okudu. Afganistan'daki anlaşmada rol oynadı. Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği’ne ve Dünya Bankası Başkanlığı’na aday gösterildi. Ancak kutsal şiddetli cehalet tarafından yozlaştırılan şeyleri reforma yönelik bilimsel reçetesi, başkanlığı döneminde ülkesinde hiçbir etki yaratmadı. Hata nerede? Başkanın yazdığı gibi mi? Yoksa şifa bulması için üzerine kitap yazılan oluşumda mı?
İki büyük Profesör Dr.Malik Ubeydd Ebu Şehiva ve meslektaşı Dr. Mahmud Muhammed Halef, Arap gerçekliğinin, özellikle Libya'daki durumun ortaya koyduğu sıcak soruları yanıtlamak adına Arapça'ya çevrilmesini sağladıkları titiz kitap seçimleriyle ön plana çıkıyorlar.
İnsanların akışını kimse durduramaz. Çünkü kimse ruhlarda ve zihinlerde neler olup bittiğini bilemez. Ülkeler, insan varlığına tünemiş statik bir yapı değildir. Dünyadaki 100 düşünür arasında yer alan Eşref Gani, en yüksek pozisyona gelip devlet başkanı olduğunda zihninin büyüsünü ülkesinin toprağına atmak zorunda kaldı. Ancak Doha'daki müzakere masasında, “Taliban” milisleriyle cümleleri arasında büyük boşluklar vardı ve iki arada bir deredeydi. Genelleştirmelerin bombalarıyla sarsılan koltuğu ve akademik bir sözlükten çıkar gibi gelen sözleriyle onu kaygı çukuruna sürükledi.
Başkan kitabında şunları yazdı:
“Geleneksel görüş, bu ülkelerde kurum oluşturma sürecinin (imkânsız değilse bile) uzun ve zor olacağını savunur. Bu devletlerin önünde hala, hukuk kurallarını kökleştirme, güven ağlarını kurma, özel sektörün performansını güçlendirme ve sosyal sözleşme gerçeğini ortaya koymak gibi pratikler yer alıyor. Haber medyasında ve kitaplarda, sanki eski bir nihilist düşüncenin yansıması gibi kurumların harekete geçmesinin yüzlerce yıl süreceği yönünde bir tür kaçınma vardır. 2006'da bir İngiliz büyükelçisi, Afganistan'da onlarca yıl kalmaları gerektiğini söyledi. Bizim devlet inşasını gerçekleştiremeyeceğimiz veya bu konuda yeterince bilgi sahibi olmadığımız ya da makul bir zaman diliminde gerekli kurumları oluşturamayacağımız gibi bir kanaat, yanlış bir kanaattir. Avrupa, Doğu Asya ve ABD’nin güney eyaletlerinde olduğu gibi, geçtiğimiz elli yıl, değişen ortam veya durumlarda kurumsal bir sistem oluşturma konusunda çok önemli bir yenilik olduğunu göstermektedir.”
Soru şu ki, İngiliz büyükelçisi haklı ve profesör başkan haksız mıydı?
Siyasi ve diplomatik deneyim ile teorinin satırları karşı karşıya geldiğinde silah sesleri ve ideolojik gücün hegemonyası bu çatışma sahasında belirleyici faktör olur. Afganistan'ın dağları, şehirleri ve meydanları bunu söylüyor. Profesör başkanın ve arkadaşının yazdığı kitap, yazılanlarla yapılanlar arasındaki boşluk çizgilerini tecrübenin mürekkebiyle yazar.
Devlet Başkanı Eşref Gani, ülkelerin başarısızlıklarının ardından gelen yükselişi, ekonomik kalkınması ve sosyal barışın tadının çıkarılması üzerinde duruyor. Kitap, büyük dönüşümün benzersiz bir modelini sunan Singapur’un deneyimini ayrıntılarıyla anlatıyor:
“Singapur bugün küresel bir ekonomik güç olarak tanınmaktadır. 1965 yılında Malezya’dan ayrılıp bağımsızlığını aldığında Singapur'da kişi başına düşen ortalama gelir 2 bin 600 dolar iken Birleşik Krallık’ta 19 bin dolardı. Lee Kuan Yew'in liderliği altında, benzersiz bir stratejik vizyon oluşturuldu, Singapur'un gerek ekonomik gerek toplum olarak istikrarlı ve düzenli bir dönüşümü için çerçeve sağladı. Lee Kuan Yew ve meslektaşları, dış yardımların kollarına düşmenin cazip modelini açıkça reddettiler. Malta bağımsızlık deneyimi üzerindeki çalışmaları onlara bu ufku verdi. Başlangıçtan itibaren amaç, desteğin kısa süreli kullanımıydı.”
Eşref Gani ve arkadaşı, eşsiz Singapur deneyimi ve diğer başarılı deneyimlerin uzun ve ayrıntılı sunumu sonrasında özellikle başkanlığını üstlendiği ülke başta olmak üzere başarısızlıktan muzdarip olan ülkeler üzerinde duruyor. Eşref Gani burada şunları yazıyor:
“Afganistan, dünyanın bazı bölgelerindeki yaygın anlayışın aksine, doğal olarak fakir bir ülke değildir. Mermer, bakır, demir, petrol, gaz ve değerli taş yataklarına sahiptir. Afganistan siyasi seçkinleri işlevsel bir devlet kurmak için ender bir fırsata sahiptir. Ancak, başarısızlıktaki kilit faktör ise, çoğu seçkin, özel çıkarlarını kamu çıkarının önüne koyar, parçalanmış veya dağınık gündemler ve kendi kişisel çıkarlarının peşinden koşar.”
Sonuç olarak, devletlerin başarısızlığının ilacı ve halkları için barışı ve ilerlemeyi sağlayabilecek etkin varlıklara dönüşmeleri teorik olarak yazılabilir, ancak bu ülkelerin topraklarında bunun bir pratik haline gelmesi birçok engelle karşı karşıyadır. Toplumsal ve kültürel geri kalmışlık, ideolojik ve dini fanatizm, toplumsal bileşenleri birbirine kenetleyen ipleri yakan iç savaşlar bu engelleri üreten temel unsurlardır.
“Başarısız Devletlerin Reformu”, iki profesörün dünyanın farklı yerlerindeki istasyonlarda seyahat ettiği ve evleri çocukları tarafından yıkılan halkların acılarını yazdıkları bir kitaptır. Profesör Devlet Başkanı Eşref Gani, ülkesindeki trajediye tanık oldu ve Afganistan'ın Lee Kuan Yew’i olamadı.